"نمس" - Translation from Arabic to Turkish

• gelincik
• gelinciği
• firavunfaresi
• Rodolfo
• dokunmadık
• firavun faresi

Şehrin 60 mil kuzeyinde küçük bir gelincik tarlam var.
لدي مزرعة نمس تبعد حوالي 60 ميلاً شمال المدينة

Elimizden bir kaç sıçan, belki de gelincik dışında bir şey gelmez.
أفضل ما يمكننا أيجاده هو بعض الفئران و ربما نمس

# Az önce satın aldım, yaban gelinciği.
ما هذا؟ أنا اشتريته فقط، إنه نمس.

Tembel küçük bir dağ gelinciği gibi oturuyorsun sadece.
أنت تجلس هكذا مثل نمس صغير كسول

Hiç firavunfaresi dansı gördün mü?
هل رأيت أبدا نمس يرقص ؟

Bu Rodolfo.
انه نمس

Yoma'ya dokunmadık çünkü ne yapacağımızı bilmiyormuş gibi davrandık.
لم نمس "اليوما" لاننا لم نعرف من يتظاهر بذلك

firavun faresi kobrayla karşılaşıyor. Kimin kazanacağını tahmin etmek çok zor.
عندما يواجه نمس ثعبان الكوبرا من الصعب معرفة من سيفوز

Dün gece uyandım ve yatağımda gelincik vardı.
إذًا ، استيقظت بالأمس وكان هناك نمس بسريري.

Tam olarak öyle bir gelincik değil.
هو ليس في الحقيقة حيوان نمس ، ولكن يشبهه

Yanında gelincik olmadan oraya asla girmemelisin.
يجب ألا تدخلي إلى هناك بدون رفقة نمس

Öğrencilerden birine gelincik besleyebileceğini söylemiş.
قالت لأحد منصوحينا أنه يمكنه الحصول على نمس!

- gelincik!
بل نمس.

gelincik diyoruz.
هذا نمس.

Bir dağ gelinciği almalısın.
عليك الحصول على نمس.

Üstünde "Nolan'ın gelinciği" yazan etiket vardı.
له علامه علي السرج تقول "نمس (نولان)".

- Yaban gelinciği.
ـ نمس.

Kendimi geveze bir kobranın merhametine kalmış firavunfaresi gibi hissetim.
أَحسُّ a نمس تحت رحمة a كوبرا مهذارة.

Biri firavunfaresi.
واحد منهم نمس

- Hayır, hiçbir şeye dokunmadık, Bay Holmes.
لم نمس شيء (سيد (هولمز

Öyle, ihtiyacın olunca firavun faresi bulamazsın.
أوه، نعم. أَبَداً a نمس حول عندما تَحتاجُ واحد.