Bunun, çocuklarımız üzerindeki etkisini bilmediğimizi daha fazla ileri süremeyiz. | TED | لا نستطيع قول أننا لا نعلم تأثير هذا على أطفالنا. |
Bunun gibi bir adam neden birilerinin laboratuvar faresi olmayı kabul etsin? | Open Subtitles | لماذا يوافق شخص مثل هذا على أن يكون فأر تجارب لشخص ما؟ |
Hayır, bunu ben istemişim gibi davranma. Buna kendin sebep oldun. | Open Subtitles | لا، لا تتصرّف وكأنّي أردتُ هذا، قد جلبتَ هذا على نفسكَ |
Ve ben bunu çizim tahtasının her yerine koyarken telefon çaldı. | TED | وبينما كنت أدرس في كلّ هذا على لوحة الرسم، رنّ الهاتف. |
Senede En fazla bir defa bunu yapacağına söz vermelisin. | Open Subtitles | يجب أن تعد بعمل هذا على الأغلب، مرة كل سنة |
Affedersin, aslında sana bunları verip gidecektim ama annen birazcık ısrarcı çıktı. | Open Subtitles | اسف ، كنت سأترك هذا على البساط ولكن امك كانت مصرة قليلاً |
- Bizim de. Ajanlar silahlı girer. - Bu uçakta kimse silah taşımayacak. | Open Subtitles | ـ نعم, و نحن أيضاً لدينا قواعد, عملائنا يذهبون مسلحين ـ لا أحد يحمل هذا على هذه الرحلة |
Yaklaşık 20 yıldır sarılarak uyuma konusunda profesyonel oldum, yine de bu kadar zaman boyunca alttaki kol hakkında ne yapacağımı çözemedim. | TED | وأفعل هذا على مستوى احترافي على مدى 20 عامًا تقريبًا، لكنني لم أعرف أثناء كل هذه المدة ما أفعلُ مع ذراعي السفلى. |
Sen gerçekten hamile değilsin. bunu bir deney olarak görmelisin. | Open Subtitles | أنت لست حامل حامل تفكر في هذا على سبيل التجربة |
Kapalı alanda geçirilen zamana baktığımızda, Bunun sağlığımızı nasıl etkilediğini anlamak çok önemlidir. | TED | وبالنظر إلى مقدار الوقت الذي نقضيه داخل المباني، من المهم أن نفهم كيف يؤثر هذا على صحتنا. |
Şimdi, bunu gerçekten parkurda gözlemlemek istedik ve Bunun için güneye Laguna Seca'ya gittik. | TED | الآن، نريد أن نرى إذا كان يمكننا في الواقع تسجيل هذا على المضمار، لذلك اتجهنا إلى الجنوب إلى لاغونا سيكا. |
Birden, sahada yerel yönetimden eylemler görüyoruz. Bunun hakim eğilimlerin içine dahil olduğunu görüyoruz. | TED | فجأة، رأينا تأثير هذا على الأرض من الحكومة المحلية. نحن نشاهد هذا يصبح ظاهرة. |
İki hafta içinde, okuldayken, arkanı dönüp bu yaz yaptığın diğer şeylere baktığından bile daha fazla bakacak mısın Buna? | Open Subtitles | بعد أسبوعين حينما تكونين في الجامعة هل ستنظرين حتى إلى هذا على أنه شيء أهم مما فعلتيه في ذلك الصيف؟ |
Paniğe kapılmış bir gorille telefon kulübesinde sıkışıp kalmayı Buna tercih ederim. | Open Subtitles | أُفضل هذا على أن أكونَ في كبينة اتصالِ مع غوريلا تُسبب الفزع |
Buna elbette karşı çıkmıyorum. Fakat PRISM gibi programlar böyle değil. | TED | انا لا اجادل في هذا على الاطلاق لكن هذا ليس كبرنامج بريزم على الاطلاق |
bunu kendi üzerine almana, hayatının geri kalanında acı çekmeme izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني ان اتركك تحمل هذا على عاتقك نيابة عني لبقية حياتك |
Bana ve annene bu yaptıklarından sonra bunu kendimde kullanmam lazım. | Open Subtitles | ينبغي أن أطلق هذا على نفسي بعد ما فعلتيه بي وبأمكِ |
Gel hadi, bana hakaret edeceksen En azından dans pistinde et. | Open Subtitles | , لو أنكِ ستهينني على الأقل افعلي هذا على أرضية الرقص |
Eğer bütün bunları Hani Jibril'in üzerine yıkarsanız ne olacağını sanıyorsunuz? | Open Subtitles | ما رأيك فيما سيحدث إذا وضعتي كل هذا على هاني جبريل؟ |
- Bu maç ne kadar sürüyor böyle? | Open Subtitles | كَمْ مِنَ الوقتِ سنستمر فى هذا على أية حال؟ |
Ama içsel vücut deneyimim hiç de bu şekilde değil. | TED | ولكن ما أختبره عن الجسد من الداخل، ليس مثل هذا على الإطلاق. |
Ve bunu Başkan Lula'nın herkesin günde üç öğün yemesini kendisine hedef olarak belirlemesinden sonra geniş çapta yapıyorlar. | TED | وهم يفعلون هذا على مستوى ضخم بعد أن أعلن الرئيس لولا هدفه لضمان أن يحصل كل فرد على ثلاث وجبات باليوم. |
Bekle, ciddi ciddi Bunların benim suçum olduğuna dair bir imada mı bulunuyorsun? | Open Subtitles | انتظر. لست من كل عقلك تقترح واقعًا فيه أيٌ من هذا على عاتقي؟ |