Bu da bize sınıftaki En kötü çocuk olma şansını veriyor. | Open Subtitles | قد يكون أكبر وأسوأ فتى في الصف يعبر ويقوم بذلك أيضاً |
Yağ vücutta bir sürü bölüme dağılır ama En kötü yağ, göbekte olandır. | Open Subtitles | لأن الكثير من الدهون موزعة في أماكن مختلفة وأسوأ دهون هي دهون البطن |
Ve ılık Körfez çıplak başımı yıkarken fark ettim, en iyi tarafımızı, aynı zamanda En kötü tarafımızı barındırıyor. | TED | وكما في الخليج الدافئ تغسل رأسي العاري أدركت أنه يحوي أفضل وأسوأ ما فينا. |
Bu adam sistemli, çok dikkatli ve en kötüsü sabırlı. | Open Subtitles | هذا الشخص منهجى وقاسى وأسوأ ما فى الأمر أنه صبور |
Ana branşım futboldu ve kaleciydim, sahadaki hem en iyi hem de En kötü görevdir. | TED | رياضتي الرئيسية كانت كرة القدم، وكنت حارسة مرمى، وهو أفضل وأسوأ موقع في الملعب. |
Yeni bir restoran için en iyi fikirleri ve En kötü fikirleri bulmak zorundalar. | TED | وعليهم أن يبتكروا أفضل الأفكار لمطعم جديد وأسوأ الأفكار لمطعم جديد. |
En iyi ve En kötü davranışlarımızın ve arada kalan tüm o belirsiz kısmın biyolojisini nasıl anlayabiliriz? | TED | إذاً كيف نستوعب بيولوجية أفعالنا، وأسوأ خصالنا وكل هذا الغموض بينهما؟ |
Eğer yaşadığınız ülkede başkanla bir sorununuz olduğunda yaşayacağınız En kötü şey başkan olamamanızsa şanslısınız. | TED | عندما تعيش في بلد ولديك مشكلة مع الحاكم وأسوأ شيء متوقع حدوثه هو أن يطردك من الرئاسة، فأنت محظوظ. |
Plastiklerle ilgili En kötü şey, çevreye ulaşır ulaşmaz parçalanmasıdır. | TED | وأسوأ ما في البلاستيك، أنه بمجرد أن يتفاعل مع البيئة، يبدأ بالتفتت. |
Gri atlılar korkutucu. Avrupa'nın en soylu ve En kötü idare edilen süvarileri. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال على ظهور الخيل , مرعبين إنهم أنبل سلاح فرسان أوروبا وأسوأ أداء |
- Sen nasıl hissediyorsun? En iyi arkadaşı... ve şimdiye kadar tanıdığın En kötü düşmanı kendinde birleştirmek? | Open Subtitles | كيف تشعرين وأنتِ تتحالفين مع أفضل صديق وأسوأ عدو عرفتِه في حياتكِ؟ |
Görünüşe göre kendi kraliçe annesine kraliyet muamelesi yapıyormuş ve en kötüsü? | Open Subtitles | اتضح انه كان يقوم بالمعالجة الملكية مع امه الملكة وأسوأ جزءِ هو؟ |
Aralarından en kötüsü ise insancıl teknoloji hareketi. | TED | وأسوأ ما في اﻷمر حقاً هي حركة التكنولوجيا البشرية. |
Bu adam sistemli, çok dikkatli... ve en kötüsü, sabırlı. | Open Subtitles | هذا الشخص منهجى وقاسى 000 وأسوأ ما فى الأمر أنه صبور إنه معتوه |
Ama o beni buldu ve tüm senaryo daha da kabarmaya başladı... ve gittikçe, kötü, daha kötü, çok kötü oldu. | Open Subtitles | الأمر كان فقط بسبب أنها تعرفت علي .. ثم كان كل شيء لاحقا .. فقط يتفجر ويصبح الأمر أسوأ وأسوأ وأسوأ |
- Evet daha kötüsü de Miss Cinnamon Cider yarışmasında Magnolia'nın en iyi manken seçileceğini herkes biliyor, artık herkes ona aşık olacaktır. | Open Subtitles | - نعم، وأسوأ جزء هو ان كل الناس يَعْرفُون ان ماغنوليا ستكسب مسابقة ملكة جمال سينامون سيدر |
Duyduğunuz her şey doğru, Lordum. Hatta daha da kötü. | Open Subtitles | كل ما سمعته صحيح ، يامولاي وأسوأ |
Ya çalışanlarınız kültürel ön yargı, dışlama, belki daha kötüsünü yaşıyorsa? | TED | ماذا لو عانى موظفوك من ثقافة المحاباة والإقصاء، وأسوأ من ذلك؟ |
Barut, veya daha da kötüsü. Gemi dolusu barut. | Open Subtitles | مسحوق أسود وأسوأ الباخرة بأكملها محملة بهذة المادة |
En kötü tarafı, ...bir daha asla kimseyi... birbirimizi sevdiğimiz gibi sevemedik. | Open Subtitles | وأسوأ شيءِ؟ نحن أَبَداً محبوبونُ أي شخص آخر ثانيةً، لَيسَ الطريقَ حَببنَا بعظهم الآخر. |