| 7 kilo biteği dondurmuşum şu an burada durmuş yarım bir ineğe bakıyorum. | Open Subtitles | لقد جمدت أربعة أرطال من اللحم أنا أقف الآن وأنظر إلي نصف بقرة |
| Ve şu ilaçlara bir bakın, sırf Ambien, Valium, ve Vicodin. | Open Subtitles | وأنظر إلى الأدوية لا شيء إلا الآمبين و الآلجور و فايكودين |
| Seni bir kereliğine dinlemiyordum baba... Ve bak ne oldu. | Open Subtitles | لم أستمع إليك مرة ، أبي وأنظر إلى ما حصل |
| Bunu yıkama Ve bak Bakalım ailen ne kadar zamanda fark edecek. | Open Subtitles | لا تغسل هذا وأنظر إلى متى قد يأخذ من الوقت ليلاحظه والداك |
| Ayak parmaklarım arasında kumu hissedip, sınırı olmayan göğe bakmak istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ بأن أشعرُ بالرملِ بينَ أصابعِ قدمي وأنظر إلى السماءِ الواسعة. |
| - Şuraya baksana. - Sen bak. | Open Subtitles | ـ إذهب وأنظر هناك ـ لماذا لا تقلى نظره ؟ |
| Gel. Gel ve soy ağacını gör. | Open Subtitles | أنت هنا، تعال تعال وأنظر إلى شجرة العائلة |
| Bazen içeriden bakıyorum. EgoCentriCity misali. ve içerideki yuvarlakdan. | TED | لذا أحيانًا ما أتأمل من الداخل بأنانية وأنظر للدوائر الداخلية |
| Şimdi fotoğrafa bakıyorum ve diyorum ki aslında ihtiyacım olan şey diyet değilmiş, bir stil danışmanına ihtiyacım varmış. | TED | وأنظر الى تلك الصورة الآن، وافكر، أنت لم تكوني في حاجة الى اتباع نظام غذائي، بل كنت في حاجة الى مستشارة ازياء. |
| Şu ahşaba bakıyorum. Söylemek isterim ki, yaşamım boyu böyle bir araba istedim. | Open Subtitles | وأنظر لكل هذا بصراحة طوال حياتي أردت مثلها |
| Bu düşük hız, düşük rüzgar hızı ve manevra kabiliyeti çok arttırılmış ve burada küçük bir dalgayı geçiyorum. yelkenin pozisyonuna bakın. | TED | هذه سرعة بطيئة، سرعة ريح بطيئة، والقدرة التناورية تتزايد جدا، وهنا سأؤدي انعطافا صغيرا، وأنظر في وضع الشراع. |
| Farklı ahşap parçaları. Tek parçaymış gibi duruyor, ama şu göbeğe bir bakın. | Open Subtitles | ومن عدة أنواع من الخشب وأنظر لنوع الخشب في منطقة البطن |
| - Ben daha önce yaptım, dostum. Ve bak başına ne geldi. | Open Subtitles | ـ لقد فعلت هذا من قبل، يا صاح ـ وأنظر ما نلته |
| Mutfağa gidip donmuş bir tane var mı diye Bakalım. | Open Subtitles | حسناً سأذهب للمطبخ وأنظر إذا كان لدينا كلب مجمد |
| Daniel, tapınağa dön, bak Bakalım ne bulabiliyorsun. | Open Subtitles | دانيال إرجع الى ذلك المعبد وأنظر على ما يمكنك العثور عليه |
| Amerika'ya dışarıdan bakmak farklıymış, ve dışarıda oturup, içeriye doğru bakıyoruz. | Open Subtitles | الأمر مختلف عندما تنظرين إلى أمريكا من الخارج. عندما أجلس فى الخارج وأنظر إلى الداخل. |
| Vay canına, dediği kadar varmış. Güzel bir gülümsemesi var, saçına baksana. | Open Subtitles | إنه لطيف كما قالت، ذو إبتسامة لطيفة وأنظر إلى ذلك الشعر |
| İşe sen başla ve bensiz ne kadar ilerleyebileceğini gör. | Open Subtitles | إبدء المُهمّة، وأنظر ما يُمكنك الوصول إليه الآن... من دوني. |
| Bence, eşitsizliğin psikososyal etkilerine bakıp bunlarla ilgili konuşuyorum. | TED | أنا أعتقد أنني أتحدث وأنظر الى التأثيرات النفسية المصاحبة لعدم العدالة الإجتماعية |
| Şüpheli bulduğum için tutuklarım, sabıkana bakarım ikamet yerini öğrenirim. | Open Subtitles | ربما أعتقلك بالإشتباه وأنظر في ثيابك وأعرف أين المكتب الرئيسي |
| Yatakta fotoğrafa bakarak uyurdum. | Open Subtitles | كنتُ أنام على أريكتها، وأنظر إلى تلك الصورة. |
| Sakince oturup önüme bakacağım. Jüriye asla bakmayacağım. -Ve? | Open Subtitles | أظل جالسة وأنظر أمامي مباشرة ولا أنظر لهيئة المحكمة على الاطلاق |
| Ben sahilde uzanmış aya bakıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت مستلقى على شاطىء البحر وأنظر إلى القمر |
| Gevezelik etmeyi bırakıp, camdan dışarı bakardım. | Open Subtitles | كنتُ لأتوقف عن النباح وأنظر خارجَ نافذتكِ |
| Sinirlendiğimde ve dönüp sana baktığımda... - ...artık seni göremiyorum. | Open Subtitles | عندما أغضب وأنظر إليك لم أعد أراك أنت بعد الآن |