İlk şey olarak, akrabalarını getir, onlara fazla bilgi verme. | Open Subtitles | أول شيء ، وجلب أقرب الأقرباء ، نقول لهم الحد الادنى. |
Şimdi şehre doğru gidiyorum ve getir götür işi yapıyorum ve Glenda benimle gelmeni istiyor. | Open Subtitles | مياه تحت الجسر والآن عليّ الذهاب إلى المدينة وجلب بعض الحاجات هل تريدين الذهاب معي؟ |
Adam bize su ve granola getirdi. Ayrıca mendil de verdi. | TED | لقد أحضر لنا ماء و أحضر لنا جرانولا وجلب لنا المناديل. |
Ve sonra öldü. Sonra Deng Xiaoping geldi ve Çin’e para getirdi ve onları tekrar temellerine döndürdü. | TED | ثم مات ثم دينج كسياو بينج الذي أتى وجلب المال إلى الصين وأعادها إلى المسار مرة أخرى |
daha 2 gün önce eve taşındı hemen eve kadın getirmiş görüyonmu ..... | Open Subtitles | ،أنتقل للمنزل منذ يومان .وجلب امرأة للمنزل المفترض أن أكون أنا |
Los Angeles'e gidip parayı getirmek benim için zor. | Open Subtitles | سيكون من الصعب عليّ الذهاب الى لوس انجلوس وجلب المال |
Sadece Avatar dört elementte ustalaşabilir ve dünyaya dengeyi getirebilir. | Open Subtitles | فقط الأفتار يمكنه أتقان جميع العناصر وجلب التوازن إلى العالم |
Ona mektup yazabilirsin. Ona evden bir şeyler getirebilirsin. | Open Subtitles | تستطيعي كتابة رسائل له وجلب أي شيء له من المنزل |
Al. Bunu aç ve bize iki temiz bardak getir. | Open Subtitles | هنا، افتح هذا وجلب لنا كأسين نظيفين |
Oraya git de atları getir. | Open Subtitles | أنت أذهب الى هناك وجلب الاحصنة |
Bana Harry Lime dosyasını getir ve Bay Martins'e bir viski ikram et. | Open Subtitles | اجلب لي ملف (هاري لايم) وجلب شراباً للسيد (مارتينس) |
Lardner'i bul, Kral'ı evine getir Şerif'i yenip evlen, bu sırayla, Robin. | Open Subtitles | البحث عن (لاردنير) وجلب الملك إلى الوطن هزم (عمدة البلدة) وتزوّج في تلك الرتبة، (روبن) |
Kelkar, dosyayı getir. | Open Subtitles | كيلكار، وجلب الملف. |
Babası hayvanat bahçesinde çalışıyor. Ve gerçek bir penguen getirdi. | Open Subtitles | والدها يعمل في حديقة الحيوانات، وجلب لها بطريق حقيقي. |
Bana bir plak şirketi ve servet getirdi. | Open Subtitles | أجل, لقد نجح ألبوم لدي منذ 5 سنوات وجلب لي الشهره ونوع من الثروة |
Sonra beyaz adam Avustralya'ya geldi lolipoplar, bisküviler gibi şekerli her şeyi yanında getirdi. | Open Subtitles | لكن أتى الشخص الابيض إلى استراليا وجلب معه كل الحاجات المحلاه مثل الحلويات والبسكوت وكل شيء |
Kim bizi bayıltıp buraya getirmiş olabilir ki? | Open Subtitles | الذي ينبغي أن الصاعقة لنا وجلب هنا؟ |
Yanında epey para getirmiş. | Open Subtitles | وجلب مال أكثر معه. |
Yanında epey para getirmiş. | Open Subtitles | وجلب مال أكثر معه. |
Ve biletler de Ses getirmek, Korku getirmek. | Open Subtitles | وجلب لي تذاكر إن دا نويس برينق إن دا فانك حفل موسيقي شهير في نيويورك |
Buraya gelip sana çay getirmek ve kır şeytanın patisini demek istedim. | Open Subtitles | وأردت أن أأتي، وجلب لك بعض الشاي وإخبارك بأن تكسر مخلب |
Sadece Avatar bu dört elementte ustalaşarak dünyaya dengeyi getirebilir. | Open Subtitles | فقط الأفتار يمكنه أتقان جميع العناصر وجلب التوازن إلى العالم |
evet, evet, evet, evet, evet, Fiziksel olarak casnoyu yeniden karka haline getirebilirsin ve yeni bir gelir akışı getirebilirsin. | Open Subtitles | نعم نعم نعم نعم انتي يمكنك إعادة العلامة التجارية للكازينو بنفسهٌ وجلب إيرادات جديدة كبيرة |