Bak Ali, sanırım artık sadece sıradan ve mutlu olacağım. | Open Subtitles | انظر يا على اريد فقط ان اكون رجل عادى وسعيد |
Bunların hiçbiri GSYİH istatistiklerinde yok ama sağlıklı ve mutlu bir toplum için her biri temel. | TED | ولم تتضمن إحصائيات الناتج المحلي الإجمالي أياً من هذه المؤشرات بيد أنها جميعها مؤشرات أساسية لمجتمع صحي وسعيد. |
Bay Gabler'ın bu evden hayatta ayrılmasını istiyorsan onu sağlıklı ve mutlu olduğuna inandırmalısın. | Open Subtitles | لو تُريدُ السّيدَ جابلر أن يتَرْك هذا البيتِ حيِّ يَجِبُ أَنْ تُقنعَه أنك صحّي وسعيد |
Happy'le birlikteliğimizden Scorpion'un göreceği tüm o hayali zararları tahmin etti. | Open Subtitles | وانه توقع كل هذه المشاكل وهمية التي سوف تأتي إلى العقرب مني وسعيد يجري معا. |
Peki ya Sun, Jin ve Sayid? | Open Subtitles | وماذا عن صن وجين وسعيد ؟ |
Şarkı söyle, çığlık at, her ikisinde de temiz ve mutluyum. | Open Subtitles | غنها , اصرخ بها , ابكِ وانت تقولها , بكل الاحوال انا نظيف وسعيد |
Majesteleri, sizi bu kadar iyi ve sağlıklı gördüğüme çok sevindim. | Open Subtitles | صاحب الجلالة يجعلني سعيدة للغاية أن أراك على ما يرام وسعيد |
"Bu şekilde sağlıklı ve mutlu bir heteroseksüel olması içten bile değil." | Open Subtitles | لديه كل الفرص ليصبح معدل من الشذوذ الجنسي وسعيد للغاية |
Ameliyatta sonra da istediğin kadar abur cubur yiyerek, ...uzun ve mutlu bir emekliliğin tadını çıkarabilirsin. | Open Subtitles | وبعد عمليتكِ.. يمكنك ان تستمتعي بتقاعد طويل وسعيد وستأكلين قدرما تشائين من الوجبات السريعه |
Açıkçası, Bay Lamborne Shakesperare betimlemesiyle süslediği adanmış ve mutlu evliliğinde pek ikna edici oldu. | Open Subtitles | كان السيد لامبورن مقنعًا.. بتصويره الشكسبيري لزواج قوي وسعيد |
Dr. DePaul, 4. katta ne gibi fikirlere kapıldınız hiç bilmiyorum ama ben evli ve mutlu bir adamım. | Open Subtitles | دكتورة ديبول، لا أعرف أي نوع من الانطباعات تكون لديكِ في الطابق الرابع، ولكنّي رجل متزوج وسعيد في حياتي الزوجية. |
Uzun ve mutlu bir evlilik için en samimi iyi dileklerimi sunarım Leydi Broch Tuarach. | Open Subtitles | أحر تمنياتي لكما في زواج طويل وسعيد سيده بروخ تورخ |
Her sağlıklı ve mutlu evliliğin temelinde bunun yattığına inanıyoruz. | Open Subtitles | ونعتقد أنّ هذا هو الأساس لكل زواج صحّي وسعيد. |
Orada yaklaşık on beş dakika geçirdiler ve sonra darmadağınık ve mutlu bir şekilde ayrıldılar. | Open Subtitles | وقضاء 15 دقيقة منها معاً ثم برزوا بمظهر رث وسعيد |
Sana rahmini nasil formunda, sağlikli ve mutlu tutabileceğini öğretebilirim. | Open Subtitles | بإمكاني أن أخبرك كيف تُبقين ذلك الرحم حسن القوام، بصحة جيّدة وسعيد |
Evine değil yani... Ben evli ve mutlu bir erkeğim. | Open Subtitles | لا أقصد الذهاب معك لبيتك، فأنا رجل متزوج وسعيد. |
Şimdi, Happy kapı ile ilgilenecek ki bu da bana, Paige ve Cabe'e 43'er vida bırakıyor. | Open Subtitles | الآن، وسعيد أن يكون مشغولا مع الباب، و مما يترك 43 مسامير كل بالنسبة لي، بيج وCabe فليكس. |
Hastaneden Toby ve Happy aradı. | Open Subtitles | كان ذلك توبي وسعيد من المستشفى. |
Happy'le aranızda arkadaşlıktan fazlası var. | Open Subtitles | أنت وسعيد أكثر من الأصدقاء. |
Sen ve Sayid dönerken dikkatli olun. | Open Subtitles | رحلة موفقة لكم أنت وسعيد |
Hepinize mutlu bir yıl dilemek, ve One Tree Hill'i desteklediğiniz için teşekkür etmek istiyoruz. | Open Subtitles | نتمنى لكم ياأصدقاء عام جديد وسعيد وشكرا لكم لدعمكم لـــ ون تري هيل |
"İkinci kez uygun olunca ben de yürüdüm ve ben tehdit olarak görebileceğin kadar yakışıklı ve mutluyum. | Open Subtitles | وأنهى كلامه قائلاً : "أنني تقدمتُ .. في لحظة تواجدها وأنا وسيم جداً وسعيد لأعتبرك تهديداً |
Beni görmeye geldiğine çok sevindim. Gerçekten sıvılarımı hareketlendirdin. Döndüğüm için mutlu oldum. | Open Subtitles | أنا سعيدٌ لأنّك لجأتِ إليّ للنصيحة لقد أعدتني إلى حرارة العمل وسعيد بعودتي |