Birkaç inci boncuk mu? Başka çarem yok, kral dönünce evleneceğime söz verdim. | Open Subtitles | . كما تعلم ليس لدي أختيار . وعدته بأن أتزوجه عندما الملك يعود |
Her neyse, buradaki arkadaşlarını ziyaret ediyormuş ve ben de buluşacağımıza söz verdim. | Open Subtitles | على أي حال ،إنه يزور بعض الأصدقاء هنا، ولقد وعدته أن نأتي للقائه |
Filmi senin belirleyeceğin şartlarda bitirmene izin vermesi karşılığında onunla kalacağıma söz verdim. | Open Subtitles | لا يُمكنني تركه فقد وعدته بالبقاء معه إذا ما تركك تنهي الفيلم بشروطك |
Babanız çok iyi dostumdu ve hayattaki gelişiminizi izlemeye söz vermiştim ona. | Open Subtitles | ولكن والدك كان صديقا جيدا وقد وعدته اننى سأراقب تقدمك فى الحياة. |
Peder Logan öyle dedi. Geri vermeliyim. Ona söz verdim. | Open Subtitles | هذا ما قاله ألآبت لوجن لابد أن أقوم بأرجاعه , لقد وعدته |
Evet ve sen ona suçu üstlenmesi için para ödedin. Jüriyi ikna edeceğine söz verdin. | Open Subtitles | أجل، أنت قم بالدفع له ليقبل الإدانه وعدته بأنك ستقوم بخداع هيئة المحلفين |
Talimatlarda belirtildiği üzere daha çok bilgi almak için çalışacağıma söz verdim. | Open Subtitles | وكما أُمرت, لقد وعدته بالمحاولة بشكل أكبر للحصول على المزيد من المعلومات |
Ona ne kadar kazandığınızı söylediğimde biraz endişelendi ama sonra size zam yapacağıma söz verdim ve o zaman biraz rahatladı. | Open Subtitles | حين أخبرته بقيمة راتبك بدا قلقاً نوعا ما و لكنى وعدته أنك ستتلقين علاوة فبدا مستريحاً بذلك |
Bunu yapmaktan nefret ediyorum ama seni burada tutmaya söz verdim. | Open Subtitles | أكرهأنأضعكفيأمركهذا، لكني وعدته أن أبقيك حتى يعود |
Onunla bir içki içeceğime söz verdim. Beni bütün hafta boyunca aradı. | Open Subtitles | وعدته أن أتناول شراباً معه فهو يدعوني منذ الإسبوع |
Ormanda benimle birlikte kalabileceği konusunda ona söz verdim. | Open Subtitles | لقد وعدته بأنه بإمكانه البقاء هنا في الغابة معي |
Seni burada 24 haftanın tamamı boyunca tutmaya söz verdim. | Open Subtitles | وعدته أن ابقيك هنا الأسابيع الكاملة الـ24 |
Saçı örgülü küçük bir kız çocuğuydum ama söz vermiştim. | TED | لقد كنت فتاة صغيرة لدي اثنتين من الجدائل الطويلة، ولكني وعدته. |
Bu çok kötü. Ona bir şey söylemeye söz vermiştim. | Open Subtitles | يالا الأسف ، لقد وعدته بأن أخبره شيئاً ما |
Baban öldüğünde seni koruyacağıma dair söz vermiştim. | Open Subtitles | عندما مات ابيك لقد وعدته اني ساعتني بك دائما |
Ferrie'nin korumalarını geri çekemem. Ona söz verdim! | Open Subtitles | لا أستطيع توفير فريق لمراقبتة فيري أنا وعدته |
- Gelsen iyi olur. Ona söz verdin. Partisinde senin de olmanı gerçekten çok istiyor. | Open Subtitles | انت وعدته ، يريدك حقا في حفلته |
Lorenzo'ya aynı anda ateş edip doldurabileceği bir tüfek sözü verdim. | Open Subtitles | انظر، لقد وعدته بسلاح يستطيع أن يُطلق النار ويُلقّم في آنٍ واحد |
Yaşamasına, yaşayacağına söz verdiğim 19 yaşındaki bir çocuğa yardım ediyorum. | Open Subtitles | أنا اساعد رجل في 19 من عمره الذي وعدته انه سيعيش |
Ona, bir gemiyle geri döneceğime söz verdim ama şu yara yüzünden sözümü tutamıyorum. | Open Subtitles | لقد وعدته بأن اعود لنجدته ولكن بسبب هذا المرض لم أنجح في الحفاظ على وعدي |
Kalbi kırılmıştı çünkü bize bırakacağına dair söz vermişti. | Open Subtitles | لقد كان حزيناً للغاية لأنها وعدته بالتوقف |
Baban da... "Tüm yapraklar düştüğünde döneceğine söz vermiştin." | Open Subtitles | قال لي، أنّي ذات مرّة وعدته حينما تسقط أوراق الشجرة جميعاً. |
O anketle ilgilenmiyor... ve ben ona rahatsız edilmeyeceği sözünü verdim. | Open Subtitles | أنه غير مهتم بالأحصاء و لقد وعدته بانه لن يتم ازعاجه |