Evimin oralarda park yeri yoktu... o yüzden arabamı garaja koydum... | Open Subtitles | ولم يكن لدي موقف في حينا لذلك اوقفت سيارتي في الكراج |
Hayatın her yerinde pislik vardı. Kaybedecek bir şeyim yoktu. | Open Subtitles | لقد أدارت لي الحياة ظهرها ولم يكن لدي ما أخسره |
Çok önemli bir fırsat elde ettik -- herkesi biraraya toplayacak zamanımız yoktu. | TED | كانت فرصة نادرة ولم يكن لدي الوقت لكي اجتمع مع كل القادة |
En önemlisi param yoktu, bana çok para verilmiyordu ve çok kaynağım da yoktu. | TED | معظمهم أنه لم يتم إعطائي منحة، ولم يكن لدي الكثير من المال، ولم يكن لدي الكثير من الموارد. |
Benimle ilgilenecek kimse yoktu ve harç paramı ödeyecek kimse yoktu. | TED | لم يكن لدي من يهتم بي، ولم يكن لدي من يدفع تلك المصاريف. |
Günlerinin geri kalanını izole ve ağzı kapalı bir biçimde, kendisini ifade edecek bir yol bulamadan geçirdi ve benim de, henüz onu yönlendirecek araçlarım yoktu. | TED | عاش ما تبقى من أيامه منعزلا مطبق الشفتين، لم يجد أبدا طريقة ليعبر بها عن نفسه، ولم يكن لدي بعد الوسائل لإرشاده. |
Bana kim olduğumu sorduklarını hatırlıyorum. Bir cevabım yoktu. En azından hakikatin peşinden koşan erkeklerle dolu bir odada, hiçbir cevap doğru hissettirmedi. | TED | أتذكر أنني سُئلت من أنا، ولم يكن لدي إجابة، على الأقل ليست التي شعرت أنها صادقة في غرفة مليئة برجالٍ يسعون إلى الحقيقة. |
Ama bu kararları değiştiremiyordum çünkü toplantılara katılmıyordum, bu yüzden de karşı çıkmaya hakkım yoktu. | TED | لكن لم يكن في وسعي الاعتراض على القرارات، لأني لم أكن أحضر اللقاءات، ولم يكن لدي الحق في أن أعارض قراراتهم. |
- Saat 10 gibiydi. Tekne kiralayıp kiralayamayacağını sordu. Saat 3'e kadar tekne yoktu. | Open Subtitles | جاء وطلب مني أن كان بإمكانه إستئجار مركب ولم يكن لدي أي مركب متاح حتى الساعة الثالثة |
Konu o kadar önemli ki başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | مع احترامى رسالتى هامة جداً ولم يكن لدي أى خيار |
Çok arkadaşım yoktu, daha önce hiç oda arkadaşım olmadı. | Open Subtitles | ولم يكن لدي اصدقاء كتر ولم اسكن ايداً مع شخص آخر |
Babanız sizi aramamı istedi... ama numaranız yoktu. | Open Subtitles | طلب مني أبوك أن أتصل بك ولم يكن لدي الرقم |
Babanız sizi aramamı istedi... ama numaranız yoktu. | Open Subtitles | طلب مني أبوك أن أتصل بك ولم يكن لدي الرقم |
Kuruşum yoktu ben de onun 30 dolarını aldım ve oda verdim. | Open Subtitles | ولم يكن لدي سنتاً لذا أخذت منه الـ30 وأعطيته واحداً |
Nasıl gerçekleşeceği ile ilgili bir fikrim yoktu. | Open Subtitles | ولم يكن لدي أدني فكرة كيف سأتمكن من فعل ذلك |
Mezun olmak üzereydim ama ne yapacağıma dair bir fikrim yoktu. | Open Subtitles | كنت على وشك التخرج ولم يكن لدي اي فكرة عما كنت سأفعله بحياتي |
Erişim yetkim yoktu. Ulusal Güvenlik sunucularına şimdi bağlantı kuruyorum! | Open Subtitles | ولم يكن لدي التصريح فأنا غير مرتبطة بوكالة الأمن القومي حالياً |
Oradayken birçok zamanı vardı, hiçbir fikrim yoktu. | Open Subtitles | كان لديه طوال الوقت عندما كنا هناك ولم .يكن لدي أدنى فكرة. |
Başka seçeneğim yoktu. Biz de velayeti bölüşerek arkadaş kalmaya karar verdik. | Open Subtitles | ولم يكن لدي خيار ، لذا قررنا ان نتشاركالحضانةونبقىاصدقاء. |
Tarımsal Amerika hakkındaki kitabını okumaya başladım ve Pilgrim'lerin alkolik olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. | Open Subtitles | بدأت في قراءة كتابك عن أمريكا الزراعية ولم يكن لدي فكرة بأن الرّحالة كانوا مدمنين على الكحول |