Çok zengin olan ve büyük bir evde ailesiyle yaşayan yaşlı bir adamla ilgili. | Open Subtitles | إنها عن ذلك العجوز، وكيف أنه غني جداً، ويعيش وحيداً في ذلك المنزل الكبير. |
Kanalizasyonda yaşayan, konuşan bir kaka parçası. | Open Subtitles | إنه قطعة بُراز ناطقة ويعيش في مياه المجاري |
Onu hayatta tutmanız gerekiyordu ve nefes aldırmanız, canlı tutmanız ben kemikleri yapana kadar. | Open Subtitles | لقد كان يفترض بكم أن تبقوه آمناً يتنفّس ويعيش حتّى أنتهي من العظام |
İsmimi bile bilmiyorsun benimle taşınıp yurt dışında yaşamak mı istiyorsun? | Open Subtitles | أنت فقط تطلب من شخص أنت لا تعلم أسمه الحقيقي أن يذهب ويعيش معك بالخارج |
Buralarda yeniymiş, şurada yaşıyormuş, | Open Subtitles | سطحية في أحسن الأحوال: كان جديدا لبناء ، ويعيش هنا. |
Belki de haftasonları yaşadığı evi Malibu'da falandır. | Open Subtitles | ربما ماليبو لإجازات نهاية الأسبوع ويعيش في مكان آخر |
Bir yerlere git ve ölü biriymiş gibi yaşa. | Open Subtitles | الذهاب إلى مكان. ويعيش كما لو كنت ميتا. |
Tekrar sokakta yaşayıp trafik lambalarıyla konuşmaya başlamış. | Open Subtitles | وأُجبرت على التوقف عن رؤيته لذلك هو توقف عن تناول أدويته ويعيش في الشارع يتحدث مع اشارات المرور |
Kurbanı bulduğumuz yerin birkaç blok ötesinde yaşıyordu. | Open Subtitles | ويعيش قريباً جداً من المكان الذي وجدنا فيه الضحية |
Kimse o kadar yüksekten atlayıp da o hızla hayatta kalamaz, anlıyor musun? | Open Subtitles | لا أحد يقفز من طائرة (بوينغ) 747 ومن هذا الإرتفاع ويعيش -أتفهم ذلك؟ |
Demek istediğim, sonuç olarak 50 yaşında kedisiyle yalnız yaşayan bir adamdan söz ediyoruz. | Open Subtitles | إنّ النقطةَ، في نِهَايَة اليَوْمِ، لقد كان بعمر 50 سنة ويعيش وحيد مع قط |
Okuldan kaytardığı için sadece takma ismini veren ailesi olmayan ve teyzesiyle yaşayan bir çocuğa. | Open Subtitles | والذي يأبى التصريح بإسمه لأنه تغيّب عن المدرسة أبواه ميّتان ويعيش مع خالته |
Yani bana söylediğin şu ki 35 yaşında hiç evlenmemiş ve büyükannesiyle yaşayan bir adamın sorunları mı var? - Beni çok iyi anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | اذن ماتقوله ان رجلا ذو ال 35 عاما والذي لم يسبق له الزواج ويعيش مع جدته يعاني من عقد؟ انت ترينني على حقيقتي اليس كذلك؟ |
Şu an canlı yayında Uzakdoğu coğrafyasıyla ilgili soruları cevaplayan kişi ise onun özel şoförü. | Open Subtitles | وسائقه ويعيش حاليا على الرد الهواء أسئلة حول الجغرافيا السياسية في الشرق الأقصى. |
Josef her seferinde onu çok sevdiğini söylerdi, birlikte bir hayatı yaşamak kaçtıklarını ve | Open Subtitles | قالت جوزيف إذا كان يحبها حقا انه سيرشح نفسه ويعيش الحياة لكلا منهم |
Michael Elliot bekarmış ve tek başına Dupont Circle'da yaşıyormuş. | Open Subtitles | مايكل إيليوت كان أعذب ويعيش بمفرده فى ضاحيه دوبونت. |
Cep telefonu sinyalinden Hoffman'ın hayatta olduğu ve Moskova'da yaşadığı öğrenildi. | Open Subtitles | يُثبت أن "هوفمان" على قيد الحياة وبصحة جيدة "ويعيش فى "موسكو |
Öyleyse defol git ve süslü bir evde Joe Wade'le yaşa! | Open Subtitles | آمن أن يخرج للجحيم ويذهب ويعيش في منزل ( جو ويد) المبهرج ذلك! |
Eğer mahkeme celbi çıkartabilirsek New York'ta yaşayıp bu üründen satın alan herkese ulaşabiliriz. | Open Subtitles | لو أستطعنا أستحضار مذكرة ربما يمكنهم أعطائنا قائمة بكل شخص أشترى هذه "ويعيش بمدينة "نيويورك |
İflas etmişti, sokakta yaşıyordu, Hammer pantolonun sol paçasında uyuyordu. | Open Subtitles | لقد كان مفلساً ويعيش في الشارع ينام علي الجانب الأيسر من سرواله |
Kimse benimle aşık atıp, hayatta kalamaz. Anladın mı? | Open Subtitles | فلاأحديعبثمعي ويعيش ,هلتسمعينني؟ |
Her birinci sınıf öğrencisi bir troll'le karşılaşıp bunu anlatacak kadar uzun yaşamaz. | Open Subtitles | ليس هناك كثير من طلبة الفرقة الأولى يستطيعون التغلب على الترول ويعيش حتى يوم الأجازة. |
Ama birçoğu kalacak ve sonsuza kadar yaşayacak, yaşayacak ve yaşayacak. | Open Subtitles | لكن اكثرهم سيبقى ويعيش للابد والابد والابد |
Bugün, Çin dünyadaki en büyük ikinci ekonomiye, güç santralına sahiptir. Ayrıca insanları artan bir refah içinde yaşamaktadır. | TED | اليوم، هي ثاني أكبر اقتصاد في العالم، وتمثل قوة صناعية، ويعيش شعبها في رخاء متزايد. |
Ya da belki babanın bizimle yaşaması için bir konuşma yapardın. | Open Subtitles | أور ربما محادثه نخوضها عن أبيك ليأتي ويعيش معنا |
Adam 21 yaşında, ailesiyle yaşıyor, ve bir önlük giyiyor. | Open Subtitles | يبلغ الـ 21 ويعيش مع والديه ويرتدي مئزراً ليكسب عيشه |