Şimdi, burada kesin rakamları büyük bir şüphe ile almamız gerekir, ama riskin büyük olduğu konusunda fikir birliği var gibi görünmekte. | TED | الأن، الأرقام المحددة هنا، وينبغي علينا أخذها بكثير من الشك، ولكن هناك إجماع على أنّ الخطر ليس بالهيّن |
Yaptığın şey dikkatsizceydi. Sizi şube disiplinine şikayet etmem gerekir. | Open Subtitles | ما فعلته كان تهوّراً وينبغي أن أضعكِ في إدارة تأديب الإنضباط |
Sen benim yaşlı kadınımsın. Buna benim karar vermem gerekir. | Open Subtitles | أنتِ سيّدتي العجوز وينبغي أن أتخذ أنا هذا القرار |
Bu İnsan Genom Projesine eşdeğerde büyük bir bilim projesi olmalı. | TED | وينبغي أن يكون هذا مشروع علمي كبير مكافئ لمشروع الجينوم البشري. |
Bir acil durum kontrolü. En çok göze çarpanların arasında olmalı. | Open Subtitles | حسنا ، إنه مفتاح للطوارئ وينبغي أن يكون من بين أبرزها |
O pozisyona ulaşabilmek için, sahtekar olman gerekir. | Open Subtitles | وينبغي أن يكون للوصول الى ذلك الموضوع يجب أن تكون غريب |
Eğer öldürdüğü kişinin asılmasına sebep olan suçu işlediğine emin değilseniz, suçlayabilirsiniz ve suçlamanız gerekir. | Open Subtitles | يمكنك، وينبغي. إذا كنت غير متأكد من أن هذا الرجل. من أن الرجل الذي أعدمه لم يرتكب هذه الجريمة. |
Eğer öldürdüğü kişinin asılmasına sebep olan suçu işlediğine emin değilseniz, suçlayabilirsiniz ve suçlamanız gerekir. | Open Subtitles | يمكنك، وينبغي. إذا كنت غير متأكد من أن هذا الرجل. من أن الرجل الذي أعدمه لم يرتكب هذه الجريمة. |
Eğer olası bir şey lehimize gerçekleşmiyorsa bırakmamız gerekir. | Open Subtitles | إذا كنت تعرفين احتمال وقوع نتائج إحصائيا الغير المواتية، وينبغي تجنب ذلك الشيء |
Etkisini kırabilirim, ancak bunu köprü üstünden yapmam gerekir. | Open Subtitles | وينبغي أن أكون قادراً على تجاوزه ولكن سوف أحتاج إلى القيام بذلك من غرفة القيادة |
Burası kutsal bir yer. Onun da bunu bilmesi gerekir. | Open Subtitles | هذا المكان مقدس , وينبغي هي أن تعلم ذلك |
Gelenekler gerektiriyorsa, bizim de kesinlikle yapmamız gerekir. - Deb? | Open Subtitles | هذه هي التقاليد، وينبغي أن نفعل ذلك. |
Ve Burton ile seks yaparken beni düşünmemen gerekir. | Open Subtitles | وينبغي عليك أن تتوقفي عن التفكير بي عند (أقامه علاقه حميمه مع (بيرتون |
Bu lekeyi Almanlar'a atmak gerekir. | Open Subtitles | وينبغي رمي الألمان قبالة درب. |
Bunu bilmen gerekir. | Open Subtitles | وينبغي أن تعرف ذلك. |
Ve geçirdiğin bu yıldan sonra çok daha fazla teklifin olmalı. | Open Subtitles | وينبغي عليك أن تحظى بعروض أكثر بعد العام الذي حظيت به |
Bilimsel arayışın amacı sadece etrafımızdaki dünyadan faydalanmak olmamalı onu anlamak olmalı, temelini. | Open Subtitles | وينبغي ألا يكون الهدف من السعي العلمي مجرد للاستفادة من العالم من حولنا |
Bilimsel arayışın amacı sadece etrafımızdaki dünyadan faydalanmak olmamalı onu anlamak olmalı, temelini. | Open Subtitles | وينبغي ألا يكون الهدف من السعي العلمي مجرد للاستفادة من العالم من حولنا |
Etrafımızdakiler için dindirilemeyen bir merakımız olmalı. | TED | وينبغي أن يكون لدينا فضول لا يرتوي للعالم من حولنا. |
Yani, bütün aşk ilişkilerinde konuşulacak çok şey var ve partnerler bu konuya açık olmalı yoksa ilişki muhtemelen uzun sürmez. | TED | هكذا، في كل علاقة حب، هناك الكثير للحديث عنه وينبغي على المحبين الانفتاح لذلك، وإلا فلن تدوم العلاقة طويلا. |
Bu temel sebepleri ele almak için ortak bir planımız olmalı. | TED | وينبغي لنا وضع خطة جماعية لمواجهة تلك الأسباب الجذرية. |