"يأخذه" - Translation from Arabic to Turkish

    • almasına
        
    • almadı
        
    • alır
        
    • alıyor
        
    • alsın
        
    • alması
        
    • alamaz
        
    • almıyor
        
    • almamış
        
    • almasını
        
    • alabilir
        
    • götürüyor
        
    • aldığını
        
    • götürmesini
        
    • götürüp
        
    Bunu elimden almasına asla izin vermem. Open Subtitles انه الشيء الوحيد الذي أقسمت الا ادعه يأخذه مني
    Prens son ziyaretinde neden onu yanına almadı? Open Subtitles لماذا لم يأخذه معه الأمير في آخر زيارة له
    10 dakika sonra hastanede olacağım. İhtiyacı olan gelir alır. Open Subtitles أنا سأكون في المستشفى خلال 10 دقائق ، وبالتالي فإن الشخص الذي يحتاج إليه يجب أن يأتي و يأخذه
    Arkadaşlar, şunu hayal eder misiniz? Telefonunuzla meşgulsünüz ve birisi gelip onu elinizden alıyor ve kızdığınızda da şöyle diyor: TED رفاق، تخيلوا أنكم تتحدثون في هاتفكم، يأتي شخص ما إليه وبكل بساطة يأخذه من بين أيديكم.
    Bırak o alsın baba, umurumda değil. Open Subtitles دعه يأخذه يا أبي.. لا يهمني الأمر أن يأخذه، إنه وثاب
    Silahını, birinin elinden alması için yalvarıyormuş gibi taşıyorsun. Open Subtitles الطريقة التي تضع فيها ذلك المسدس انت تطلب ان يأخذه احدهم منك
    Ve kimse benden alamayacak. Sen alamazsın, gerçek sahibi de alamaz, kimse alamaz. Open Subtitles ولن يأخذه أحد مني ، لا أنت ولا صاحبه الشرعي ولا أي شخص
    Security Concepts'den kimse ciddiye almıyor. Open Subtitles لا أحد بالمفاهيم الأمنية يأخذه على محمل الجد
    Ta-Da! Biri bunu cennete almamış. Open Subtitles إنظر للشيء الذي لم يستطع . أن يأخذه أحدهم معه للجنة
    Sen de yabancı birinin onu almasını veya Illinois eyaletinin vergi mükelleflerinin iki kuruşuyla ona bakmasını istiyorsun, öyle mi? Open Subtitles أنه يأخذه , أو تأخذه المقاطعه لتكون مسؤوله عنه بمال الضرائب؟
    Avukatlık ücretini ve annemin huzur evinde kalma ücretini ödediği sürece hepsini alabilir. Open Subtitles طالما هو موافق على دفع أجر محاميي وإقامة أمّي في بيت التّمريض يستطيع أن يأخذه
    Şimdi Creed'i cezalandırıyor. Drago onu iplere götürüyor. Open Subtitles اليسرى، انه يعاقب الان دراجو يأخذه عند الحبال
    Başkasının almasına karşı bir şeyler yapabilirsin diyorum. Ne demek istiyorsunuz? Open Subtitles بل قلت أنك ربما ستفعل شيئا يجعل شخصا آخر يأخذه ماذا تعني ؟
    Onu benden kimsenin almasına izin vermeyeceğim. Open Subtitles لن أسمح لأي شخص أن يأخذه بعيدا عني
    Neden içeri almadı? Open Subtitles خارج باب مطبخه لماذا لم يأخذه للداخل ؟
    Nereye koyduğunu gördük ama o bir şey almadı. Open Subtitles لقد رأينا مكان المسدس ولكنه لم يأخذه
    Evren, hayatlarımıza giren her güzel şeyi alır götürür. Open Subtitles كلّ شيء جيّد يأتي إلى حيواتنا يأخذه الكون بعيدا
    Çünkü polis o parayla, namuslu vatandaştan, bebek arabası satın alıyor. Open Subtitles الشرطى يأخذه ويشترى عربة طفل رضيع من المواطن المحترم
    Evet, ölüm bizden ne kadar çok şey alırsa alsın, aynı zamanda verir de. Open Subtitles نعم برغم ما يأخذه الموت منا انه يمنح أيضا
    - İlacı alması gereken ama artık alamayan adamın hayatını değiştirmek dışında. Open Subtitles يأخذه لن ولكنه العقار على يحصل أن يفترض كان الذي
    Bu çocuğu istiyorum. Onu benden hiç kimse alamaz. Open Subtitles أنا أريد هذا الطفل ولن يتمكن أحد أن يأخذه مني
    Security Concepts'teki hiç kimse bunu ciddiye almıyor. Open Subtitles لا أحد بالمفاهيم الأمنية يأخذه على محمل الجد
    Hortumumu almamış birine göre çok şey biliyorsun. Open Subtitles يبدو أنك تعرفين الكثير عن خرطومي بالنسبة لشخص لم يأخذه
    Sen de yabancı birinin onu almasını veya Illinois eyaletinin vergi mükelleflerinin iki kuruşuyla ona bakmasını istiyorsun, öyle mi? Open Subtitles أنه يأخذه , أو تأخذه المقاطعه لتكون مسؤوله عنه بمال الضرائب؟
    Böylece istediğim şeyi alabilirim. Daha doğrusu Karanlık Olan alabilir. Open Subtitles حتّى آخذ ما أحتاجه أو بالأحرى، يأخذه القاتم
    Bir yaprağın üzerine yumurtlamıştı ve şimdi de onu bir Guzmanya bitkisinin yüksek dallarındaki bir havuza götürüyor. Open Subtitles وهو يرعاهم على ورق الأشجار والآن هو يأخذه إلى بـِركه صغيره داخل نبات الـ بروميليد فى أعالى فروع النبات
    Çıkış noktasına geldiğinde, Dixon'ın kasadan aldığını bununla değiştireceksin. Open Subtitles عليك استبدال ما يأخذه ديكسون من القبو تغيير الصفحات فقط ؟
    Gece yarısı ahır görevlisini uyandırarak kendisini, Andrew Jackson'la görüşmek üzere Beyaz Saray'a götürmesini istedi. Open Subtitles أيقظ فتى الإسطبله في منتصف الليل وآمره أن يأخذه للبيت الأبيض ليرى أندرو جاكسون
    Denver'a götürüp oğluna bırakabiliriz. Lütfen. Open Subtitles يمكننا أن يأخذه إلى دنفر، ترك له مع ابنه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more