Dr. Mullis yaptığı deneylerden bahsediyordu ve az daha bilimadamı olacağımı hatırladım. | TED | كان الدكتور موليس يتحدث عن تجاربه وأدركت بأنني كدت أن أصبح عالماً |
Paul yıllarca Kamerun ulusal radyo ve televizyonunda çalıştı ve sağlık sorunlarından bahsediyordu. | TED | عمل بول لسنوات في الاذاعة الوطنية الكاميرونية والتلفزيون، وكان يتحدث عن القضايا الصحية. |
- Babamı tanırsın. Hele bir de ailenin şerefi söz konusu ise. | Open Subtitles | أكره أن أكون مملّة، لكنك تعرف كيف يتحدث عن الأمور بكل حماس |
Evet kokteyl partiye gider ve diğer bir doktorun konuşmasını dinlersiniz, ama kendi hatalarından bahseden birini duymayacaksınızdır. | TED | نعم, ستذهب الى حفل كوكتيل وربما ستسمع عن اطباء اخرون لكنك لن تسمع احد يتحدث عن اخطاءه. |
Hiçbir fikrim yok. Yani, Sör Montague Paris'in yargısı hakkında konuşuyordu. | Open Subtitles | لا اعرف, ولكنى سمعت السير مونتيجيو يتحدث عن العدالة فى باريس |
Bu bağlamda, bir gölge-yakalayıcı geliştirebildik, bu şey farklı bir biçimde iki-likten bahsetti. | TED | ومن خلال ذلك، تمكنا من تطوير الماسك الضوئي الذي يتحدث عن الازدواجية بطريقة مختلفة. |
Yönetmeni son zamanlarda emekli olmaktan bahsettiğini söyledi. | Open Subtitles | المخرج قال أنه مؤخراً يتحدث عن المتعاقدين |
Aslında, Bob Dole sadece, Bob Dole'un Bob Dole hakkında konuştuğunu duymayı seviyor. | Open Subtitles | بوب دول يحب أن يسمع بوب دول يتحدث عن بوب دول بوب دول |
Adamlarına karşı iyiydi. Hep karısı ve çocuklarından bahsederdi. | Open Subtitles | جيداً مع رجاله ، كان يتحدث عن زوجته وإبنه طوال الوقت |
Bende değil... O adam, bakın, kardeşiniz... Bir taştan bahsediyordu. | Open Subtitles | لقد رأيت رجلا يتحدث الى أخيك سمعته يتحدث عن ياقوتة |
Açıklaması imkansız ama gazozcu dükkanındaki fil başlı fıçıdan bahsediyordu. | Open Subtitles | لم أستطيع تفسير الأمر أنه كان يتحدث عن الصنبور الذي علي شكل الفيل الذي كان في محل الصودا |
Kennedy kardeşlerden mi bahsediyordu, yoksa Sovyetler birliğinin üç ibnesinden mi? | Open Subtitles | هل كان يقصد الإخوة كينيدي أم كان يتحدث عن 3 أجزاء من الاتحاد السوفييتي؟ |
Fakat Cleaver sanki nükleer bir soykırımdan söz etmiş gibi. | Open Subtitles | لكن بدا وكأن كليفر كان يتحدث . عن كارثةٍ نووية |
Önceki gece televizyonda bir adamı dinledim, güvercinlerden söz ediyordu. | Open Subtitles | ، سمعتُ رجلاً على التلفاز الليلة الماضية يتحدث عن الحمام |
ve böyle bir makinayı yapmaktan ilk bahseden Leibniz oldu. | TED | وليبينز كان أول شخص يتحدث عن بناء هذه الآلة |
İngiltere'deki Haberleşme Veri Yasa Tasarısı kanunu hakkında konuşuyordu, kesinlikle acımasız bir kanun. | TED | كان يتحدث عن القانون البريطانى .. مشروع قانون بيانات الاتصالات ، جزئية شائنة من التشريع. |
Yani, altyapıya bir trilyon dolar harcamaktan bahsetti. | TED | أقصد، إنه يتحدث عن إنفاق تريليون دولار على البنية التحتية. |
Dün buradan kaçmaktan bahsettiğini duydum. | Open Subtitles | إسمع ، لقد سمعته يتحدث عن الهروب البارحة |
Hadi ama, içeri girdiğinde benim kalçalarım hakkında konuştuğunu duyduk. | Open Subtitles | بربك،لقد سمعت أنه كان يتحدث عن أفخاذي أنا عندما دخل |
Kalıtsal, kişilikle bütünleşmiş davranışlardan bahsederdi. | Open Subtitles | كان يتحدث عن سلوكك الوراثى وكان يثيره كثيرا |
Uyuduğumu zannetmişlerdi ama Forasz'ı üyesi olduğu şu yanarlı dönerli kulüpten bahsederken duydum. | Open Subtitles | كانوا يعتقدون بأنني نائم. لكنني سمعت فوراتز يتحدث عن هذا المكان الفخم نادٍ فخم ومترف ينتمي إليه. |
Herkes başkaları hakkında konuşur. Margaret kötü değildi. | Open Subtitles | كل شخص يتحدث عن شخص آخر مارجريت لم تكن شريره |
Şef dün akşam ne hakkında konuşmak istedi? | Open Subtitles | ماذا اراد المدير ان يتحدث عن اليلة الماضية ؟ |
Amcamın ölümünden ve ailenin lanetinden bahsedip durdu ve beni korkutmaya çalışmamasını ve işine bakmasını söyledim. | Open Subtitles | لقد ظل يتحدث عن موت عمى و لعنة عائلتى لقد سألته إن كان يحاول إخافتى و طلبت منه أن يهتم بشؤونه |
Bıçak alıp Kaptan Carnage'ı bıçaklayacağım. Bizim güreş takımından mı bahsediyor yoksa Kaptan Carnage'ı mı bıçaklayacakmış? | Open Subtitles | سأحصل على سكين وأطعن كابتن كارنج هل كان يتحدث عن فريق مصارعتنا |
Hurdacı grupları ve seferler hakkında konuşmaya başladı. | Open Subtitles | بدأ يتحدث عن نبش الفضلات وحملة للبحث عن الطعام |
Hızlı arabalarla ilgili bir yol filmi çekmek için yer arıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت استكشف المواقع من اجل فيلم يتحدث عن السيارات السريعة |