"يتمكن" - Translation from Arabic to Turkish

    • diye
        
    • böylece
        
    • edemez
        
    • kendi
        
    • asla
        
    • mümkün
        
    • edemedi
        
    • başaramadı
        
    • yapamadı
        
    • gelene
        
    • onları
        
    • bize
        
    • böylelikle
        
    Çok kısa olan çocuklar bile katılabilsin diye bu tezgâhı farklı boyutlarda yaptık. TED وبدأنا بصنع طاولة العمل، بارتفاعات مختلفة حتى يتمكن الأطفال قصيري القامة من المشاركة.
    Not : Bunu okuduktan sonra kimse bulmasın diye yut." Open Subtitles كل هذا بعد قراءته كى لا يتمكن أحد من إيجاده
    Cama yakın bir masaya oturmuştu, böylece gelen gideni görebiliyordu. Open Subtitles أخذنا المائدة القريبة من النافذة كي يتمكن الجميع من رؤيتنا
    Cama yakın bir masaya oturmuştu, böylece gelen gideni görebiliyordu. Open Subtitles أخذنا المائدة القريبة من النافذة كي يتمكن الجميع من رؤيتنا
    Eğer tıp bilimi, çare arayışından vazgeçip sadece önlemler üzerinde yoğunlaşırsa, bu durumda, her ikisinde de fazla başarı elde edemez. TED اذا ركز علم الأدوية على طرق الوقاية فقط دون صنع العلاجات اللازمة لن يتمكن من تحقيق الكثير أيضا.
    Ve liseyi bile kendi başına bitiremeyen birine, şirketimi nasıl teslim edebilirim? Open Subtitles كيف أسلم شركتي إلى شخص لم يتمكن من النجاح في المدرسة بمفرده؟
    Çoğu insanın asla ulaşamadığı bölgelere erişim sağlayabiliyor. TED يمكن رؤية البيئات المائية التي لم يتمكن أغلب الناس من الوصول إليها.
    Kilo vermeye ihtiyacınız olup olmadığını beyninizin söyleyebilmesini dilerdik, ama ne yazık ki bu mümkün değil. TED ونحن نحب أن نعتقد أن عقلك يتمكن على معرفة اذا كنت في حاجة لإنقاص وزنك أو لا، ولكنه لم يستطيع.
    Cesaret edemedi, tetiği çekemedi. Open Subtitles لقد شعر بالخوف، ولم يتمكن من الضغط عل الزناد.
    ama General Broulard'a ya da herhangi bir yetkiliye.. ulaşmayı başaramadı. Open Subtitles لكنه لم يتمكن من الوصول إلى الجنرال برولار و لا إلى أي شخص في السلطة
    O kameralar bütün dünya bizi izleyebilsin diye mi orada diyorsun? Open Subtitles أتقصدين أن تلك الكاميرات موجودة حتى يتمكن العالم بأسره من مشاهدتنا؟
    O kameralar bütün dünya bizi izleyebilsin diye mi orada diyorsun? Open Subtitles أتقولين بأن الكاميرات موجودة هناك لكي يتمكن العالم كله من مشاهدتنا؟
    Başka bebeklerin hayatını kurtarsın diye bebeğimin organlarını bağışlamak istiyorum. Open Subtitles اريد التبرع بأعضاء طفلي حتى يتمكن من إنقاذ اطفال آخرين
    böylece gelenekler gereği hayali hayvanı görmek için kraliyet ailesini oraya götürebilecek. Open Subtitles حتى يتمكن من مرافقة العائلة الملكية لتحية الوحش الخيالي كما في التقليد
    Bu da baba için, böylece bu gece odada kalabilir. Open Subtitles هذا للأب الجديد لكي يتمكن من البقاء في الغرفة الليلة
    Bu sıra, Kara Cuma için böylece diğerleri normal alışverişlerini yapabilirler. Open Subtitles هذا الخط ليوم الجمعة الأسود حتى يتمكن أشخاص عاديين من القيامبالتسويقالعاديلليوم.
    böylece kimse yakışıklı arkadaşımın evrenini yok edemez. Open Subtitles لقد أخفيت الصندوق حتى لا يتمكن أحد من تدمير عالم
    Bu insanlar kendi eylemleriyle, Özgürlük Bildirgesi'nin yapamadığını yapabildiler. TED هؤلاء الاشخاص، بأفعالهم، تمكنوا من فعل ما لم يتمكن إعلان تحرير العبيد من فعله.
    Gölü geçmeleri gerek ve Luisa oradayken o gölü asla geçemezler. Open Subtitles حتي وان رغبوا في ذلك فلن يعبروا تلك البحيرة ولن يتمكن شيء من عبور تلك البحيره بينما لويسز هناك
    Ama maalesef mümkün değil. Open Subtitles .لكن هذا مستحيل لم يتمكن أحد من ذلك من قبل
    Ve Richard kodun sahibi şirketi bulamadı ve tabii kendisi de müdahale edemedi. Open Subtitles ولم يتمكن من الوصول الى الشركة التي تمتلك البرامج حتى يتمكن هو من اصلاحها
    Bugüne kadar hiçbir deney bir parçacığı ışık kadar hızlı hareket ettirmeyi başaramadı. Open Subtitles لم تُبتكر تجربة بعد يتمكن فيها الجسيم من التحرك بسرعة كسرعة الضوء
    Hayatını kurtaran adam yapamadı. Open Subtitles الرجل الذي أنقذ حياته لم يتمكن من النجاة
    Evet. Yerine biri gelene kadar bir süre geçecektir. Open Subtitles أجل.سوف يمر بعض الوقت قبل أن يتمكن بديل لك من المجئ إلى هنا
    çok şükür hiç kimse penguenleri yakalamadı ve her yıl onları görmeye 100.000’den fazla turist geliyor. TED لحسن الحظ لم يتمكن أحد من قتل أي بطريق لاننا استطعنا جذي أكثر من 100 ألف سائح سنويا لرؤيتهم
    Belki de saldırgan bize de aynısını yapmadan önce bilincim yerine geldi. Open Subtitles ربما إستعدتُ وعيً قبل أن يتمكن المهاجم من فعل نفس الشئ لنا
    Sayın Hakim, savunma şiddetle itiraz ediyor ve 802 müzakeresi öneriyor ki böylelikle itiraz kararını vermeden önce, Sayın Hakim görüşmeyi dinleme fırsatı yakalayabilir. Open Subtitles سيادة القاضي، الدفاع يعترض بشدة و يطلب عقد مؤتمر خاص حتى يتمكن سيادته من سماع المناقشة قبل الحكم على الاعتراض

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more