"يجب أن تفهم" - Translation from Arabic to Turkish

• anlamak zorundasın
• anlaman gerek
• anlaman lazım
• Şunu anlamalısın
• anlaman gerekiyor
• anlamanız gerekiyor
• anlamalısın ki
• anlamalı
• anlamalıydın
• anlamanız gerek
• Beni anlamalısınız
• Anlamak zorundasınız

Şerif lütfen anlamak zorundasın.
لا تفعل ذلك أيها المارشال، أرجوك يجب أن تفهم أمراً

Ama olayın çığırından çıktığını anlaman gerek.
لكن يجب أن تعي هذا يجب أن تفهم أن المشكلة قد كبرت

Bu, inşa, tatlım. Senin bunu anlaman lazım.
إنّه بناء ، عزيزي ، يجب أن تفهم ذلك من دون الناس

Şunu anlamalısın, ancak beni tüttürdüğünde görünürüm sana.
لكنك يجب أن تفهم يمكن أن تراني الناس عندما يدخنونني

Oğlunu korkuttuğum için özür dilerim, ama şunu anlaman gerekiyor.
أنا أسف إن كنت قد أفزعت أبنك ولكنك يجب أن تفهم

İşin ilginç yanı, insanların sigara içme hakkında nasıl konuştuğunu anlamanız için öncelikle, "içmek" derken neden bahsettiklerini anlamanız gerekiyor.
الشيء المشوق هو، اذا أردت فهم كيف يتحدث الناس عن التدخين، يجب أن تفهم أولاً ما يعنون عند قول "التدخين".

Ama anlamalısın ki Asgard için başka dertler de var.
، ولكنكَ يجب أن تفهم هناك إهتمامات أخرى للأسجارد

Bunun çok acı bir an olduğunu biliyorum ama halkın bu operasyonu desteklediğini anlamak zorundasın.
أعلم أن هذا صعب لكن يجب أن تفهم العامة دعموا هذه العملية

anlamak zorundasın, bunu isteyerek yapmıyoruz.
يجب أن تفهم ، بأن هذا ليسَ شيئاً نرغبُ بفعلهُ

Ama sonu anlamak için öncelikle başlangıcı anlamak zorundasın.
، لكن كي تعي النهاية يجب أن تفهم الـبداية

anlaman gerek, ne olursa olsun gizliliğimi korumalıyım.
يجب أن تفهم على أي حال أنه يجب أن أحمي غطائي

anlaman gerek, seni seviyordu.
أنت الذى يجب أن تفهم أن كان يحبك! وكان يحاول حمايتك

Ama neden doktor olduğumu anlaman lazım.
لكن يجب أن تفهم أن هناك سبب بأن أصبحت طبيبة

Pekâlâ, yaşanan olayları anlaman lazım tamam mı?
حسنًا، يجب أن تفهم ماذا حدث هناك، حسنًا؟

Fakat Şunu anlamalısın bu kararı verirken daha çocuktum.
لكن يجب أن تفهم أنه عندما اخترت، كنت مجرد طفلة

Şunu anlamalısın ki artık bu gelecek.
اسمع يجب أن تفهم هذا هو المستقبل الآن المستقبل؟

Baba, anlaman gerekiyor. Buraya sahtekâr olmadığımı kanıtlamaya geldim.
يجب أن تفهم يا أبى إنى هنا لإثبات إنى لست زائفة

Söylediğim miktarın pazarlığa açık olmadığını anlamanız gerekiyor.
يجب أن تفهم تماماً أن ما أقوله هو سعر غير قابل للتفاوض

Kral olarak bu dengeyi anlamalı ve tüm yaratıkları saymalısın, sürünen karıncadan, sıçrayan antiloplara kadar.
وأنت كملك يجب أن تفهم هذا التوازم وتحترم كل المخلوقات من النملة الزاحفة إلى الظبي الرشيق

Bunun seni son derece suçlu göstereceğini anlamalıydın.
يجب أن تفهم أن ذلك يجعلك تبدو مذنباً بشكل مريع

Bu insanların bunlara alışkın olduğunu anlamanız gerek.
يجب أن تفهم أن هؤلاء الناس إعتادوا على ذلك.

Beni anlamalısınız Mösyö Carter, bu ülke artık Avrupalı define avcıları için bir oyun sahası değil.
(يجب أن تفهم هذا، سيد (كارتر هذه البلاد لم تعد ساحة لعب لصيادي الكنز الأوروبيين

Kimsem olmadığını Anlamak zorundasınız aç bil aç dolaşıyordum.
يجب أن تفهم, لقد كنت يتيمة وكنت أتضور جوعاً