| Mumbai'nin arka sokaklarından birinde küçük bir dükkan işletiyor. | TED | يدير محلاً صغيراً في أحد الشوارع الخلفية في مومباي |
| Birine sertçe vurmuş. Bu salonu kim işletiyor? | Open Subtitles | لقد ضرب أحد بعنف, من الذى يدير هذا المكان ؟ |
| Ama işleri kimin idare ettiğini unutacak kadar uzun olmadı. | Open Subtitles | ولكن ليس طويل كفاية لأنسي من الذي يدير الأشياء هنا |
| - Sağol. İşleri Tony yürütüyor biliyorum, ve yersiz konuşmak istemem, ama... | Open Subtitles | اعلم ان طونى يدير الاشياء هنا وانه من يبنغى ابلاغه ، لكن |
| Şu telefonu al, Bay Bu Binayı yöneten Adam'ı ara. | Open Subtitles | .. إلتقطى هذا الهاتف .. وأتصلي بمن يدير هذا المبنى |
| Şu Beacon Evi'ni işleten adam, Peder Mike onun olayı nedir? | Open Subtitles | الرجل الذى يدير نزل بيكون القس, مايك ما الذى تعرفينه عنه؟ |
| Sen bütün cadde kalıntıları, bir ev sahibi adam gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | انت تبدو مثل الرجل الذي يملك البيت اللذى يدير الشارع كله. |
| Kayınbiraderim Hamamatsu'da bir turşu dükkanı işletiyor. | Open Subtitles | حسنا، نسيبي يدير محلا لبيع المخلل في هاماماتسو |
| Klingman orayı işletiyor ve hissesi de var. Sana şunu söylemem istendi: | Open Subtitles | مايك كلينجمان يدير الكازينو و يملك حصة منة أيضاً و لكننى هنا لأبلغكم رسالة |
| Ne sanıyorsunuz çocuk bahçesi mi işletiyor? | Open Subtitles | ماذا تظن انه يدير هنا؟ ملعب للاطفال او شئ من هذا |
| Dükkanı Meyer Klingman işletiyor. Onunda bir parça hissesi var ve işleri iyi yürütüyor. Ama aldığım talimata göre sana, Klingman'ı safdışı etmen durumunda, | Open Subtitles | مايك كلينجمان يدير الكازينو و يملك حصة منة أيضاً و لكننى هنا لأبلغكم رسالة |
| 10 dakika sonra ya burayı Bond idare edecek, ya da biz. | Open Subtitles | في عشرة دقائق أما بوند يدير هذه الشركة، أو نحن سنفعل ذلك |
| Her ne duymuş olursanız olun, aslında gemiyi idare eder. | Open Subtitles | رغم كل ما قد تكون قد سمعته فهو يدير حقا السفينة |
| İşleri Tony yürütüyor biliyorum, ve yersiz konuşmak istemem, ama... | Open Subtitles | أنا أعرف أن توني يدير القسم ولا أريد أن أتخطاه |
| Bu siteyi yöneten sapığın bana borcu olması iyi oldu. | Open Subtitles | من الجيد أن المنحرف الذي يدير هذا الموقع مدين لي |
| Büyük bir Tokyo balık marketi işleten küçük yaşlı adam. | Open Subtitles | رجلٌ مسنّ كان يدير مطعماً صغيراً قرب متجر طوكيو للسمك |
| Biraz markalardan bahsetmek istiyorum, çünkü aranızda marka sahibi olanlar var. | TED | ودعوني أتحدث قليلاً عن العلامات التجارية لان بعضكم يدير علامات تجارية .. وكل علامة تجارية اليوم |
| Oradaki tanıdığımız George topluluğun fotoğraf kulübünü yönetiyordu. | TED | كان جورج وسيلة اتصالنا هناك، كان يدير نادي التصوير الفوتفرافي للمجتمع. |
| Susic yıllardır Roda'nın başında ama şu ana kadar Amerika'da hiç ortaya çıkmamıştı. | Open Subtitles | سوزيك يدير الروضه منذ سنوات ولكنه لم يظهر فى أمريكا قط حتى الآن |
| O Blade. 2. hücre bloğunun en alt seviyesini yönetir. | Open Subtitles | وهذا بليد , إنه يدير العالم الثالث بجانب تجارة الأثقال |
| Fakülteyi yönettiğini sanıyor ama 1985'ten bu yana saygın bir eser bile yayınlamamış. | Open Subtitles | هو يعتقد أنه يدير المنشاة لكنه لم يقم بنشر شيئاً محترم منذ 1985 |
| Ama o zamanlar oldukça zengindi. Baban da garaj işletiyordu. | Open Subtitles | لكن حينها، فقد كان غنيا ووالدك كان يدير في ورشة |
| Hem de ne bakıyor. Hipnozcu gibi şov yapıyor içeride. | Open Subtitles | إنه يدير قاعة المحاكمة كما لو كانت جلسة تنويم مغناطيسي. |
| Suçlu, cinsel suçlu Drew Leland hikaye zamanlarında o dinlenme merkezinde çalışıyor. | Open Subtitles | و المعتدى المحكوم عليه درو ليلاند يدير وقت القصة فى مركز التسلية |
| Bu grubun başındaki adam serbest çalışan bir SD-6 ajanı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الرجل الذى يدير هذه المجموعة *يدعى أنه عميلا سابقا فى ال*اس دى-6. |
| - Pender gemiyi çalıştırıyor. - Bunu tekrar düşünmek isteyebilirsin. | Open Subtitles | بيندير * يدير السفينه الأن ربما تود أن تعرف ذلك |