Celpname yok, çalışan veya hasta listesinde kayda değer bir şey yok. | Open Subtitles | لا ملاحظات، و لا شيء يستحقّ الملاحظة بشأن لوائح الموظّفين و المرضى. |
"Tam oradayken, mavi tabak spesyalinin artıklarına bulanmışken..." "...şunu düşündüm: Buna değer miydi?" | Open Subtitles | هنالك كنتُ، مُغطى بنفايات الأطباق المُميّزة، أسأل نفسي، أكان يستحقّ كلّ ذلك العناء؟ |
Artık kimin ölümü kiminse yaşamayı hak edip etmediğine karar verme yeteneğine sahipsin. | Open Subtitles | أنت الآن لديك القدرة على أن تقرّر من يستحقّ .العيشَ ومن لايستحقّ ذلك |
Burada ölmeyi tek hak eden kişinin sen olduğuna bayağı eminim. | Open Subtitles | الشخص الوحيد هنا الذي أنا مُتأكّد أنّه يستحقّ الموت هُو أنت. |
Kusura bakmayın efendim ama bir şans vermeye değmez mi? | Open Subtitles | مع كلّ الاحترام أيّها الرئيس، ولكن ألا يستحقّ الأمر فرصة؟ |
İşitmeye değecek bir şey söyle, para senin olsun. | Open Subtitles | أخبرني بما يستحقّ السماع ويغدو هذا المال ملكك |
Sevgili Hintli annemi aslında buna değer olduğuna ikna etmem yaklaşık dört buçuk yılımı aldı. | TED | واحتجت لحوالي أربع سنوات ونصف لإقناع والدتي الهندية الحبيبة بانّ ما أقوم به فعلاً يستحقّ العناء. |
Eğer gülmeye değer bir şey görmezsen, görmüş gibi yap ve gül. | Open Subtitles | فإن لم ترَ ما يستحقّ الضّحك؛ .تظاهر أنّك تراه، ثمّ اضحك |
Bilim Çocuğu'nun gerçekten saklanmaya değer olduğunu mu düşündün? | Open Subtitles | هل اعتقدت بالفعل أنّ كتاب فتى العلم يستحقّ الإنقاذ؟ |
Deri cekete değer mi diye düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | بدأت بالتساؤل ما إذا كان المعطف الجلدي يستحقّ كل هذا |
Tüm o yola değer. Neden? Gelmem hata mı? | Open Subtitles | إنه يستحقّ عناء المجيء إليه، لماذا، أهناك مشكلة؟ |
Hükümetin ikiyüzlülüğüne dikkat çekmek kızın hayatına değer mi? | Open Subtitles | فهل إثبات رأيك بخصوص نفاق هذه الحكومة يستحقّ حياة هذه الفتاة؟ |
Eğer insanlar senin gibiyse, hiçbiri sesimi duymayı hak etmiyor. | Open Subtitles | إنْ كان البشر على هذه الشاكلة فلا أحد يستحقّ سماعه |
Yeraltı'na gitmeyi hak eden biri varsa, o da benim. | Open Subtitles | إنْ كان هناك مَنْ يستحقّ الذهاب للعالَم السفليّ فهو أنا |
Bu soru yerine daha zor sorular sormayı teklif ediyorum, şöyle sorular: Aşkınızı kimin hak edip, kimin hak etmediğine nasıl karar veriyorsunuz? | TED | إذن عوض ذلك السؤال، أقترح أن نسأل أسئلة أكثر صعوبة، أسئلة مثل: كيف تُقرّر من يستحقّ حبّك ومن لا يستحقّه؟ |
Fransızlar bu savaşı başlattıkları için cezalandırılmayı kesinlikle hak ediyorlar. | Open Subtitles | يستحقّ للفرنسيين بالتأكيد أن يُعاقبوا للبدء بهذه الحرب |
Ayrıca biliyor musun? Belki de hak ettiği tam olarak budur. | Open Subtitles | وتعرف أيضاً ربما هذا هو بالضبط ما يستحقّ |
Haklı çıksam da çıkmasam da risk almaya değmez. | Open Subtitles | سواء أكنتُ مخطئاً أم لا الأمر لا يستحقّ المخاطرة |
O kasada bu kadar olaya değecek ne olabilir ki? | Open Subtitles | ما الذي يمكن أن يوجد في صندوق ودائعها، يجعل الأمر يستحقّ فعل كلّ هذا. |
Elmaslar onda. Bu elmasların herbiri 200.000 değerinde | Open Subtitles | كلّ واحدة من هذه الماس يستحقّ 200,000 أيضا. |
Evet, bence değdi çünkü az çok çözmeye başlıyor gibiyim. | Open Subtitles | نعم، وأظنّه كان يستحقّ السهر لأنّي أعتقد أنّي بدأتُ أحلّها |
Ama sanırım en sonunda elvedaya layık olan tek insan sensin. | Open Subtitles | وفي النهايةٍ أدركت.. أن الشخص الوحيد الذي يستحقّ الوداع هو أنت. |
Denemeye değerdi, ama kazanılabilir gibi gözükmüyordu. | Open Subtitles | كان الأمر يستحقّ المحاولة، لكنّه لم يَبدُ قابلا للتحقُّق |
Bence, başına gelebilecek herşeyi hakediyor öyle değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أنه يستحقّ ما سيحدث له ألا تعتقد ذلك ؟ |
Umarım tüm bunlar değmiştir Bay Ford? | Open Subtitles | آمل أن يكون كلّ هذا يستحقّ العناء، سيّد (فورد). |
Bu adamın adil yargı hakkı yok mu? | Open Subtitles | ألا يستحقّ هذا الرجل محاكمة عادلة؟ |