Gerçekten zahmet etme. Hiçbir şey bebeğimizi geri getirmeyecek. | Open Subtitles | لا تتعب نفسك بحق هذا لن يعيد ابنتي للحياة |
Beni öldürmek sadece bedbahtlığına bedbahtlık katacak ve oğlunu geri getirmeyecek | Open Subtitles | غضبك الشديد و رغبة الإنتقام لن تعيد لك أحبائك القتل سيزيد المأساة و لن يعيد إليك إبنك |
Bu kocanızı geri getirmez ama birinin hayatını kurtarmamıza yardım edebilir. | Open Subtitles | لن يعيد هذا زوجكِ، ولكن قد يساعد في انقاذ شخص آخر |
Bir müşteri indirimden yararlanacak miktarda kağıt sipariş etti ama şimdi de elindekinin yarısını iade etmek istiyor. | Open Subtitles | عميل طلب كمية كافية من الورق الان يريد أن يعيد نصف الطلب |
Anılarım canlandı çaylak. | Open Subtitles | يعيد بعض الذكريات بالتأكيد أيها الإختباري |
Vücut terlemeyi ellerinizden başlayıp koltuklaltları, ve ayaklarınızdan sırtınıza doğru yeniden yönlendiriyor. | Open Subtitles | الجسم يعيد توجيه العرق الى يدك او اسفل الذراع , القدم والظهر |
- Telchak'ın aygıtı ölü dokuyu canlandırıyor. - Evet, her neyse. | Open Subtitles | جهاز تيلشاك يعيد تحريك الخلايا الميتة نعم ، أيا كان |
Ölmüş olması sevdiklerinizi geri getirmeyecek olsa da muhtaç olanlar için biraz rahatlık getirecektir. | Open Subtitles | و اظن ان هذا لن يعيد الذين رحلو و لطن نامل ان تجلب بعض الراحة لكل اولئك الذين يحتاجونها |
Bence insanlara zarar vermek o küçük çocuğu geri getirmeyecek. | Open Subtitles | أعتقد أن إيذاء الناس لن يعيد ذلك الفتى الصغير. |
Biliyorum Amy'i geri getirmeyecek ama en azından adamı haklayan kişinin ben olduğumu düşünecek. | Open Subtitles | سأتحمل المسؤولية أعلم أن هذا لن يعيد آمي ولكنها على الأقل ستعلم |
Güzel bir tekneyi kaybetmekten mutlu değilim ama iç çekmek onu geri getirmeyecek, gençliğimizi geri getirmeyeceği gibi. | Open Subtitles | و ليس أنني سعيد لفقداني قارباً جيداً و لكن النحيب لن يعيده مرةً أخرى ليس أكثر من أن يعيد شباب الأمس مرة أخرى |
İntikam almak Ölçü Taşı'nı geri getirmez, ayrıca taşı biz almadık. | Open Subtitles | الإنتقام لن يعيد محك الذهب , لأننا لم نأخذها |
O tuzaklar ruhları. O hayata organları geri getirmez. | Open Subtitles | هو يعوض الأرواح هو لا يعيد الأجساد إلى الحياة ؟ |
BokIarı deşmek onu geri getirmez. AnIıyor musun? | Open Subtitles | إثارة هذا الموضوع لن يعيد صديقك, أليس كذلك ؟ |
Karl babasının koleksiyonundaki bütün çalıntı eserleri yasal sahiplerine iade etmek istiyordu. | Open Subtitles | كارل يريد ان يعيد كلّ الفنّ المسروق في مجموعة أبوه إلى أصحابها الشرعيين |
Kampüs. Anılarım canlandı. Yaptıklarım.. | Open Subtitles | الحرم الجامعي, يعيد العديد من الذكريات, التي قد عملتها |
Dava açacağı katilin izini sürerken, onun günlüğünü yeniden oluşturuyor. | Open Subtitles | كان يدعي أنه يطارد القاتل و أنه يعيد ترتيب مذكراته |
Kız kardeş, anne, baba. Ölümlerini canlandırıyor. Onlarca yıl boyunca... | Open Subtitles | أخت، أمّ، أب، "إنّه يعيد إحياء موتهم، عقداً تلو الآخر" |
Sönmüş bir Transformer kıvılcımını tekrardan ateşlendirecek kâinattaki tek şey budur. | Open Subtitles | إنه يحفتظ بالشئ الوحيد الذي يعيد شحن المتحولون |
Üç kişi getiriyor. | Open Subtitles | عدلى ذلك السطر ، إلى ثلاثة إنه يعيد إلينا ثلاثة |
Hatıralarımı canlandırdı. Hayatım sadeydi. | Open Subtitles | إن ذلك يعيد إلي الذكريات عندما كانت الحياة بسيطة |
Hafızasını geri getirmek için her şeyi denedi. | Open Subtitles | و هي تحاول ان تفعل اي شئ يعيد اليها ذاكرتها |
-İnsanları hayata döndürüyor. | Open Subtitles | إنه يعيد الناس للحياة ويمكننا استجواب الضحايا |
Bir graviton patlaması yerçekimini normale döndürebilir. | Open Subtitles | إنفجار مفاجىء للغرافيتون يمكن أن يعيد الجاذبية طبيعية |
Geriye devir kilidi makineyi seyahatin bitiminden sonra başlangıç anına geri getirecek. | Open Subtitles | عكس دوران القفل يعيد الآلة إلى وقت البداية ...بعد الانتهاء من الرحلة |
Amerika'nın en büyük yıkımına karşın insanlar tekrar inşa ediyor. | TED | ولمواجهة أسوأ دمار حل بأمريكا يعيد الناس البناء و التعمير |
Olmasına engel oldum. Tarih tekerrür etmeyecek. | Open Subtitles | لقد منعت هذا من الحدوث إنّ التاريخ لن يعيد نفسه |