Bir ara, MR makinesinin içindeki çocuğunu bekleyen bir annenin yanındaydı. | TED | لقد كان مع إحدى الأمهات اللاتي ينتظرن طفلهن ليخرج من التصوير المغنطيسي. |
Daha çok şansın olacak. Dışarıda beni mahvetmek için bekleyen binlerce kadın var. | Open Subtitles | هناك آلاف النساء هناك فقط ينتظرن بيقضو علي |
Bu, ikiz bekleyen kadınların... katıldığı bir destek grubunun numarası. | Open Subtitles | هذا عدد من مجموعات الدعم للنساء اللاتي ينتظرن تواءم |
Cadılar dua edip cevap beklemezler. | Open Subtitles | الساحرات لا يصلين و ينتظرن الحصول على إجابات. |
O tür özel kızlar benim gibilerini beklemezler. | Open Subtitles | مثل هؤلاء البنات لا ينتظرن رجال مثلي |
Ama yapmam gerekiyor. Bunu yapmamı bekliyorlar. | Open Subtitles | . لكنني مضطر لذلك . فالفتيات ينتظرن الأساور |
Göreve çağrıImayı bekliyorlar. Dünyanın dört bir yanında çok daha fazlası vardı ama şimdi bir avuç kaldılar ve şimdi Sunnydale'e doğru geliyorlar. | Open Subtitles | ينتظرن لأن يتم استدعاء واحدة منهن لقد كان هناك العديد منهن حول العالم , ولكن |
Affedersiniz aynayı kullanmak için bekleyen başka hanımlar var. | Open Subtitles | أنا متأسفة هناك سيّدات أخريات ينتظرن ليستعملن المرآة |
- Masada bekleyen dört kadın var. | Open Subtitles | - كنت أعد أمسية لأربع نسوة ينتظرن طاولة - |
Sırada bekleyen üç bekâr anne var. | Open Subtitles | لدي 3 امهات عازبات ينتظرن مكان |
Vurgun yapmayı bekleyen, sinsi kadınlar... | Open Subtitles | مفترسات مخادعات ينتظرن الهجوم |
Sırasını bekleyen bir sürü kız var. | Open Subtitles | كلا, (شاتسي) كلا هناك فتيات كثيرات غيرك ينتظرن |
- Bizim gibi üniversiteyi bekleyen kızlar. | Open Subtitles | وفتيات مثلنا ينتظرن الجامعة |
- Arabada bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهن بالخارج ينتظرن في العربة |