| Hadi ördek avla. yalım. - Baba. | Open Subtitles | يَجيءُ لذا، دعنا نَذْهبُ نَحْصلُ على بَعْض البطاتِ. |
| Tamamdır, Hadi gidelim. | Open Subtitles | هناك تَذْهبُ. الموافقة، يَجيءُ. دعنا نَذْهبُ. |
| gel buraya Özel yemeğime yetiştin. | Open Subtitles | حَسناً، يَجيءُ هنا. أنت في الوقت المناسب لخاصيّتِي. |
| Sizin gibi, tiyatroya gelip oyuna ruhunu katan kişileri tanımak öyle rahatlatıcı ki Şu kalabalık sadece oyun moda diye geliyor. | Open Subtitles | أنت لا تَعْرفُ هكذا يُنعشُ هذا لمُقَابَلَة شخص ما الذي لا فقط يَجيءُ إلى المسرحِ لكن الذي يَعطي نفسه على إليه. |
| Haydi artık, oyun oynayacak vaktim yok. | Open Subtitles | أَعْني، يَجيءُ. حقاً، أنا لَنْ أَحْصلَ على أي الوقتِ للألعابِ. |
| Tabiki, sonraki gün vazgeçebilirimde. Çünkü,şeyy,Yapma şimdi.. | Open Subtitles | ' فصل، أنا يَجِبُ أَنْ أَتراجعَ عنه اليوم التالي، لأن حَسناً، يَجيءُ. |
| Pekala, Fez,Hadi. | Open Subtitles | حَسَناً، فاس، يَجيءُ. أَحتاجُ إلى مساعدتَكَ. |
| Hadi gelin çocuklar, anneannenize merhaba diyelim. | Open Subtitles | كوني: يَجيءُ الأطفالُ، دعنا نَرتفعُ ورأي مرحباً إلى الجدةِ. |
| - Hadi, kaldır yukarı, Hadi! | Open Subtitles | لذا، يَجيءُ، يَلتقطُه. تعال، يَجيءُ، يَجيءُ. الموافقة، موافقة. |
| Bu yüzden, Hadi ama, kalacak mısınız? | Open Subtitles | يَجيءُ لذا، هل بإمكان أنت الرجاء البَقاء؟ |
| gel buraya, gel buraya. gel buraya. | Open Subtitles | تعال هنا، يَجيءُ هنا، تعال هنا، يَجيءُ هنا. |
| - Niles. Buraya gel. | Open Subtitles | أوه، النيل، يَجيءُ هنا ويَستمعُ إلى نكتةِ تيد المضحكة |
| Benimle gel, seni Yaşam Kıvılcımı'na götüreceğim. | Open Subtitles | هم لَنْ يَآْذوك. هنا، يَجيءُ مَعي. سَآخذُك إلى كُلّ الشرارة. |
| Bunu daha sonra yapman gerekecek, çünkü Hyde şimdi geliyor. | Open Subtitles | أنت سَيكونُ عِنْدَكَ لتَعمَلُ هو لاحقاً، لأن هنا يَجيءُ الآن. |
| Bu saçmalık. Biri saçma sapan bir planla veya fikirle geliyor. | Open Subtitles | أَعْني، يَجيءُ شخص ما معه بَعْض الخطةِ أَو الفكرةِ الغير معقولةِ. |
| Niçin geri geldin? Kocam geliyor. | Open Subtitles | أَنا مسرورُ أنت خلفي، أعتقد هو يَجيءُ إلى. |
| - Haydi. | Open Subtitles | - يَجيءُ، يَجيءُ، يَجيءُ، يَجيءُ. |
| Haydi, imzala. | Open Subtitles | يَجيءُ الآن. وقّعْ اسمَكَ. |
| Siz mesleğinizi, vücut üzerinde değişiklik Yapma üzerine kurdunuz, ve ben de cinsiyet değiştirmeye gelen birinden farklı değilim. | Open Subtitles | بَنيتَ ممارستَكَ على تعديلِ الجسمِ، ولَستُ مختلف عن شخص ما الذي يَجيءُ إليك ل تغيير جنسِ. |
| KACL için yetenekli programcılar önce gelir. | Open Subtitles | في كْي أي سي إل، يَجيءُ الموهبةُ بالمرتبة الأولى. |
| Mevsim geliyor süslemek için gelin olan toprağı | Open Subtitles | يَجيءُ الفصلَ للزَخْرَفَة هذه الأرضِ العرسيةِ |
| Kariyeriyle ilgili kararlar için de sana geldi. | Open Subtitles | هو يَجيءُ دائماً إليك لقراراتِ المهنةِ أيضاً. |
| Şu an aklıma gelen aslında bizi öldürmeye çalışmıştı fikrinin yanı sıra tabii. | Open Subtitles | ماعدا الكامل حاولَ أصلاً أَنْ يَقْتلَنا شيءَ الذي يَجيءُ للتَدْبير حواي الآن. |
| Kendi rahibim sonra gelecek. | Open Subtitles | عِنْدي قَسُّي الخاصُ يَجيءُ لاحقاً. |
| O gün geldiğinde acınacak duruma düşen sadece Takemaru olmayacak. | Open Subtitles | عندما يَجيءُ اليوم هو ليس فقط تاكيمارو الذي سيرثي لة |
| Bu da ne taraftan geldiğini gösterir. | Open Subtitles | الذي يُمْكِنُ أَنْ يُخبرَنا الذي الإتّجاه الذي هو يَجيءُ مِنْ. |
| Sadece bu yemeğe Gelmek için kendime güvenemedim, bu yüzden... | Open Subtitles | هو فقط أنا كُنْتُ غير آمنَ جداً حول يَجيءُ حتى إلى هذا الغداءِ مطلقاً. |
| Sen de balkona gelsene. | Open Subtitles | الأَبّ، يَجيءُ موصّلاًي على الشرفةِ. |