| Onu bulduğum zaman, buradan çıkış yolu bulmamaız gerekecek. Bütün çıkışları kapattılar. | Open Subtitles | عندما أجده سنكون بحاجة الى مخرج من هنا لقد أغلقوا جميع المداخل |
| Bir çıkış yolu bulamazsak, sonraki bin yılda biz de onunla bekleriz. | Open Subtitles | ربما نظل هنا للالف سنه القادمه لو لم نجد مخرج من هنا. |
| Louis! Bu adadan bir çıkış yolu bulursam, benimle gelir misin? | Open Subtitles | إن وجدت مخرجاً من هذه الجزيرة، هل تود أن تأتي معي؟ |
| Joe akıllı bir çocuk önceden de çıkış yolu için çalışıyordu. | Open Subtitles | وكان يعمل على إيجاد طريقة للخروج حسناً، ماذا تقترح أن نفعل؟ |
| Baba, bu konuşmayı yapmak zorunda değiliz. çıkış yolu bulabiliriz. | Open Subtitles | أبي، لا يجب أن نقوم بهذا، يمكننا إيجاد طريق للخروج. |
| Buranın tek çıkış yolu yukarısı gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أن طريق الخروج الوحيد من هنا هو لأعلى |
| Ancak kendi kendini kurgulayan çözümler, bize bu ikilemden bir çıkış yolu gösterir. | Open Subtitles | و رغم ذلك ، تمنحنا فكرة التناسق الذاتي وسيلة للخروج من هذه المفارقة |
| Bağlantı kitaptaki son labirent. Çözülemez bir şey. Bir çıkış yolu yok. | Open Subtitles | الصلة أنّها آخر متاهة في الكتاب، إنّها لا تحلّ، فلا مخرج منها |
| O zaman bana neden bir çıkış yolu bulamadığımızı söyle. | Open Subtitles | ثم قل لي لماذا لا يمكننا إيجاد مخرج . هاه؟ |
| Takip etmek çok riskli. Başka giriş, çıkış yolu yok. | Open Subtitles | تتبعه به خطورة شديدة فلا يوجد مخرج أو مدخل آخر |
| Sanırım güneş doğduğunda bir çıkış yolu bulabiliriz. | Open Subtitles | اعتقد بإمكاننا ايجاد مخرج عندما يحين الصباح |
| Bence ilk önceliğimiz bir çıkış yolu bulmak olmalı. | Open Subtitles | أعتقد بأن أول أولوياتنا يجب أن تكون إيجاد مخرجاً من هنا |
| Eğer bir çıkış yolu bulamazsak, sonsuza kadar burada kalabiliriz. | Open Subtitles | يمكن أن نعلق هنا إلى الأبد إن لم نجد مخرجاً.. ؟ |
| Her zamanki gibi bunun için de bir çıkış yolu bulurum! | Open Subtitles | يمكننا التفكير في شيء آخر سأجد طريقة للخروج من هذا كالعادة |
| Bu korkunç zor. Bir çıkış yolu göremiyorum. | Open Subtitles | من الصعب بشكل رهيب أنا لا أرى أي طريقة للخروج منه |
| Kate, dinle. Tekne yok, hiçbir çıkış yolu yok, bir şey yok. | Open Subtitles | كات, أسمعي, لا يوجد قارب, لا طريق للخروج لا يوجد أي شيء |
| Hepimiz biliyoruz ki o köprü haricinde çıkış yolu yok. | Open Subtitles | نعلم جميعا أنه ليس هناك طريق للخروج إلا عبر هذا الجسر |
| Orası çıkış yolu, ama onun için değil. Çabuk söyleyin. | Open Subtitles | إنه طريق الخروج ولكن ليس لها هي أخبريها بسرعة |
| Ben de bana bu işten bir çıkış yolu öneriyorsun sandım. | Open Subtitles | وأنا التي كنت أعتقد أنك تقدم لي وسيلة للخروج من هذا. |
| Krallardan kurtulduğunu ve bir çıkış yolu bulduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبرهُ بأنكَ قد هربتَ من الملوك، وعثرت على مخرجًا. |
| Şu an için bir çıkış yolu çok işe yarardı. | Open Subtitles | ..حاليًا، طريق خروج سيكون مفيد جدًا |
| Buradan bir çıkış yolu bulmalı ve gitmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نجد طريقاً للخروج من هنا والعودة من حيث جئنا |
| Buna inanmayacaksın ama... sanırım bir çıkış yolu buldum. | Open Subtitles | لا تذهب لتتأكد من هذا لكنى أعتقد أننى وجدت مخرجا من هنا |
| Yüksek sesle bağırarak çıkış yolu yok desen de Buradan bir çıkış yolu var ! | Open Subtitles | هنالك سبيل للخروج من هذا المكان مهما علا صياحكَ بأنّه لا سبيل |
| Haklı olduğumu ispatlamaya, çıkış yolu bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لا أنفكّ أحاول أن أثبتَ أنّي محقّ، وأن أجد سبيلاً للخروج |
| Başın sağ olsun baban öyle şerefsizmiş ki tek çıkış yolu intihardı? | Open Subtitles | نأسف لان والدك كان فاسد وان طريقه للخروج كان فقط بقتل نفسه؟ |
| Bildiğimiz yolu izleyelim, tek çıkış yolu nehir. | Open Subtitles | دعونا نتبع ما نعرف النهر هو الطريق للخارج |
| Onların tek çıkış yolu burası ve sana burada ihtiyacım var! | Open Subtitles | هذا سبيل الخروج الوحيد أحتاجك أن تكون هنا! |