Kıdemli çalışanlar, yeni başlayanların daha ilk günden fazla kazanmalarından ötürü belki sinirlenebilirler. | Open Subtitles | قد يفعل كبار الموظفين ينزعجون من أن الجدد يحصلون على نفس راتبهم تقريبا |
Hepimiz biliyoruz bu doğru. Ve hiçbir zaman çalışanlar tarafından yapılan spontane bir toplantı göremezsiniz; | TED | ونحن نعلم جميعا أن هذا صحيح. وانك لن ترى إجتماع عفوي ينادي به الموظفين |
Eğer geri dönmeseydim, çalışanlar yemek için parayı nereden bulacaklardı. | Open Subtitles | اذا لم ارجع من اين سيحصل العمال على مال للأكل |
İyi haber şu ki halihazırda bunun için çalışanlar var. | TED | الخبر السار هو أن هناك أشخاصًا يعملون لهذا الغرض حاليًا. |
Sevmediğim kaçıklar, zenciler ve sizi gece gündüz becermeye çalışanlar. | Open Subtitles | مالاأحبه، غريبو الأطوار والزنوج الذين يحاولون أن يفسدو نهارك كله |
Buradaki çalışanlar, anınızı yeniden yaratmak için ellerinden geleni yapacaklar. | Open Subtitles | الموظفون هنا سيبذلون ما بوسعهم لإعادة خلق الذكرى التي اخترتها |
Mutlu çalışanlar sağlayan birkaç fikri paylaşmak istiyorum. | TED | لذلك أود أن أشارك بعض الأفكار التي تصنع موظفين سعداء. |
Şimdi gördüğünüz gibi gömleklerinde sarı etiket olanlar orada çalışanlar. | TED | الآن يمكنكم أن تشاهدوا الموظفين المعتادين الذين يتميزون بأنهم الذين يرتدون ملصقات صفراء على قمصانهم. |
çalışanlar sadece söyleneni yaparlardı. | TED | حيث كان على الموظفين تنفيذ الأوامر فقط. |
O kadar uzun yaşarsa, biz çalışanlar suçlanacağız. | Open Subtitles | ،إن هو عاش لمدة طويلة فسنتهم نحن الموظفين |
Harika, çalışanlar. Gerçek aşkını bulanlar bugün işten erken çıkabilirler. | Open Subtitles | مرحى ايها الموظفين ، كل من وجد منكم الحب الحقيقي سيغادر مبكراً اليوم |
Agile geliştirmede, çalışanlar küçük gruplara ayrılıyor ve çok kısa zaman dilimlerinde işlerini yapıyorlar. | TED | في هذا البرنامج، يقسَم العمال إلى مجموعات صغيرة و ينجزون أشياء، في فترات قصيرة جداً من الزمن. |
Öğrendiğimiz şey, konu mutluluk olduğu zaman tüm çalışanlar aynı şeyi istiyor. | TED | وما نعرفه من حيث السعادة: أن جميع العمال يريدون نفس الأشياء. |
Şeker hastası olmadığın sürece. Burada çalışanlar senin için değil, benim için çalışıyor. | Open Subtitles | إلا إن كنت مصابة بالبول السكري المصففون هنا يعملون لدي ولا يعملون لديك |
Bana yakınlaştı ve geç olmuştu fakat ofiste halen çalışanlar vardı. | Open Subtitles | كان الوقت متأخر و لكن المكتب كان مليء بالطلاب الذين يعملون |
Onun yerini almaya çalışanlar usta bir marangozun oymalarını taklit eden çocuklar gibidir. | Open Subtitles | وأولئك الذين يحاولون أخذ مكانه هم مثل أطفال يحاولون نحت الخشب كنجار محترف |
Bilgili çalışanlar tarafından saygıyla karşılandıkları takdirde insanların daha çok bilgi paylaşacaklarını biliyorum. | TED | انظروا، الآن أعرف أن الناس أكثر استعدادًا لمشاركة المعلومات عندما يعاملهم الموظفون ذوو المعرفة باحترام. |
Ve bazıları dünyanın dört bir yanında ki İnternet hizmet sağlayıcılarında orta-düzey çalışanlar. | TED | وبعضهم موظفين من الطبقة الوسطى لشركات تزويد خدمات الإنترنت حول العالم. |
Daha sonra, diğer bir kategoride çalışanlar işe alındı, sosyal çalışanlar, insanları bir bakıma 6-24 aylık terapi altında tutmak için. | TED | وفئة أخرى للعمال، العاملين في مجال التوعية، لإبقاء الناس بطريقة ما في العلاج لمدة 6 الى 24 شهرا. |
Bu yüzden geçen hafta bütün çalışanlar ve sürücüler fazla mesai yaptı. | Open Subtitles | لذلك فجميع العمّال متوسّطي الدخل و السائقين، عملوا لأوقات إضافيّة الأسبوع الماضي |
Onlarla vakit geçiren psikiyatristlerle tanıştım, yardımcı çalışanlar, sivil toplum kuruluşları, hepsi. | TED | قابلت الأطباء النفسيين الذين أمضوا الوقت معهم، عمال الإغاثة، المنظمات غير الحكومية، الكثير. |
"çalışanlar üzerindeki yönetim etkin kabul etmelisin ki, dışarıda pankart taşıyorlar". | Open Subtitles | وإدارتُكِ للموظفين حسناً، لنواجه الأمر إنهم بالخارج يحملونَ اللافتات |
Televizyonda görmüştüm. Ülkenin yararına çalışanlar devlet memurları oluyor. | Open Subtitles | رأيت ذلكعلى شاشة التلفزيون، الذين يعملون للبلاد هم موظفي الخدمة المدنية |
Burada çalışanlar müşterileri tarafından sık sık cinsel istismara maruz kalıyolar. | TED | وفي الغالب، يعاني العاملون هنا من الاعتداء الجنسي المأساوي على أيدي عملائهم. |
Beyler içeri girerseniz çalışanlar sizi yerleştirecek. | Open Subtitles | أيها السادة إذا ترأّستم للداخل الموظّفين سيجعلونكم تستقرون |
Herkes aranıyordu, çalışanlar bile. | Open Subtitles | هم كَانوا يُفتّشونَ كُلّ شخصَ. حتى المستخدمون. |