| Ama bir ya da ikisinin o çantaları taşıyabilecek büyüklükte minivanı var. | Open Subtitles | وقليل منهم لديه شاحنات صغيرة لتتحمل هذه الحقائب هل لديك إسم ؟ |
| Beni bu çantaları alalım ve Senin için arka koydu | Open Subtitles | دعني أخذ هذه الحقائب و أضعها في الخلف من أجلك |
| Onlar bu çantaları ve giysileri kimlik edinme ve sosyal statüleri için alıyorlar. | TED | يأخذون تلك الحقائب والملابس كنوع من الشعور بالهوية والمركز الاجتماعي. |
| Kendi parfümüm olabilir, ya da bir çocuk çantaları markam, ya da diğer antika aptal karılarla bir realite şovunda olabilirim. | Open Subtitles | ,يمكنني الحصول على عطر بإسمي أو على خط انتاج حقائب يد للأطفال أو أكون نجمة برنامج واقعي مع فتيات رخيصات أخريات |
| Çeneni kapat ve hemen çantaları bırak! | Open Subtitles | لم يبقى الكثير من الوقت اغلق فمك اللعين والقي الأكياس الان |
| İthal çantaları yukarı rafa koyuyorum. Sizin istediğiniz gibi, değil mi? | Open Subtitles | سوف أضع كل الحقائب المستوردة فوق الرف ، أهذا ما تريده ؟ |
| Eğer kavga ediyor olsaydık bile bu, el çantaları ve valizler yüzünden değil ama halanın ya da büyükannenin bizimle yaşayıp yaşamaması üzerine olurdu. | Open Subtitles | و لو كنا تشاجرنا ، لم كان بسبب الحقائب و الأرفف و لكن لكان بسبب ما إذا كانت جدتك أو عمتك سوف تعيش معنا أو لا |
| çantaları düzelteyim. Bunu tutar mısınız? | Open Subtitles | أوه، ترك الحقائب غير مربوطة هل بالإمكان أن تمسكي هذا؟ |
| Olmuyor, olmuyor. Hareket edemiyorum. çantaları geri al! | Open Subtitles | لا أستطيع أن أنحني أو أرفع ظهري أووه خذ الحقائب, خذ الحقائب |
| Bende çantaları değiştirdim senin için. - Ve o sırada Einstein nerede idi? | Open Subtitles | كانت موجودة هنا بالمكتبة قبل أن أبدل الحقائب لأجلك |
| Şu çantaları arabaya götürür müsün, lütfen? | Open Subtitles | لكن هلا تحمل هذه الحقائب إلى السيارة لوسمحت |
| çantaları aşağı getirdim, seni almak için durdum. | Open Subtitles | احضرت الحقائب في الطابق السفلي، توقفت لتحصل. |
| Ekip 15'ten merkeze. çantaları bulduk. Boşaltılmış. | Open Subtitles | من الوحدة 15، لقد وجدنا الحقائب انها فارغة |
| çantaları bıraksalardı şoke edici bir suç olmazdı. Peki. | Open Subtitles | لم تكن جريمة مروعة، إذ قاموا فحسب برمي الحقائب |
| Bekçilerinden üçü, çantaları kumarhanenin içine taşıyacak. | Open Subtitles | ثلاثه من رجالك سيحملون الحقائب خلال الكازينو |
| Bence, erkeklere göre topları, kadınların çantaları gibi. | Open Subtitles | الخصيتان بالنسبة للرجل تشبه الحقائب بالنسبة للسيدات |
| çantaları seviyor. çantaları görüyorum, kadın çantaları. | Open Subtitles | يحب حقائب اليد ، أرى حقائب اليد حقائب يد السيدات |
| Sanmam ki bu müstakbel el çantaları yetim olsun. | Open Subtitles | لا أظن هذه التماسيح التي قد تصبح حقائب جلدية هي يتيمة |
| Eğer tayfanıza bu çantaları arabaya götürmelerini söylerseniz biz de mallarınızı verip, uğurlarız sizi. | Open Subtitles | والآن لو أنك ستطلب من حاشيتك نقل هذه الأكياس إلى السيارة فسوف نسمح لك بتغليفها وتحميلها عبر الطريق |
| Ann Perkins, bu yaklaşım çok iyiydi. Davul ekibi, kişisel hediye çantaları, kaplanlar. | Open Subtitles | آن بيركنس هذا كلام جميل قرع الطبول و أكياس هدايا و نمور أيضا |
| - Yardım edeyim. Siz çantaları alın. - Ah, çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | دعينى اساعدك , احضرى حقائبك شكرا جزيلا شكرا |
| Bavullar, taşıyıcılar, giysi çantaları, kasalar satıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبيع الحقائب ، وحقائب الظهر ، والاكياس و الحاويات |
| çantaları hangi masanın altına koyduklarını hatırlıyorum. | Open Subtitles | أَتذكّر تحت أيّ منضدة وضع الموظفون حقائبهم |
| Hizmetçi yarın geliyor. çantaları ben hallederim. | Open Subtitles | ستجيء الخادمة غدا، سأعتني أنا بالحقائب |
| Koltuk 2A'nın çantaları için yardım isteyecek. | Open Subtitles | المقعد 2 أ سوف تحتاج مساعده في حقائبها |
| - Polisler direk çantaları aradı. | Open Subtitles | الشرطيون قد ذهبوا للحقائب مباشرة |
| - Daha yeni geldiler... - Önce çantaları boşaltsak. | Open Subtitles | ...ـ لتوهم ـ هل لنا أن نفرغ حقائبنا أولا |
| Derim ki, çantaları alın ve anlaştık. | Open Subtitles | أقول لك ، خذ حقائبي وتربح الإتفاق |
| çantaları götürün | Open Subtitles | أذهبوا وضعوا الشنط بأعلى |
| Orada çantaları bırakıp gidin. | Open Subtitles | تُسقطُ الحقائبَ والإجازةَ. |