"çok şeyi" - Translation from Turkish to Arabic

• الكثير من الأمور
• أشياء عديدة
• لديه الكثير
• لديكم الكثير
• الكثير كي
• اشياء كثيره
• أشياءاً كثيرة
• معظم الأشياء
• أشياء كثيرة
• أموراً كثيرة
• بأشياء كثيرة

Büyük şehirlerde pek çok şeyi kanıksarsınız.
في المدن الكبيرة، من السّهل إهمال الكثير من الأمور المُسَلّم بها،

Hayatımızda o kadar çok şeyi bitirmeden yarım bırakıyoruz ki.
نترك أشياء عديدة منقوصة في حياتنا.

Onu hapse girmekten kurtaramayan bir avukat hakkında anlatacak çok şeyi olmalı.
ربما لديه الكثير ليقول عن المحامية التى فشلت فى إبقاءه خارج السجن.

Pekala, üçünüzün konuşacak çok şeyi olduğunu biliyorum.
حَسناً، أَعْرفُ أن لديكم الكثير للتحدث بشأنه

Şimdi de Kralın kalesinde uyuyacaksınız. Bu adamların saklayacak çok şeyi var.
والأن أنت تنام بداخل قلعة الملك هذه الرجال لديها الكثير كي تُخفيه.

Tatlım, Ben benim hoşlanmadığım fakat babanın hoşuna giden... bir çok şeyi yaparım.
عزيزتي هناك اشياء كثيره افعلها لإسعاد ابيك مع اني لا احبها

çok şeyi unuttum.
لقد نسيت أشياءاً كثيرة

Sen ve Charlie'nin konuşacak çok şeyi olduğunu sanmıyorum.
لا يمكنني أن أتخيل أن هناك الكثير من الأمور بينك و بين تشارلي للحديث عنها

- Sana öğretecek çok şeyi var. - Evet.
لديها الكثير من الأمور لتعليمك إياها نعم

Annemin öğretemediği pek çok şeyi bana öğretti.
و هو يعلمني الكثير من الأمور الكثير من الأمور التي تعجز عنها الأم

Bir çok şeyi görebiliyorum.
أنت شفاف أرى أشياء عديدة

Onun kaybedecek çok şeyi var.
ولديه أشياء عديدة ليخسرها.

Öğrenecek çok şeyi var ama doğru yolda ilerliyor.
لديه الكثير ليتعلمه لكنه يسير في الطريق الصحيح إلى أين ؟

Eminim bu sabah konuşacak çok şeyi vardır.
أراهن أن لديه الكثير ليتحدث عنه هذا الصباح

Tamam, arabayı sürmeyi teklif ederdim ama iki aşk kuşunun konuşacak çok şeyi olduğunu biliyorum.
حسنا اصغ بامكاني ان اعرض عليكم ان اقود ولكني اعلم انكم ياطيور الحب لديكم الكثير لتتحدثوا بشانه

Eminim siz ikinizin, konuşacak çok şeyi vardır.
أنا واثقة أن لديكم الكثير من الأخبار لتتبادلوها.

-Bu keşmekeşte küçük bir tatile ihtiyacımız var ve Hindistan'ın Batı'ya öğretecek çok şeyi var.
أظننا نحتاج إلى استراحة من سباق الجرذان و الهند لديها الكثير كي يتعلم منه الغرب

Senin sayende pek çok şeyi ilk defa yaptım.
انني اعمل اشياء كثيره لاول مره بسببك

Sayende pek çok şeyi anladım, Anto.
"أشياءاً كثيرة يا " آنتو

Hayatta pek çok şeyi bıraktığım gibi.
تماما كما فعلت مع معظم الأشياء في حياتي

Marka açısından baktığınızda pek çok şeyi doğru yaptılar.
وبهذا فإنه من المنظور التسويقي، فقد حصلوا على أشياء كثيرة صحيحة.

Bu adam unutmaya çalıştığım pek çok şeyi geri getirdi.
أعادتْ رؤيةُ هذا الرجل أموراً كثيرة حاولتُ نسيانها.

- Evet. 16 yaşındayken pek çok şeyi istemiyordum, tamam mı?
أجل، لم أرغب بأشياء كثيرة حين كنت في الـ16