| O zaman öldürülmeden önce gittiği son yer bir spor salonu. | Open Subtitles | إذن آخر مكان ذهب إليه قبل مقتله كانت صالة ألعاب رياضيّة. |
| Arkadaşımı öldürülmeden önce bulmak için 48 saatim var. | Open Subtitles | لقد حصلت على 48 ساعة للعثور على صديقي قبل مقتله |
| Eşiniz ve kızınız öldürülmeden önce gözünüz kördü, değil mi? | Open Subtitles | قبل مقتل زوجتكَ وإبنتك كنتَ أعمى، أليس كذلك؟ |
| Peki tüm bu olanlar, Phil öldürülmeden bir gece önce mi oldu? | Open Subtitles | وكل هذا حدث في الليلة التي سبقت مقتل فيل |
| Bay Kazinsky, Büyükelçi'nin öldürülmeden hemen önce birşeyler dediğini duydum. | Open Subtitles | سيد كاذنسكي, لقد سمعت السفير يقول شئ قبل أن يُقتل |
| öldürülmeden önce en azından bir gün bir şey yememiş. | Open Subtitles | وكان لا يتغذى انها ليوم واحد على الأقل قبل مقتلها. |
| Ayrıca o gece öldürülmeden iki saatten kısa bir süre önce 300 dolar para çekmiş. | Open Subtitles | بما يتضمن 300 دولار خلال أقل من ساعتين قبل مقتله |
| Yani vurulan kurbanımız, öldürülmeden önce o salonlardan birine gitmiş. | Open Subtitles | إذن، قام ضحيتنا بزيارة صالون تجميل قبل مقتله |
| Kurbanın öldürülmeden önce çektiği tüm fotoğraflar elimizde. | Open Subtitles | لدينا جميع الصور التى التقطها الضحيه قبل مقتله |
| Yani o öldürülmeden önceki gece olan partinin resimlerine bakıyordu. | Open Subtitles | هو كان يبحث عن صور للحفله .في الليله التي سبقت مقتله |
| öldürülmeden önce sanki bir çam ağacı ormanında yürümüş gibiydi. | Open Subtitles | كأنّه سار خلال غابة بها أشجار صنوبر قبل مقتله. |
| Aslında eşi öldürülmeden önce en büyük şüphelim oydu. | Open Subtitles | في واقع الامر قبل مقتل زوجته كان مشتبهي الرئيسي |
| Bekçiler de Samantha öldürülmeden önceki gece yağmur yağdığını doğruladı. | Open Subtitles | حراس المنطقة يؤكدون أنها أمطرت في الليلة ما قبل مقتل سامانثا |
| Frankie öldürülmeden bir yıl önce annesinin intihar ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف أنه قبل مرور سنة من مقتل فرانكي أن والدته إنتحرت |
| Bir görgü tanığı, adamın öldürülmeden önce canı için yalvardığını belirtti. | Open Subtitles | شاهد عيان يزعم أنّ شخص ما توسّل لينقذه. قبل أن يُقتل. |
| Çünkü, beş yıl önce onu Shilling'le beraber koymuştum o öldürülmeden önce. | Open Subtitles | لاننى وضعتة هناك مع شيلينج منذ خمس سنوات مباشركة قبل ان يُقتل |
| Bu odacıktaki metiloksit buharı Charlie'nin öldürülmeden önce soluduğu şeyi açığa çıkaracaktır. | Open Subtitles | غاز أكسيد الميثيل في هذه الحجرة سيربط أيا كانت المركبات التي استنشقها تشارلي قبل أن يُقتل |
| Ayrıca, fiziksel kanıt gösteriyor ki öldürülmeden önce tecavüz edilmiş. | Open Subtitles | الأدلة الجسديّة تُشير أيضاً إنّها تعرّضت للإعتداء الجنسي قبل مقتلها. |
| Ayrıca öldürülmeden bir hafta önce Kim onu terk etmişti. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنها قطعت علاقتها به قبل أسبوع من مقتلها |
| Ama anladığım kadarıyla, öldürülmeden önce onunla konuşan son kişi sendin. | Open Subtitles | إنك تتفهمين ذلك إنك آخر واحدة تكلمت معها قبل مقتلها |
| En azından, bu kadın öldürülmeden 12 saat öncesinde. | Open Subtitles | على الأقل قبل أن تُقتل تلك المرآة بـ 12 ساعة |
| öldürülmeden hemen önce, yastıklar kemer yardımıyla yüzlerine bağlanmış. | Open Subtitles | الوسائد مربوطة على رؤوسهم باستعمال احزمة قبل ان يقتلوا بقليل |
| Adam öldürülmeden bir gece önce ülke dışına bir uçak bileti alıyor. | Open Subtitles | الرجل حجز على الطيران لخارج البلاد قبل ليلة مماته هذا الأمر يجعلني أتساءل فحسب |
| Çünkü geçen perşembe, Zoya öldürülmeden önceki son randevusu.. | Open Subtitles | لأن الخميس الماضي، اليوم السابق لمقتل زويا |
| Mike, öldürülmeden önce dostun Markus'a yaptığın ziyaretten bahsetmedin. | Open Subtitles | (مايك)، عندما تحدّثنا، لم تذكّر أنّك زرت منزل صديقك (ماركوس) قبل تعرّضه للقتل. |
| Yani, dev çocuk öldürülmeden önce deniz kenarında, kahve mi yapıyormuş? | Open Subtitles | قبل أن يقتل الطفل العملاق، كان يُعدّ القهوة على شاطئ البحر؟ |
| Bak, bir striptizci öldürülmeden önce burada hiç bulunmadınız. | Open Subtitles | انظر، من الواضح أنك لم تكن هنا ليلة عندما لا يتم قتل متجرد. |