"ölmekte" - Translation from Turkish to Arabic

    • تحتضر
        
    • يحتضرون
        
    • محتضرة
        
    • يحتضر
        
    Haksızsa, ölmekte olan bir kadına birkaç gün daha ümit verdim. Open Subtitles و إن كان مخطئاً فقد أعطيت امرأة تحتضر يومين من الأمل
    Yıldız üssündeki melez opera binası ve ölmekte olan liderden bahsetmiş. Open Subtitles الهجين التى على المركبة الأم تحدثت عن منزل أوبرا وزعيمة تحتضر
    Evet, ölmekte olan annesine bakmak için okulunu bırakacak türde bir insan. Open Subtitles هو النوع من الأشخاص .. الذي يترك الجامعة .ليعتني بوالدته التي تحتضر
    hasta, ölmekte olan ve ölen onca insan! Hepsi onun için miydi? Open Subtitles و أولئك الناس الذين تعرّضوا للعدوى و ماتوا و الذين يحتضرون ؟
    Oturma odasında ölmekte olan kadına güvenemiyorum ama... Open Subtitles لم أكن أتوقع امرأة تحتضر .. في غرفة المعيشة، لكن
    Tüm gün boyunca hastanede ölmekte olan eşimin yanındayım. Open Subtitles أنـا في المستشفى طوال اليوم مع زوجتي التي تحتضر
    Tüm gün boyunca hastanede ölmekte olan eşimin yanındayım. Open Subtitles أنـا في المستشفى طوال اليوم مع زوجتي التي تحتضر
    ölmekte olan karısıyla sonsuza kadar beraber olmak isteyen bir büyücü tarafından yapılmıştı. Open Subtitles صنعها ساحر كان يريد الاحتفاظ بصورة زوجتة المحبوبة وهي تحتضر .لكي يجعلها معه علي الدوام
    Ama yan odada ölmekte olan küçük bir kız için uyumlu olduğunuz ortaya çıktı. Open Subtitles لكنه إتَّضح أنكِ متوافقة للفتاة الصغيرة التي تحتضر في الغرفة المجاورة هناك
    Ama Pulmoner yüksek tansiyonundan ölmekte olduğunuzu öğrendiğiniz zaman onu aradınız. Open Subtitles لكنه الشخص الذي اتصلت به عندما علمت أنك تحتضر بسبب ارتفاع ضغط الدم الرئوي, أليس كذلك ؟
    Dur bakalım anlamış mıyım. ölmekte olan bir kadını yem olarak kullanmak istiyorsunuz. Open Subtitles دعني أفهم هذا، أنت تُخطط لإستخدام إمرأة تحتضر كطُعم
    Mankafa. ölmekte olan bir kadınla konuşmanın pazarlık şansını oldukça azaltacağını bilmiyor musun? Open Subtitles أيّها البطل، ألاّ تعرف أنك تتحدث إلى امرأة تحتضر
    Genelde bunu yumurtalarımın ölmekte olduğunu dedikten sonra söyler. Open Subtitles كان هذا مُباشرةً بعدما أخبرتني أن مبايضي تحتضر
    ölmekte olan bir ırkın kralı olmak mıdır senin kaderin Balam? Open Subtitles هل مقدّر لك أن تكون ملكاً على سلالة تحتضر يا (بالم)؟
    Kendilerini ölmekte olan topraklara hapsettiler. Open Subtitles انغلقوا على أنفسهم في أرض تحتضر
    ölmekte olan bir kızla ne kadar mutlu olabilirim ki? Open Subtitles كيف يمكن أن اكون سعيد مع فتاة تحتضر
    Dün üzgün, yaşlı ve ölmekte olduğunu söylemiştin. Open Subtitles البارحة كنت تعيساً و مسناً و تحتضر
    İyileşme ümidi olmayan hastalara bakan Ira Byock adında bir doktor vardı. Bizimle, ölmekte olan insanların, görüşme kayıtlarını yapmak için yakınen çalıştı. TED هناك طبيب بدار عجزة اسمه إرا بيوك، وقد عمل معنا عن قرب في تسجيل بعض المقابلات مع بعض من كانوا يحتضرون.
    ölmekte olan insanlarla aynı odada yürüyebilirim ama asla yakalanmam. Open Subtitles بأمكاني المشي خلال رجال يحتضرون ولن أصاب
    Yumurtlamanın sağlıklı bir hamilelikle sonuçlanmadığı her seferde rahim, endometriyal doku ile birlikte döllenmemiş yumurtalardan hasta, ölmekte olan ya da ölü embriyolardan kurtuluyor. TED وفي كل مرة لا تُنتج فيها الإباضة حملًا صحيًا، فإن الرحم يتخلص من أي متعلقات ببطانة الرحم، بالإضافة إلى أي بويضات غير ملقحة أو أجنة ميتة، أو مريضة أو محتضرة.
    İçerde masanın üzerinde ölmekte olan adamın kim olduğunu biliyor musun? Open Subtitles أتعلمين من هذا الذي هناك ؟ من يحتضر على الطاولة ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more