Milyarlarca yıl parlamaya devam edecek ve ışıyarak ömrünün tüm enerjisini bitirecek. | Open Subtitles | فهو سيظل مضيئاً لمليارات السنين حيث سيظل يشع مخزون حياته من الطاقة |
Bu yüzden babamın ömrünün geri kalanını yalnız geçirmesi gerekmiyor. | Open Subtitles | هذا لايعني ان يقضي والدنا بقية حياته وحيداً اعلم ذلك.. |
ömrünün sonlarına doğru rahip olmuş ve yaptığı pis işlerden uzaklaşmış. | Open Subtitles | لقد أصبح راهب في نهاية حياته و تاب عن طريق الشر |
ömrünün geri kalanını kocasının katil olup olmadığını düşünmekle harcamaz! | Open Subtitles | إنها لا تريد أن تقضى بقية حياتها تتساءلماإذاكان زوجهااقترفجريمة قتل. |
Sırf ömrünün kalanını tekerlekli sandalyede geçirecek diye ölmek istediğine inanmak çok zor. | Open Subtitles | صعب تصديق أنها أرادت الموت فقط لأنها كانت ستقضي حياتها في كرسي متحرك |
Bana yalan söylüyorsan... bugünü, ömrünün en kötü gününe çeviririm. | Open Subtitles | لو كنتِ تكذبين سأجعل هذا أسوا أيام حياتكِ |
Yoksa ömrünün geri kalanında seni her gece ziyaret ederim. | Open Subtitles | أو سأقومُ بزيارتكَ في كُل ليلَة لآخِر حياتِك |
ömrünün çoğunda alkolizm, depresyon, morfin bağımlılığıyla mücadele etti ve hayata sadece 34 yaşındayken veda etti. | TED | عاش معظم حياته يحارب الإدمان، الاكتئاب و إدمان المورفين، وهذه الحياة انتهت وهو في عمر الرابعة والثلاثين. |
Bugünkü sağlık hizmetlerinde milyonlarca doları hastalık tedavisine harcıyoruz-- harcanan paranın çoğu bir insanın ömrünün son iki yılına gidiyor. | TED | ننفق في مجال الرعاية الصحية اليوم مبالغ كبيرة فيما يتعلق بمعالجة أمراض معظمها تصيب الإنسان في السنتين الأخيرتين من حياته |
Alışsa iyi olur. ömrünün büyük kısmı hayal kırıklığı içinde geçecek. | Open Subtitles | من الافضل ان يعتاد الامر خيبة الأمل ستكون جزءا كبيرا من حياته |
Babam ömrünün en güzel yıllarını krallığının para sorununu çözmeye ve huzuru sağlamaya çalışarak geçirdi. | Open Subtitles | ابي انفق افضل سنين حياته محاولاً ابقاء هذه المملكة في سلام ورغد |
Alışsa iyi olur. ömrünün büyük kısmı hayal kırıklığı içinde geçecek. | Open Subtitles | من الافضل ان يعتاد الامر خيبة الأمل ستكون جزءا كبيرا من حياته |
Hayır. Onu, ömrünün sonuna kadar yetecek mutant karmaşasına soktum zaten. | Open Subtitles | لا لقد وضعته في مشاكل مع المتحورون تكفيه لبقية حياته |
Yalnız Kahraman, yerde oturur ve ömrünün geri kalanını yalnız mı geçireceğini düşünür. | Open Subtitles | أنت شخصيةوحيدةتجلسعلىالأرضية . إتعجب إذا هو سيكون وحيد لبقية حياته |
Babam ömrünün yarısını sorularına cevap arayarak geçirdi. | Open Subtitles | قضى والدي معظم حياته يبحث عن أجوبة عاماً بعد عام |
Kızının ömrünün sonuna kadar hastanede kalmasını mı istiyorsun? | Open Subtitles | أحرزنا بعض التقدم أتريدين رؤية إبنتكِ في المشفى لبقية حياتها ؟ |
ömrünün ilk evresinde, larvayken kaplan böceği ortalıkta koşuşturamaz. | Open Subtitles | في وقت سابق من حياتها كيرقة، لا تستطيع خنفساء النمر بالطبع التحرّك |
Onu o halde görmek, ömrünün kalanını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda olduğunu bilmek... | Open Subtitles | أعني برؤيتها هكذا بمعرفة أنها ستبقى في كرسي متحرك بقية حياتها ربما لم ترغب بها التعامل مع ذلك |
Bu işteki ömrünün ne kadar olacağı hakkında bir fikrin var mı? | Open Subtitles | ألديكِ أيّ فكرة عمَّ ستصبح عليهِ حياتكِ المُهملة؟ |
Senin gibi insanları ömrünün geri kalanında hapse tıkmak, benim yapmakta iyi olduğum iş. | Open Subtitles | وضع بشر مثلك بعيداً لبقية حياتكِ وفعل الخير هذا ما يجعلني ثرياً |
Konuşup ifade verir vermez, kahrolası ömrünün sonuna kadar tecritte kalacaksın! | Open Subtitles | و حالما يُصبحُ قادراً على الكلام و الشهادَة ستَذهَب إلى الانفرادي لبقية حياتِك |
Ama hiç kimse bütün gün boyunca kendisini düşünmek istemez... kendisiyle ilgili gerçeklerle yüzleşmek istemez... ömrünün geri kalanında. | Open Subtitles | لكن لا يوجَد رجُل يُريدُ التفكيرَ عَن نفسِهِ طَوال اليوم و مُواجَهَة الحقيقَة عن نَفسهِ كُلَ يوم لبَقيَة حياتِه |