Ve tam buradaki kadın, Um Ahmad, Kuzey Ürdün'den bu yol üzerinde yaşayan kadın. | TED | وهذه المرأة هنا .. إم أحمد هي إمرأة تعيش على طريق النبي إبراهيم في شمال الاردن .. |
Suriy e ve Mısır saldırırken yardım etmey ecekler. Hatta Ürdün. | Open Subtitles | لا يريدون مساعدة مصر و سوريا في الهجوم على اسرائيل حتى الاردن |
Ürdün istihbaratından pek emin değilim. | Open Subtitles | لستُ واثقاً من مراقبة الإستخبارات الأردنيّة تلك. |
Ürdün istihbaratından biraz daha adam ödünç almamız gerekecek. | Open Subtitles | حسناً, ستحتاج إلى المزيد من المراقبين... المستعارين من المخابرات الأردنيّة... |
Ürdün Vadisi genel durumun içinde sadece bir detay. Ve bu iki taraflı yaklaşım soğukluk yaratıyor. | Open Subtitles | غور الأردن) هو الأشجار بدلاً من الغابة) وهذا النهج الثنائي منفر |
Pasaportunda Ürdün damgası var. İlk sınırı bile geçemeyiz. | Open Subtitles | جواز سفره عليه ختم أردني لن نجتاز الحدود الأولى |
Onlar Ürdün'de, İtfaiye'nin hemen yanında yaşıyorlardı. | Open Subtitles | كانو يعيشون في الاردن في سكن رجال الاطفاء |
Ürdün Bilim ve Teknoloji üniversitesinde tanıştık. | Open Subtitles | لقد التقينا بكلية الاردن للعلوم والتكنولوجيا |
Ürdün'de bulunan antik Petra şehri, bir zamanlar 20,000 insana günde 40 milyon litre su taşıyan kemerlere sahipdi. | Open Subtitles | كانت البتراء في الاردن مدينة تاريخية وكان لديها نظامٌ كافٍ لتوصيل 40 مليون لتر من الماء في اليوم لنحو 20,000 شخص. |
Güneyde Sina yarımadasından Süveyş Kanalına, doğuda Batı Şeria'dan Ürdün Nehrine, kuzeyde Suriye'ye kadar olan bölgeyi temizledi. | Open Subtitles | تقدمو جنوباً عبوراً بسيناء إلى قناة السويس الى الشرق عبوراً بالضفة الغربية الى نهر الاردن وشمالاً الى سوريا |
Birçoklarına göre İsa'nın vaftiz edildiği yer olan Ürdün Nehrini Taberiye Gölü ile birleşene dek takip ettiler. | Open Subtitles | اتبعوا نهر الاردن, حيث يعتقد الكثير انه عُمَد هنا, حتي يقابل بحر الجليل. |
Ürdün'ün suyunda Vaftizci Yahya tarafından günahlarım bağışlandı. | Open Subtitles | وقد افتدى أنا في مياه الاردن على يد يوحنا المعمدان. |
Ama Ürdün istihbaratını bu işe bulaştırmak bence operasyonun bütünlüğünü tehlikeye atmaktır. | Open Subtitles | لكن لديّ إحساس أنّ توريط الإستخبارات الأردنيّة... لهو خرق لسلامة العملية... |
Takip için daha fazla insana ihtiyacın olacak Ürdün istihbaratından desteğe. | Open Subtitles | حسناً, ستحتاج إلى المزيد من المراقبين... المستعارين من المخابرات الأردنيّة... . |
Ürdün İstihbarat Merkezi | Open Subtitles | "إدارة الإستخبارات العامّة الأردنيّة" |
Ruslar Ürdün Vadisi'ndeki inatlarını sürdürüyorlar. | Open Subtitles | الروس ما يزالون متعنتين في موضوع غور الأردن) السفيره تحاول جاهدا دفع قرار قوة حفظ) |
Ama Ürdün Vadisi'nde işler er ya da geç ters gittiğinde, kıvırıp, pisliği temizlemesi için İsrail'e bırakacak. | Open Subtitles | ولكن ما أن تسوء الأمور (في (غور الأردن (فسيدير ظهره ليترك لـ(إسرائيل تصويب الأمور |
Tabii ki değilim. Ben Ürdün Sünnilerindenim. | Open Subtitles | بالطبع أنا سني أردني |
Türkiye'de üniversiteye kabul edilmedi. Ürdün'ü mülteci olarak terk ettiği anda geri girmesi yasaktı. | TED | في تركيا، لم يتم قبوله بالجامعة، وحين مغادرته للأردن كلاجئ لم يُسمح له بالرجوع مجددا. |
Ürdün'ün Arap lejyonu ise Ingiliz subaylar tarafindan yönetiliyordu. | Open Subtitles | جحافل العرب عبر الأردن كانت تـُقاد من ضبّاط بريطانيين |
Mezunlarımız, mezunlar dergisini Hindistan'daki tapınaklarda ve Ürdün'deki saraylarda okuyor. | Open Subtitles | خريجوامدرستنا يتلقون علمهم المغابد في الهند وفي القصور في الأردن |
Ailem 5 ay önce Ürdün'de sınırı geçerken uçak kazasında öldü. | Open Subtitles | ماتوا منذ خمس أشهر مضت بحادث تحطم طائرة صغيرة بالأردن وهم يحاولون الفرار من السلطات |