"üzücü bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • محزن
        
    • حزيناً
        
    • محزناً
        
    • مثير للمشاعر
        
    • يوم حزين
        
    • مُؤسفة
        
    • محزنا
        
    • محزنة
        
    • حزينة
        
    • حزناً
        
    • حزين في
        
    • حزين للغاية
        
    Çok üzücü bir durum. Zavallı adam antrenör ekibimizden biri. Open Subtitles إنه أمر محزن الرجل المسكين هو أحد أعضاء فريق التدريب
    Evinden bu kadar uzakta ölmek çok üzücü bir şey. Open Subtitles إنه لأمر محزن أن تموت بعيداً هكذا عن المنزل
    Siz olmadan gerçekten üzücü bir hafta olurdu. Open Subtitles لقد كان أسبوعاً حزيناً كنت قد بدأت أشعر بالملل
    Bence üzücü bir durum. Hiç büyüyemeyen bir çocuk gibi. Open Subtitles يبدو ذلك محزناً بالنسبة لى كطفل لم ينضج
    Polisliği iyi mi kötü mü yaptığından emin olamamak üzücü bir şey olmalı. Open Subtitles لابدّ أنّ ذلك مثير للمشاعر لعدم معرفتكِ إذا كنتِ شرطيّة جيّدة أم لا
    Bu geceki programı başlatmadan önce üzücü bir duyuru yapmak için bir dakikanızı almak istiyorum. Open Subtitles قبل أن نبدأ أمسيتنا، أود أن أخبركم بأمر محزن
    üzücü bir şey. Open Subtitles كان سريع في الحركة في الكلام وسواة هذا محزن
    Sanırım demek istediğim insanlar gelişirler evlilikler üzücü bir şekilde son bulur. Open Subtitles الناس تكبر في السن وينهدم الزواج بشكل محزن
    Ayarsız bir santrifüj çok üzücü bir şeydir. Open Subtitles إنه أمر محزن جداً جهاز طرد مركزي غير متدرج
    O zamanlar... on yaşındayken, dünya çok üzücü bir yer gibi görünürdü. Open Subtitles في ذلك الوقت , منذ عشر سنوات ... بدا العالم حزيناً جداً
    O zamanlar... on yaşındayken, dünya çok üzücü bir yer gibi görünürdü. Open Subtitles في ذلك الوقت , منذ عشر سنوات ... بدا العالم حزيناً جداً
    Çok üzücü bir şey olması gerekmiyor. Open Subtitles لا ينبغي أن يكون الأمر محزناً للغاية
    Ve içine, çok güzel bir açıklama yazmıştı, o zaman buna pek önem vermemiştim çünkü küpeler yüzünden çok sinirlenmiştim, ve sonra çok üzücü bir hale dönüştü çünkü o bana verdiği son hediyeydi. Open Subtitles وكتب في داخلها ملحوظة جميلة لم أكن أهتم بها حينها وعندما رأى حزني على القرطين الشي الذي كان محزناً لأنها كانت آخر هدية أهداها لي
    Bilmiyorum. Polisliği iyi mi kötü mü yaptığından emin olamamak üzücü bir şey olmalı. Open Subtitles لابدّ أنّ ذلك مثير للمشاعر لعدم معرفتكِ إذا كنتِ شرطيّة جيّدة أم لا
    Bu Kanal 8 için gerçekten üzücü bir gün. Open Subtitles هذا هو في الواقع يوم حزين للقناة الثامنة.
    Yol boyunca üzücü bir dizi hatalar yaptık. Open Subtitles مع سلسلة مُؤسفة من الأخطاء على طول الطريق
    üzücü bir şeydi. Marilyn çocuk istiyordu. Open Subtitles لكن الأمر كان محزنا كانت مارلين تريد الأطفال
    Bu da bize çok üzücü bir gerçeği açıklar: Referans değerler yükselebilir ama nadiren düşerler. TED ولعل هذا يفسر حقيقة محزنة جداً: نقاطتك المحددة يمكنها أن ترتفع، ولكن نادراً ما تنقس.
    Herkesin üzücü bir hikâyesi vardır. Annem ben bebekken öldü. Open Subtitles كل شخص لديه أغنية حزينة توفيت والدتي عندما كنت طفلة
    Bundan daha üzücü bir şey gördün mü? Open Subtitles رَأيتَ أبداً أيّ شئ أشدُّ حزناً مِنْ هذا؟
    Beyaz ırk tarihinde üzücü bir gün. Open Subtitles يوم حزين في التاريخ القوقازي.
    Çok eski kafalı o. üzücü bir durum. Open Subtitles أنه بعيد عن هذه الأمور انه أمر حزين للغاية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more