"ısırma" - Translation from Turkish to Arabic

• العض
• عض
• تعض
• تعضي
• تعضني
• قَضمي شُحفَة
• تقضمي

Kurdun kafası gövdesinden ayrılırsa bile ısırma gücüne sahiptir.
حتى لو قطعت رأس الذئب تظل لديه القدره على العض

Göz oyma, ısırma ve hassas yerlere vurmak yok.
ما عدا خرق العين , و الضربات المنشعبة , و العض

Öyleyse neden yaralarınız doktorlar tarafından ısırma yaraları olarak betimlendi?
كان معهم سكاكين لم إذن وصف المسعفون جراحك بأنها تبدو كآثار عض ؟

Ve o gerçekten diğer çocukların ağzını ısırma sorununu aşmış gibi duruyor.
مشكلته في عض افواه الاطفال لماذا يقوم بذلك؟

Seni besleyen eli ısırma. Bu senin kullandığın bir strateji değil miydi?
لا تعض اليد التي أطعمتك، هذا هو موضع المثل المثالي، أليس كذلك؟

Ellerinizi kendinize saklayın aşağıda tutun, eğer içinizden biri çığlık atma, tükürme ya da ısırma ihtiyacı duyarsa, karşılığını alır.
,ابقوا أصواتكم منخفضة و إذا شعر أي منكم أنه محتاج لأن يصرخ تبصق أو تعض تحصل على العقاب

Sus artık. Isırma. Isırma lütfen.
توقفى، لا تعضي لا تعضي

Lütfen beni ısırma, köpek!"
قلت له , يا كلبي أرجوك لا تعضني

Aslında, son kurbandaki ısırma izlerini ve tükürüğündeki DNA'yı incelediğimizde muhtemelen ölüm sonrası yapıldığı izlenimi ortaya çıktı.
في الحقيقة ، أثار العض على الضحيّة الأخيرة لا تُظهر أثارا للعاب ما يشير إلى أنها حدثت بعد الوفاة

Sonuçta olayın içinde ciddi yaralanmalar, işkence izleri, ısırma veya bir insan cesediyle cinsel ilişki olmuş olabilir.
مما يؤدي إلي إصابة خطيرة لبعض المشتركين أو محتوية على التعذيب و العض والتدخل الجنسي في جثة الانسان.

Kaval kemiği ve incik kemiğindeki ısırma izlerini görebilirsiniz.
يمكنك رؤية علامات العض على عظمها الشظوي و عظم الساق

Bu ısırma izleri, Grifitth Park'taki hayvanlar için çok büyük.
علامات العض هذه كبيرة جدا على أي مخلوق في حديقة غريفث

Ve Alison Astor'ın bacağındaki ısırma izleri var.
و كانت هناك علامات عض على ساق اليسون أستر

Biraz kulak ısırma, biraz gömlek altı, sutyen üstü.
عض الأذن قليلاً , تحت القميص , على حمالة الصدر

Daha küçük saldırılarda ısırma geçmişi olabilir.
قد يكون له سوابق عض في جرائم اعتداءات أقل وطئاً

Vurma; ısırma; küfretme.
لا تضرب ، لا تعض ، لا تقسم كذباً

Al. Tamam şimdi, sakın ısırma.
نعم, الآن لا تعض عليها, لا تعض عليها

Besleyen eli ısırma ağzına vereni...
لا تعض أبدا اليد التي.. التي تطعم...

- Isırma. - [Gülerek]
لا تعضي.

Isırma, Liz.
لا تعضي يا (ليز).

Lütfen ısırma beni. Tamam. Isırma.
ارجوك لا تعضني، حسنًا، لا تعضني

Ve sonra bana Schillinger'ın yüzüne pislememi ve Robson'ın penisini ısırma olayını sordular.
و ثم سألوني عن تغوطي على وَجه (شيلينجَر) و قَضمي شُحفَة قضيب (روبسون)

Tatlım, tırnaklarını ısırma.
لا تقضمي اظافركي