Kalkan tek bir kafa bile görürsem, şiddete başvurmaktan çekinmem. | Open Subtitles | اسمعوا لقد ظهرت فرقة هنا و العنف هو ما ستواجهونه |
Altı yıl önce bu tarz şiddete karşı bir sorunun yok gibiydi. | Open Subtitles | يبدو أن ليس لديك مشكلة مع العنف المتظرف منذ 6 سنوات مضت |
Fakat, uzun süre maruz kalınması hâlinde şiddete sebep olabiliyor... | Open Subtitles | ومع ذلك، حملها لفترة طويلة يمكن أن يؤدي إلى العنف |
Şunu da kabul etmeliyiz ki, eğer çocuğunuz şiddete yatkınsa, şiddet oyunları onu daha iyi bir şiddet çocuğu yapabilir. | TED | ولكن يجب أن نعترف أنه إذا كان لديك طفل مستعد للعنف ستساعد الألعاب العنيفة على جعله طفلاً عنيفاُ. |
şiddete hayır: Ramy Essam devrimin ikinci gününde Tahrir'e geldi ve gitarıyla oturup, şarkı söyledi. | TED | لا للعنف: رامي عصام من ساحة التحرير في اليوم الثاني من الثورة، وقد جلس هناك بغيتاره، يغني. |
Bu yüzden erkekler için mücadele nadir de olsa fiziksel şiddete dönüşür. | Open Subtitles | لذا التنافس من أجل التزواج يؤدي في أغلب الأحيان إلى عنف جسدي. |
Zihinsel sağlığımız ve duygusal dengemiz bundan çok etkileniyor. Zarar görmekle tehdit edildiğimizde nörobiyolojik olarak bunu şiddete uğramış gibi yaşarız. | TED | صحتنا العقلية، حالتنا العاطفية هي الأكثر تضررًا لأن التهديد بالعنف هو كالعنف بحسب خبراء بيولوجيا الأعصاب. |
Hayır ama psikiyatristi bu bozukluğun bir şiddete yol açabileceğini söyledi. | Open Subtitles | لا ، لكن معالجها قال بأن حالتها ممكن تؤدي الي العنف |
Şey bu şaşırtıcı değil , ancak biz onları ayrıca dürüstlük, zeka, cana yakınlık, şiddete meyil açısından da yargılamalarını istedik. | TED | حسناً هذا ليس مفاجئا ، ولكننا طلبنا منهم الحكم على المرضى على الصدق ، الذكاء، الود ، العنف. |
Şiddet şiddete yol açar, en azından bana göre. | TED | العنف يؤدي إلى العنف، على الأقل من وجهة نظري. |
Ve ticaret de şiddete karşı önemli bir güçtür. | TED | والتجارة و الاقتصاد هما محفزات مهمة أخرى ضد العنف |
Hatta cinsiyet temelli şiddete karşı dikkat çekmek gibi hassas konularda dahi bilinç oluşturma amaçlı kullanıldı. | TED | وقد تم استخدامه في مواضيع حساسة مثل بناء الوعي بخصوص العنف القائم على الجنس. |
gençleri hatırlarsınız belki. Amerikalı Müslümanları ayaklanmaya ve şiddete teşvik ediyorlardı, | TED | إنهم الذين حاولوا أن يرسلوا المفجر الانتحاري إلى هنا، و كانوا يستخدمون الانترنت لتشجيع العنف بين المسلمين الأمريكان |
Kimilerine göre öfkeye, dini ve bağnaz bir şiddete, teröre varacak. | TED | وبالنسبة للبعض، فإنه سيؤدي إلى العنف الغضب والدينية والطائفية والإرهاب. |
Güç eşitsizliği her zaman şiddete yol açar. | TED | عدم التكافؤ في ميزان القوى يؤدي دائما إلى العنف. |
İşte bunlar da ileri gelen bazı kişiler tarafından medyada yapılan bazı duyarsız yorumlar genel anlamda kadınlara uygulanan cinsel şiddete tepki olarak. | TED | هذه بعض التعليقات الغير حساسة ظهرت في الإعلام بواسطة شخصيات هامة استجابة للعنف الجنسي ضد المرأة. |
Ceza yargılama sistemindeki bekar kadınların neredeyse hepsi sosyal şiddete ve istismara maruz kalmıştır. | TED | تقريبًا كل امرأة في نظام العدالة الجنائية تعرضت للعنف والإعتداء. |
Beni dinlemeyip şiddete başvurursanız, elinize geçen tek şey ölü ve yaralı adamlar olacaktır. | Open Subtitles | ،لكن أيها الحاجب إن لجأت للعنف فسيكون هناك جبال من الجثث والجرحى |
Ve ne oluyor biliyor musunuz? Hizmet verdiğim topluluklar, her hafta silahlı şiddete ve mahkumiyetlere bağlı insan kaybediyorlar. | TED | وما كان يحدث في المجتمعات التي كنت أخدمها حيث كنا نخسر الناس إسبوعياً بسبب عنف السلاح والسجن الجماعي. |
Artık şiddete inanmıyordum ama, bir şeyler yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | لم أعد أؤمن بعد ذلك بالعنف لكن كان هناك شيء لابد أن أفعله |
Mahkûm şiddete ne kadar yatkınsa, o kadar yıldız alır. | Open Subtitles | كلما كان لديه ميول عنيفة أكثر كان لديه نجوم أكثر |
şiddete sadece şartlar çok zorunluyken başvurulur. | Open Subtitles | لا يُستَخدَم العُنف إلاّ تحت أشَّد الظروف |
Ama en azından, seksüel davranışlarının şiddete dayalı olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | لكنه على مايبدو ان سلوكهم الجنسي عنيف على اقل تقدير |
DNA tarama sonucuna göre oldukça isyankâr ve şiddete eğilimli bir mizacın var. | Open Subtitles | تظهر لي بيانات أحماضك النووية عدوانية النفور من السلطة ومزاجية عرضة للسلوك العنيف |
Gördük ki hükümet sadece biz şiddete başvurduğumuzda bir şeyleri değiştiriyor | Open Subtitles | رَأينَا أن الحكومةَ لا تستجيب إلا اذا تصرفنا بعنف |
Bu rekabetçi ortam sık sık saldırganlığa ve şiddete yol açabiliyor. | Open Subtitles | بالتأكيد هذا النموذج التنافسي يمكن أن يؤدي احياناً إلى العدوان والعنف |
Canımı acıtıyorsun. Ben şiddete başvuran biri değilim, şiddet karşıtıyım. | Open Subtitles | . أنت تؤذينى , أنا لست عنيفاً . أنا ضد العنف |
Hem söylediğini gerçekten yapmış olsa bile, yine de hala şiddete meyilli. | Open Subtitles | حتى و لو قامَ بما قالَ أنهُ قامَ بِه ما زالَ مَيالاً للعُنف |
Öfke, kafasını daha fazla karıştırıyordu, daha fazla şiddete yöneltiyordu bu da onu daha fazla güç kullanmaya itiyordu. | Open Subtitles | والهيجان فقط جعله مشوش أكثر فأكثر أكثر عنفاً و على الارجح ذلك اجبره بفضاعة |
Klan açık bir savaş içinde patlayana kadar kötü kan yalnızca çürüyüp daha fazla şiddete yol açacaktır. | Open Subtitles | الدم الضحل سيتفاقم ويقود لعنف أكثر حتى تشتعل حرب داخل العشيره |
Ayrıca bir noktaya parmak basmak isterim ki tüm günü herhangi bir şekilde şiddete başvurmadan geçirdi. | Open Subtitles | أنا أُشيرُ أيضاً بأنّه فقط أنقذ اليومَ بدون أبداً الُلجُوءإلى العنفِ. كيف كنت انت لتبلى؟ |