| - Bir şey yok. Boş. - Belki kaçarken biri görmüştür. | Open Subtitles | لا شئ هناك, انه فارغ ربما هناك من رآه وهو يهرب |
| - Belki. - O halde niye bu eşyaları altın madenine götürmüyorsun? | Open Subtitles | ـ ربما ـ لماذا لا نأخذ هذا الطعام إلى معسكر الذهب ؟ |
| - Belki de biliyordur. - Gerçekten böyle düşünmüyorsun ya? | Open Subtitles | ربما يكون لا تعتقد ذلك حقاً , أليس كذلك ؟ |
| Afrika'da bazı kabileler, yüzlerce - Belki binlerce - yıldır köle sahibi oldular. | Open Subtitles | هناك بعض القبائل في إفريقيا ولمئات الأعوام أو الآلاف ربما قد إستملكوا العبيد |
| - Uzun zamandır seni görmüyordum. - Belki de aramayı kestiğin içindir. | Open Subtitles | ـ لم أركِ منذ وقت طويل ـ ربّما لأنّك توقّفت عن الاتّصال |
| - Ne yapacaksın? - Belki de dönmesen daha iyi olurdu. | Open Subtitles | ومالذي يمكن عمله؟ ربما كان من الأفضل لو أنك لم تعد |
| - Belki ilaçları vardır. - Belki de hiçbir şeyleri yoktur. | Open Subtitles | ـ ربما لديهم العلاج ـ ربما لا يكون هناك اى شىء |
| - Senden uzun olmalıydım. - Belki büyümen hâlâ durmamıştır. | Open Subtitles | ينبغي أن أكون أطول منك ربما لم تتوقفِ عن النمو |
| - Ben Cylon değilim! - Belki, ama bu riske giremeyiz. | Open Subtitles | أنا لست سيلون، ربما لكن لا يمكننا الإعتماد على هذا الإحتمال |
| - Belki "belki'leri günün daha gündüz bir bölümüne saklayabiliriz kızlar. | Open Subtitles | ربما ربما يمكننا توفير الاحتمالات لجزء من النهار , يا فتيات |
| - Belki de onu itti. - Hayır, bundan sonra iyi oldu. | Open Subtitles | ربما عندما أجبرته على الأرض لا ، لقد كان بخير بعد هذا |
| - Belki de bunu sana vermemeliyim. - Hayır, hayır. | Open Subtitles | ـ حسنا، لا، ربما لا يجب أن يكون لديك هذا. |
| Dinle, karım, dün gece buraya gelmiş olabilir. - Belki görmüşsündür? | Open Subtitles | إسمع , زوجتي أتت إلى هنا الليلة الماضية ربما رأيتها ؟ |
| - Belki ama bu çok tehlikeli. - Riski alıyoruz. | Open Subtitles | ـ ربما صحيح، لكن هذا خطر ـ سنقبل هذه المخاطرة |
| Yarın olmaz, oğlumun doğum günü. - Belki öbür gün? | Open Subtitles | لايمكنني فعل ذلك غدا عيد ميلاد إبني ربما بعد غد |
| - Merak edersen diye söyledim. - Belki bugün oynarız. | Open Subtitles | في حالة كنتَ تتسائل ربما بإمكاننا اللعب لاحقاً اليوم ؟ |
| - Belki de o yüzden giremedim. - Gerçekten mi? | Open Subtitles | . ربما لذلك السبب لم يقبلونى .حقا لم تقبلى ؟ |
| O da iktidarsız hissediyordu. - Belki de senin hissettiğin gibi. | Open Subtitles | وبنفس الكلمة ، كان يشعر بالعجز ربما أنتِ تعرين بذلك أيضًا |
| - Belki geçmiş hikâyemde öyleyimdir. Bana bir şey söyleyeceğinizi umuyordum. | Open Subtitles | ربّما يوجد ذلك في قصّتي الخلفية. كنتُ آمل بعرض شيء عليك. |
| - Onunla tekrar konuşurum. - Belki de konuşmak yetmez. | Open Subtitles | سأتكلم معه مجددا لربما هو بحاجة الى شىء أخر |
| - Belki de o kadar kötü değildi. | Open Subtitles | لذا لَرُبَّمَا هو ما كَانَ سيئَ جداً مع ذلك. الإنتظار في الدقيقة. |
| - Her zaman bunu istedi. - Belki de öyle, bilmiyorum. | Open Subtitles | ـ أراد ذلك دوماً ـ رُبما ، لا أعلم بشأن ذلك |
| - Belki Johnny'yi de kıskanıyordu. - Hayır. | Open Subtitles | لربّما حصلت على غيورة من جوني أيضا لا، لم |
| - Belki evet ama daha iyi hissetmemi sağlar. Lanet olsun. | Open Subtitles | لعلك محق ، لكنه سيجعلنى أشعر بشكل أفضل |
| - Belki yaptıklarımın cezasını ödeme vakti gelmiştir. | Open Subtitles | لعلّ الوقت قد حان لأدفع ثمن أخطائي |
| - Belki edebilirim. Yakamoz hakkında pek bir şey bilmiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لعلّي أستطيع فأنتِ لا تعرفين الكثير عن الهامسة |
| - Silah olmaz. - Belki sizi dinler beyler. | Open Subtitles | لا أسلحةَ فى المنزل ,مايكل رُبَّمَا تقتنع بكلامكم َ |
| - Belki bu sefer parayı öderler. - Belki ödemezler, Yüzbaşı. | Open Subtitles | ـ حسناً, لعلهم سيدفعون الآن ـ ولعلهم لن يفعلوا، حضرة النقيب |
| - Belki çocuğu gibi koruyorlardır. | Open Subtitles | لعلّهم يحمونه كما يحمي الوالد ولده. |