"- işte" - Translation from Turkish to Arabic

    • ها هو
        
    • ها هي
        
    • ها قد
        
    • ها نحن
        
    • ها هى
        
    • ها أنت
        
    • هاهو
        
    • ها أنتِ
        
    • ها
        
    • هذا
        
    • ها هم
        
    • تفضل
        
    • وها هي
        
    • هاقد
        
    • هنا
        
    - İşte şalınız, matmazel. Open Subtitles من أجل واحِد، فهناك ما يكفي لإثنين ها هو شالك
    - İşte dosya. Hell Club'de çalışmış. - Sağol. Open Subtitles ها هو الملف لقد كان يعمل في نادي هيل شكرا
    İşte orada, saat gibi aynı... - İşte orada, gidiyor. Open Subtitles ها هي ذا، إنّها جاهِزة أنت، لنقم بالأمر أيّها المُخادِع.
    - İşte başlıyoruz - Savunma lütfen ayağaa kalkabilir mi? Open Subtitles ـ ها قد بدأنا ـ الدفاع ، هل يمكن أن يقف؟
    - İşte buradayız ihtiyar. Open Subtitles توقف عن الصياح أيها العجوز المغفل ها نحن هنا
    - İşte para. - Bugün baya jeton satmışsın. Open Subtitles ها هى الأموال لقد بعت اليوم الكثير من العملات
    Sonra ara. - İşte orada. Open Subtitles اسمعى لدى عمل اتصلى بى بعد خمس دقائق, ها هو
    - İşte geldi. Çocuğumun babası, Batı yakasının porno kralı. Open Subtitles ها هو ، والد طفلي، أفضل من يصور الأفلام الجنسية في القرية الغربية
    - İşte o. İçerde, haydi yürüyün. -Yürüyün. Open Subtitles ها هو, إنه في الداخل, دعنا نتحرّك إنطلقوا
    - Bu gece, "Şövalyeler"... - İşte sıkı bir program. Open Subtitles "الليلة على "فرسان - الآن ها هو برنامج جيد -
    - İşte geliyor. - Özür dilerim, kısa konuşmam gerekiyor. Open Subtitles ها هو قادم، سأنتهي من تلك المحادثة بسرعة
    Patron, göster onlara! - İşte başlıyor! - Gerçekten çok korktuk. Open Subtitles هي, ايها الزعيم, ارهم قوتك نعم نعم.نحن خائفون ها هي لقد ارئيتهم ايها الزعيم
    - İşte orada, gidiyor. - Hadi yapalım şunu, he. Tamam mı? Open Subtitles ها هي ذا، إنّها جاهِزة أنت، لنقم بالأمر أيّها المُخادِع.
    - Onunla saatin önünde buluşmamızı söyledi. - İşte orada. Open Subtitles قالت بأن نلاقيها قرب الساعة - ها هي هناك -
    - Bak, bir şeyden emin olmam gerekiyor. - İşte geliyor. Open Subtitles ـ أسمع، بحاجة أن أعرف شيئاً ـ ها قد بدأنا
    Konuşmak mı istiyorsun? - İşte buradayız. Open Subtitles أتريدنا أن نتحدث لا بأس , ها نحن جاهزان لذلك
    - İşte burada, bu o. Open Subtitles . ها هى إنها هى من هو زوجها التي لم تضاجعه الفراش ؟
    Hepimizin başından çok şey geçti... - İşte buradasın. Open Subtitles لقد مررنا بالكثير جدا خلال الفترة الأخيرة ها أنت ذا
    - İşte geldi. Bu o. Open Subtitles هاهو المكان اللذي قال عنه.سيستعملون نفس الوسائل.
    - İşte böyle.. Sanatçı bir yanın var değil mi? Open Subtitles ها أنتِ , هناك شيء من الفن بداخلك , أليس كذلك؟
    Şeytanla bir anlaşma yapmak - İşte size zaman elde ediyoruz. Open Subtitles حسناً ، هذا ما تحصل عليه عندما تعقد صفقة مع الشيطان
    - İşte onlar! - Açıklama yapacakmısınız? Open Subtitles ها هم هَلّ بالإمكان أَنْ تعطينا بيان؟
    - İşte. - Sizi bir daha görmek istemiyoruz! Open Subtitles ـ تفضل ـ نحن لا نُريدُ أبداً أَنْ نَراكم ثانيةً
    - İşte onun hedefinde olan bankaların listesi. Benim tahminim biz çalıştığımız banka da onun listesinde. Open Subtitles وها هي قائمة البنوك التي تتعامل معها دائماً أعتقد أننا سنجد من ضمنها البنك الذي نبحث عنه
    - İşte buradayız... - Tamam, Bakan Powell, hadi ama. Open Subtitles ..هاقد بدأنا - حسنا أيها الوزير باول،هيا -
    - Sanırım yanlış anlamışım. - İşte bu yüzden buradayız. Open Subtitles ــ يبدو أنني أسآت فهمك ــ لهذا السبب نحن هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more