Bir terapist ona hissettiği acıları dengesizlikleri bir yere not etmesini söylemişti. | Open Subtitles | طلب منها معالج أن تكتب عن الألم والغربة التي كانت تحس بها. |
Arkaya bakıp ailemizin yaşadıklarını görünce herkesin yaşadıklarını o acıları görünce anladım ki bunları aşmanın tek yolu birbirimize tutunmak. | Open Subtitles | ،عندما أتذكّر ما قاسته عائلتنا ما قاساه الجميع وأرى كل ذلك الألم أدرك أننا نجونا من كل ذلك بتكاتفنا سويًا |
Hançer sadece en derin acıları hisseder onları keşfeder ve bir demirci gibi seni işler ve seni en başta olman gereken kişiye dönüştürür. | Open Subtitles | إن السكين يستشعر الألم الدفين يخرجه و يتخذ له مجرى مثل مصهور الحديد حيث منه تولد من جديد كما كان من المفترض ان تكون |
Eğer bu sorunla hep beraber yüzleşme cesaretini gösterirsek azaltabileceğimiz acıları düşünün. | TED | ولكم أن تتخيلوا كمّ المعاناة التي يمكننا تخفيفها إن تجرأنا على مواجهة هذه القضية معًا. |
Kim bize bu durumda yardım eder ve çektiğimiz bu acıları... bu korku ve kaygıyı unutturur? | Open Subtitles | من الذي سيساعدنا على نسيان كل هذه المعاناة وهذا القلق والخوف؟ |
Tanrıya, çektiği acıları anlatıp bu acılara son vermesini istiyordu. | Open Subtitles | تتحدث الي الله عن الالم الذي ازالته من الناس و تصلي كي يمحوه |
Onun da acıları varmış. Yakında bitecekmiş. | Open Subtitles | ـ يقول إنه أيضاً كان لديه آلام ، إنتهت منذ قليل |
Bu yüzden her bitkisel gıda seçimimizde hayvanların çektiği acıları azaltmada katkımız olur. | TED | لذلك في كل مرة نختار وجبة نباتية، فإننا نشارك في تقليل معاناة الحيوانات. |
Tanrıya dua ediyorum ki, hiçbir anne benim yaşadığım acıları yaşamasın. | Open Subtitles | أدعو الرب بألا تتعرض الأمهات الأخريات لتجربة الألم الذي أشعر به |
Eşlik ettiğimiz en mutlu erkekler ve kadınlar 80'li yaşlarında, bedenen daha çok acıları olduğu günler ruhen mutlu olduklarını belirtti. | TED | الأزواج الأكثر سعادة ذكروا في سن 80 أن في الأيام التي عانوا فيها من الألم المادي، مزاجهم بقي سعيدا. |
Fakat, mutsuz ilişkileri olan insanlar bedenen daha çok acıları olduğunu söyledikleri günler bunun daha fazla duygusal acıyla arttığını bildirdi. | TED | ولكن الناس الذين كانوا في علاقات غير سعيدة، في الأيام التي عانوا فيها من الألم المادي، تضخم ذلك من قبل الألم العاطفي. |
Onun katlandığı acıları silmeye yetecek kadar büyük bir ev yok. | TED | لا يوجد منزل كبير بما فيه الكفاية لمحو الألم الذي كان على جدتي الكبيرة تحمله. |
Yalnızca acıları hafifletip, anıları silikleştiriyordu. | Open Subtitles | أنه فقط يخفف من الألم, ويجعل الذكريات ضبابية. |
Ağrıları ve acıları mizahla iyileştireceğiz. | Open Subtitles | سوف نستخدم المرح فى معالجة الألم والمعاناة |
Ama kilise bize acıları taşımayı öğretiyor. | Open Subtitles | ولكن الكنيسة تعلمنا أننا يجب أن نتحمل المعاناة |
Ona hayranım, çünkü filmlerinde çekilen acıları anlatır. | Open Subtitles | أناأقدره،لأنه.. يعبر عن المعاناة فى أفلامه |
İçimde hissettiğim ...tüm acıları ve yaşadığım kötü şeyleri ifade edebilirdim herhalde. | Open Subtitles | أظنأننيأستطيعأنأعبر .. عن كل التجارب السيئة التي عشتها وعن كل المعاناة التي أشعر بها فى داخلي |
Sıradışı biri diğerlerinin göremediğini görebilir... ve diğerlerinin hissetmeyeceği acıları çeker | Open Subtitles | شخص خارق رويئة مالايستطيع الاخرون روءيتة والاحساس الالم الذي لايشعر بة الاخرين |
Ve bütün tanrılara annemizin acıları için dua edelim. | Open Subtitles | ونصلِ لجميع الآلهة لتعين أمنا في آلام مخاضها |
Ama ben başka insanların acıları yüzünden daha fazla ağlamak istemiyorum. | Open Subtitles | لنتوقف عن البكاء . من أجل معاناة الأشخاص الآخرين |
Paylaştığımız acıları bilseydiniz. | Open Subtitles | إذا عَرفت فقط الآلام التى أوفرها لك و للعالم |
Ben de ne yaptım, bir telefon hattı açtım, insanların kendi acıları ile ilgili sesli mesaj bırakabilecekleri bir hat, olayla ilgisi olmasa da olur. | TED | فكان ما قمت به هو فتح خط ساخن خط ساخن يستطيع الناس ترك رسائلهم الصوتية عن ألمهم, ليس بالضرورة مرتبطة بذلك الحدث. |
Vah vah! Bu dünyanın acıları bu garibanı delirtmiş. | Open Subtitles | يا له من شيء محزن إن عذاب هذه الدنيا أصاب الرجل المسكين بالجنون |
Kaslarımda sonradan oluşacak acıları hissedebiliyordum. | Open Subtitles | عضلاتي تتوعدني بألف وعد من وعودِ الألمِ القادم |
Elimizden bir şey gelmez. En azından acıları dinecek. | Open Subtitles | لا يمكننا عمل شىء لهم على الاقل معاناتهم ستنتهى |
Öfkeleri acıları ile büyüdü ve bu protesto sembolü, her yerde karşımıza çıktı. | Open Subtitles | غضبهم ازداد مع عذابهم وهذا رمز الاحتجاج تاذي اظهر في كل مكان |
Ve sebep olduğunuz duygusal acıları yok sayıyorsunuz. | Open Subtitles | ومهملون بسبب الدّمار العاطفيّ الذي سبّبته لهم |