| Hadi Alan. Bu hikayeyi en az on kez duydum. | Open Subtitles | هيا يا ألان لقد سمعت القصة عشر مرات من قبل. |
| Alan bir şeylerden şüpheleniyor sanırım. Ilaria'nın konusunu açıp duruyor. | Open Subtitles | أعتقد آلن يشتبه في شيء ما، لاينفك من ذكر إلاريا. |
| Alan, başını belaya sokma evlat. | Open Subtitles | ألن. أبقِ أنفَكَ بعيدا عن المشاكل، يا طفل. |
| Kırmızı Alan, yani 2030'daki çalışma çağındaki olası nufüs şimdiden sabitlenmiş durumda, yüksek oranda bir göç olmazsa tabii. | TED | المنطقة الحمراء، أو اليد العاملة النشيطة في 2030، تدق اليوم أبواب التقاعد، إلا إذا ارتفعت معدلات الهجرة بشكل أكبر. |
| Bale topluluğundan alacağın maaş ve Alan Grant'le anlaşınca menajerlerinden biri olarak alacağın yüklü çek. | Open Subtitles | لديك راتب من شركة البالية وعندما يوقع الن جراند عقد الرقص ستحصل على شيك اخر كمدير للفريق |
| Bizim evrende uaşabileceğimiz Alan sınırlı, hatta bir ufukla sınırlı. | TED | توجد منطقة محدودة في الفضاء نستطيع الوصول إليها، محاطة بأفق. |
| Alan Kay "Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu icat etmektir!" sözüyle tanınır. | TED | ألان كاي مشهور بقوله أفضل طريق لتوقع المستقبل هو أن تخترعه. |
| Edsger Dijkstra bunu Alan Turing gibi, bilgisayar biliminin öncülerine yönelik bir eleştiri olarak yazmıştı. | TED | الآن، إدسجر ديجكسترا، عندما كتب هذا، لقد قصده كانتقاض لأوائل علماء الحاسوب، مثل ألان تيرنج. |
| Alan Eustace: bu noktada tamamen şişmiş giden bir balon var | TED | ألان أوستاس: هذا هو البالون يصعد، وقد انتفخ كليا في هذه المرحلة. |
| Burası İspanya'da bir köpük diskosu, David Alan Harvey tarafından fotoğraflanmış. | TED | وهذه صورة ديسكو الصابون في اسبانيا بواسطة ديفيد آلن هارفي |
| Alan, bomba ekibi, özel servislerden eyalet polisi ve Federal Büro. | Open Subtitles | آلن من فرقة المتفجرات شرطة الولاية و الشرطة الفدرالية |
| Aman tanrım. Gitme zamanı! Alan sana günde kaç kere rahat dur diyorum? | Open Subtitles | ياإلهي ، أنه وقت الذهاب آلن كم مره أقول لك باليوم |
| SUNSHiNE, Alan, GLASCOE, DAViS OYUNA. | Open Subtitles | نحن سَنَضِعُ شروقَ شمس، ألن , ، ديفيس. أنت سَتَلْعبُ كلتا الطرق , إستراحة اللعبةِ. |
| Ben Alan Elborne. Senin bir görüşme için gelmeni isteyen benim. | Open Subtitles | أنا "ألن البورن" لقد قُمت بأستدعائك اليوم من أجل هذا السبب |
| Belirlenen kırsal alanda, ortalama 200 çiftçiye, aileleriyle beraber binden fazla kişiye hizmet veren bir kırsal Alan sorumlusunu işe alıyoruz. | TED | في أي مكان، نعين مسؤول عن المنطقة. يوصل خدماتنا لمائتي مزارع كمتوسط، هذا يعني اكثر من الف شخص يعيش فس اسرهم. |
| Tanrı aşkına, Alan. Bu sadece hayır amaçIı küçük bir kumar. | Open Subtitles | بربك يا الن انه مجرد قليل من لعب القمار الخيري |
| Yaklaşık on yaşındaydım ve babamla beraber New York eyaletinin kuzey kısmında vahşi bir Alan olan Adirondack dağlarında bir kamp gezisindeydik. | TED | كنت فى العاشرة من العمر فى رحلة تخييم مع أبي فى جبال الاديرونداك وهي منطقة برية فى الجزء الشمالي من ولاية نيويورك. |
| Kapladığı Alan yaklaşık bir milyon kilometrekaredir. Şimdiki Pakistan'ı, Kuzeybatı Hindistan'ı, Afganistan ve İran'ın bazı alanlarını kapsar. | TED | لقد احتلت منطقة ما يقارب من مليون كيلومتر مربع ، ما يعرف الان باسم باكستان، وشمال غرب الهند وأجزاء من أفغانستان وإيران |
| Atlantik'in üstünden tek başına uçan ilk zenci adam Alan Lemon mı? | Open Subtitles | ألين ليمون ، وهو أول رجل أسود يحلق فوق المحيط الأطلسي وحده؟ |
| Bu yüzden Alan arabaya döndüğümüzde fena bozuk çalıyordu. | Open Subtitles | آلين كان منزعج إلى حدّ ما عندما عدنا الى السيارة |
| Kurması 20 yılımı Alan bir işi kaldırıp başka bir yere taşıyayım. | Open Subtitles | أخذ عمل أستغرق مني 20 سنة وبمنتهى السهولة أنقله إلى مكان أخر |
| Bu Alan, hepimizi şoke eden Martha Livingston cinayetleri ile biliniyor... | Open Subtitles | والمهتمين في هذا المجال يتذكرون قتل مارثا ليغفنسون الذي صدم الجميع |
| Teşekkürler. Tekrar alanı keşfetmekle ilgili, veya Alan içindeki çizgiler. | TED | شكراً. واللتين سـ تكتشفان المساحة او الخطوط الموجودة في المساحة |
| Akım yoğunluğu 200'ün altına düşmediği sürece Alan kontrol altında olacak. | Open Subtitles | وطالما المستوى الراهن لن يقل عن 200 درجة فأن الحقل سيصمد |
| Eline yay Alan herkes böyle bir kaderi hayal eder. | Open Subtitles | أي رجل يأخذ الخضوع بالاعتبار كان سيحلم بمثل هذا المصير |
| Charlie'nin prefrontal korteksine dalgalı ve değişken elektromanyetik Alan gönderecek. | Open Subtitles | إنه يقدِّم تيّار متناوب و نبض حقل كهرومغناطيسي ليحفِّز الدماغ |