ama, çoğu yarasa doymak bilmez haşere avcısıdır. | TED | و لكن معظم الخفافيش تفترس الحشرات بشراهه. |
Konu önemli ise akıllı olabilirim. ama çoğu erkek bundan hoşlanmaz. Gus hariç. | Open Subtitles | أستطيع أن أكون ذكية وقت الحاجة لكن معظم الرجال لا يفضلون ذلك |
ama çoğu insan onu haklayan şeyin alemler ve eroin olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | ولكن معظم الناس تظن ان ذلك بسبب الكحول والهيرويين ذلك اذاه جدا |
ama çoğu insan 4, 12, 26'yı test etmeye korkar çünkü evet cevabı alıp teorilerini yanlış çıkarmak istemezler. | TED | لكن أغلب الناس يخافون اختبار 4, 12, 26 لأنهم لا يريدون أن تكون الإجابة نعم فيثبتون بذلك أن نظريتهم المفضلة خاطئة |
Jamal'ın şirketinde çalışan adamlar Orta Doğulu'lar. ama çoğu burada doğmuş, buranın vatandaşı. | Open Subtitles | إنّهم من منطقة الشرق الأوسط، ولكن معظمهم مواطنين، ولدوا هنا في الولايات المتحدة |
Tüm ülkeler bunu yapmadı, ama çoğu yaptı. | TED | ليس كل البلدان فعلت ذلك، لكن العديد من البلدان عليها ذلك |
Düşündüm ama çoğu yetişkin erkek küçük canlılardan korkmuyor. | Open Subtitles | أنا، يَحبُّ، لكن أكثر الرجالِ الناميينِ لا تُشتركْ في خوفِكَ مخلوقاتِ صغيرة جداً. |
Yani, ben gördüm ama çoğu insan böylesini görmemiştir. | Open Subtitles | لكن معظم الناس لم يروا شيئاً كهذا، سيدي القاضي |
Onları görürsün, ama çoğu zaman yanlarından geçersin. | Open Subtitles | أنت تراهم, لكن معظم الوقت تسير بجانبهم فقط |
Yani bazen kendimi yalıtılmış gibi hissediyorum, ama çoğu zaman kendimi bu etkin sürece bağlı ve gerçekten de ilgili hissediyorum. | Open Subtitles | في الواقع, أشعر أحيانا بنوع من الإنعزال و لكن معظم الوقت, أشعر بالترابط حقا حقا, كأنني, منشغل بهذه العملية الحيوية |
Hayır, tabi ki hayır. ama çoğu insan değer biçerken burada olmayı ister, özellikle de satmayı planlıyorlarsa. | Open Subtitles | لا، بالطبع لا، ولكن معظم الناس يفضّلون البقاء هنا أثناء التثمين |
Yaptıklarını anlıyorum, ama çoğu sözünü anlamıyorum. | Open Subtitles | أفهم ما قاله ولكن معظم ما يقوله لا أفهمه |
Sevdiğiniz birini yeni bir ortamda bu kadar uzun süre bırakmanın çok zor olduğunu biliyoruz ama çoğu insanın alışmak için bu zamana ihtiyacı var. | Open Subtitles | نحن نتفهم انه صعب جدا ترك من تحب لوقت طويل في بيئة جديدة ولكن معظم الأشخاص يحتاجون لهذا الوقت لكي يتكيفوا |
Evet ama çoğu insanın aşkın bilimsel yönünü anlamaya ihtiyacı yok, değil mi? | Open Subtitles | نعم، لكن أغلب الناس لا يحتاجون أن يفهموا العلم، أليس كذلك؟ |
Bazen Ondan nefret ederdim, ama çoğu zaman Onu severdim. | Open Subtitles | أحياناً، كَرهتُ الرجلَ. لكن أغلب الوقتِ، أحببتُه. |
Bazı semenderlerin, vücut uzunluklarının 3/4'ü kadar uzun dilleri vardır ama çoğu tür, avlarını yakalamak için ona daha çok yaklaşmak zorundadır. | Open Subtitles | بعض أنواع الـسلامنـدر لديها لـسان يصل طوله حوالى ثلاثة أرباع طول الجسم لكن أغلب الأنوع يجب أن تكون قريبه من الفريسه |
Bi sürü abi kardeş..ama çoğu kız | Open Subtitles | لدى الكثير من الأشقاء والشقيقات ولكن معظمهم بنات. |
Çalışmalar bazı türlerin iyi yaşam sürdüklerini gösteriyor ama çoğu negatif bir sonuç gösteriyor. | TED | تظهر الدراسات ان بعض الفصائل فى الواقع تعمل بصورة جيده لكن العديد منها يظهر نتيجة سلبية. |
Böceklerden anlamam ama çoğu hayvan kendi bölgesinde avlanır. | Open Subtitles | أَعْني، أنا لا أَعْرفُ كثير حول البقِّ، لكن أكثر صيدِ الحيواناتِ في فنائهم الخلفي الخاصِ. |
ama çoğu insan patlama fotoğrafı gibi göründüğünü düşünüyor. | Open Subtitles | ولكن الكثير من الناس يعتقدون أنها تبدو مثل صورة لانفجار. |
ama çoğu acı çektiklerini görmek için kurbanlarına yakın olmak ister. | Open Subtitles | لكن معظمهم يريدون ان يكونوا قريبين من ضحاياهم ليشاهدوهم وهم يعانوا |
ama çoğu insan beyaz önlük giydiğim için beni doktor sanır. | Open Subtitles | و لكن الكثير من الناس يخالونني طبيبا بسبب المئزر الذي أرتديه |
Bazıları üzücü. ama çoğu mutlu. | Open Subtitles | حسنًا، بعضها كانت لحظات حزينة لكن معظمها كانت لحظات سعيدة |
İyi günlerimiz de kötü günlerimiz de oluyor ama çoğu zaman iyiyiz. | Open Subtitles | نعيش أياماً جيّدة ، لكنّها ليست جيّدة جداً، لكن أغلبها جيّد. |
Birkaç şey var ama çoğu yurtdışında oldu yani. Sonra anlatırım. | Open Subtitles | بعضة اشياء ، لكن أغلبهم حدث خارج البلاد ، سأخبرِك لاحقاً |
ama çoğu günde üzgün ve kaybolmuş gibi hissederek uyandım, zar zor nefes alabiliyordum. | TED | ولكن أغلب الوقت، أستيقظ على شعور بالحزن والحرمان، وألتقط بالكاد أنفاسي. |
ama çoğu bu havaalanının işleme tarzına bakacak. | Open Subtitles | ولكن أهم ماسينظرون اليه هو طريقة ادارة هذا المطار |
ama çoğu zaman dünya nüfusu sanata ve kültüre gerçek bir erişimi olmadan yaşıyor. | TED | ولكن في معظم الأحيان، لا تسنح الفرصة لسكان العالم من الوصول إلى الفنون والثقافة. |