SR: Mesela korku anısı oluşturduktan sonra, hipokampus şu şekilde gözüküyor. | TED | ستيف: فهكذا يبدو شكل الحصين بعد تكوين ذاكرة خوف، مثلاً. |
Burada, mavi kutunun anısı ile ayak şoku arasında suni bir bağlantı kurmaya çalışıyoruz. | TED | فنحن هنا نحاول أن نربط بشكل مصطنع بين ذاكرة الصندوق الأزرق و الصعقات الكهربائية للأقدام. |
Bu yüzden eşimin merhum büyükbabasıyla konuştuğu, oynadığı ve genelde çevresinde olduğu birçok anısı vardır ve onun için bunda doğal olmayan bir yan yoktur. | TED | زوجي لديه ذكريات جميلة في التحدث إلى واللعب مع و عموما التواجد حول جده المتوفى، وبالنسبة له ليس هناك شيء غير طبيعي حول هذا الموضوع. |
Hayır, niye? Herkesin çocukluğundan kalma kötü bir anısı vardır işte. | Open Subtitles | أقصد أننا جميعاً لدينا ذكريات مشوهة عن طفولتنا. |
Evet. Bence geçmişte bastırdığı bir anısı yüzünden böyle oldu. | Open Subtitles | صحيح، في أعتقادي أنّه في نزاع مع بعض الذكريات المكبوتة |
Kötülüğün ve korkunun başı yaratığın uygarlık üzerinde bıraktığı izin anısı kalmıştı geriye. | Open Subtitles | "فقط الذكرى تبقى الأكثر شراً" "ومخلوق مروع الذي من اي وقت مضى وضعبصمتهعلىالحضارة" |
Şimdi o, onun hayallerini heyecanlandırmak için gözlerinin önünde olmadığından, onun Amy'deki anısı sanki bir gölgenin perdeden gelip geçmesi gibi kaybolmuş. | Open Subtitles | الآن، لم يعد كالسابق هو عينيها الذي يهيج خيالها ذكرياته بدت تختفي كظل مر من أمام شاشة |
Geçmişe dair bir anısı, geleceğe dair bir bilgisi yok ve sadece iki şeyi umursuyor: Rahatlık ve eğlence. | TED | لا يوجد لديه ذاكرة للماضي و لا أدنى معرفة بالمستقبل .. هو يهتم بشيئين فقط : "سهل و ممتع" |
Bu gibi durumlarda sık sık travmanın anısı geri dönmez. | Open Subtitles | في أغلب هذه الحالات ذاكرة الصدمة لا تعود أبدا |
Tek çıkış yolunun bir kurşun olduğunu fark ettiğin o korkunç anın anısı hâlâ capcanlı. | Open Subtitles | ولدي ذاكرة واضحة للحظة مريعة حيث تدرك أن مخرجك الوحيد هو الرصاص |
anısı olan kişi... şu anın kırılganlığında hayatta kalmayı başarabilir. | Open Subtitles | أولئك الذين يمتلكون ذاكرة هم القادرون على عيش اللحظة الحاضرة سريعة الزوال |
Hiç anısı yok ve özlüyor onları. | Open Subtitles | ليس لديها ذكريات تخص طفولتها لقد فقدت تلك الذكريات |
Bu evin bende birçok anısı var. | Open Subtitles | بالنسبة إلي، هذا البيت يحتويّ على عدة ذكريات قديمة |
Çok duygusal. Bu odada çok anısı var. | Open Subtitles | انه عاطفي جداً لديه ذكريات عديده بتلك الغرفه |
Hiçbir anısı yok. Sadece hayvani içgüdülere sahip. | Open Subtitles | ليس لديه أيُّ ذكريات بل مجرد غَرِيزَة حيوانية |
Aklı endişeli ve meşguldu. Çok fazla kötü anısı vardı ve geleceği için çok endişeliydi. | TED | كان عقله قلقًا ومنهمكًا بسبب تلك الذكريات المرهقة، وبسبب الخوف على مستقبله. |
Klasik birçok Simpson anısı var. | Open Subtitles | لقد كانت هناك العديد من الذكريات الجميلة في عائلتنا |
Aşkını ilan ettiğin günün anısı olarak giyiyorum onu. | Open Subtitles | لا أنسى الذكرى اليوم الذي اعلنت فيه حبك لي |
Sadece hastaneler. Hepimizin kötü bir anısı olmuştur. | Open Subtitles | لا ولكن المستشفيات تجعلني عصبيا لكل منا ذكرياته المؤلمة |
Ama birazdan imzalayacağımız barış anlaşması onun yaşayan bir anısı olacak. | Open Subtitles | لكن.. اتفاقية السلام التي نوشك على توقيعها سوف تكون ذكراه الحية |
Bu yardımı anısı için mi topluyoruz o zaman? | Open Subtitles | اذن الحفلة الخيرية تقومون بها .. لجمع اموال لذكراها ، او |
Onu acı veren gizli bir anısı olabileceği hiç aklına geldi mi? | Open Subtitles | ألم يخطر ببالك أنه قد يكون له ذكرى سريّة سببت له الندامة؟ |