| Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti. | Open Subtitles | الشيخ على ابراهيم قد استحث من قبل صديقى الامير العظيم محمد الخير ان يعترف بى كالمنتظر ، المهدى الحقيقى |
| arkadaşım bu işin altından kalkıp kalkamayacağını hemen öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | صديقى يريد أن يعرف بسرعة إن كنت تستطيع حل مشكلته |
| Charlotte, sana kuzenim Bay Collins'i takdim edeyim. arkadaşım, Bayan Lucas. | Open Subtitles | شارلوت أسمحى لى بتقديم ابن عمى السيد كولينز صديقتى الأنسة لوكاس |
| Ev arkadaşım tüm bu düzmece bahanelerle buluşmadan kaçmayı öğretti. | Open Subtitles | رفيقي بالسكن علمنـي كـل هذه الأعذار الزائفة للتخلص من المواعيـد |
| Oda arkadaşım benden hoşlanmıyor, ...ve tam da finaller öncesi bir parti verdiler. | Open Subtitles | زميلي في السكن لا يُحبني لذا , أقاموا حفلة مُباشرةً بعد الامتحانات النهائية |
| Yıllardır beyin tümörüne anksiyete olarak yanlış tanı koyulmuş üniversiteden bir arkadaşım var. | TED | إحدى صديقاتي من الجامعة، تم تشخيص ورمها الدماغي على أنه مجرد قلق وحسب. |
| Affedersiniz. Bayan Bennet, sizi arkadaşım Bay Darcy ile tanıştırayım. | Open Subtitles | أه, أرجو المعذرة ياسيدة بنيت أقدم لك السيد دارسى صديقى |
| Yemekleri arkadaşım Max pişiriyor ve dünyadaki en kötü aşçı olarak bilinir. | Open Subtitles | صديقى ماكس يطْبخ، وهو يصر على ان يكون أسوأ طباخ فى العالم |
| arkadaşım böyle güzel şeyleri çok sever, kendini kontrol edemez. | Open Subtitles | صديقى يحب الأشياء الجميله جداً لا يستطيع السيطره على نفسه |
| - Benim tanrım halkı için savaşır. - Yanlışsın, arkadaşım. | Open Subtitles | إلاهى سيقاتل من اجل شعبه أنت على خطأ , صديقى |
| Psişik arkadaşım, buraya dönmek zorunda olduğumu söyledi. Ona inanmadım. | Open Subtitles | صديقتى قالت لى أنه على ّ أن أحضر إلى هنا |
| Oda arkadaşım seninle tanışmak istiyor. Belki bu hafta sonu, çift çıkabiliriz? | Open Subtitles | صديقتى تود بالفعل رؤيتك , لربما إستطعنا مضاعفة أيام عطلة نهاية الإسبوع |
| Ve ben bunu yerken, erkek arkadaşım en sevdiğim TV programını kaydediyor. | Open Subtitles | بينما أنا اتناول شريحة البيتزا هذه رفيقي الحميم بالمنزل يسجل مسلسلي المفضل |
| arkadaşım, terapist Dr. Sheldon Wallace, sizi bugün görebilir sanıyorum. | Open Subtitles | والطبيب النفسي زميلي الدكور شيلدن والاس يمكن ان يقابلكم اليوم |
| - Şu anda kız arkadaşım yok. - Tahmin etmiştim. | Open Subtitles | ـ أنا بين صديقاتي في هذه اللحظة ـ أحس بك |
| Yetenek ajansında bir arkadaşım vardı. Belki ellerinde baltalı bir katil vardır. | Open Subtitles | أعرف صديقاً في إحدى الوكالات قد يكون لديه قصة جريمة قتل بفأس |
| Mirasyedi oda arkadaşım beni gammazladı. Demek adımı konuşmacı listesinde gördün. | Open Subtitles | رفيق الغرفة السخى قد ظهرت حقيقته رأيت إسمى على لوحة المحاضرات |
| Şimdi size arkadaşım David'in bu konuda neler söylediğini göstereceğim. | TED | و دعوني أريكم ما يقول صديقي ديفيد عن كل هذا. |
| arkadaşım olan bir müzisyene karşı kötü konuşmak ister miyim? | Open Subtitles | فخامتك، لا أحب التكلم عن موسيقار زميل لي بالطبع لا. |
| Hayat aşıkken çok zor, genç arkadaşım. Neden benimle Andalusia'ya gelmiyorsunuz, Bay Melies? | Open Subtitles | وتحتم علي أن أصلح الرفوف ليس من السهل أن تقع في الحب ياصديقي. |
| İşaretler vardı, benim kaypak arkadaşım. Fısıltılardan daha fazlası da. | Open Subtitles | كانت هناك علامه أيها الصديق المراوغ و أكثر من دليل |
| Bu iş eğlenceli olacak. Daha önce hiç bu kadar kız arkadaşım olmamıştı. | Open Subtitles | تعلمي, هذا سوف يكون ممتع انه لم يكن لى اصدقاء بنات من قبل |
| Bak, aynı lafı mezuniyet balosunda eski kız arkadaşım da söylemişti. | Open Subtitles | حبيبتي السابقة اخبرتني بنفس الكلام في حفلة التخرج وكانت عاهرة كاذبة |
| Hayır, oda arkadaşım sevgilisinin yanına taşındı. Onlara yardım etmeliydim. | Open Subtitles | كلا، رفيقتي بالسكن انتقلت برفقة صديقها، وكان علي مساعدتهما |
| arkadaşım ve benim sepetli arabanı alma şansı ne acaba? | Open Subtitles | هل من فرصةٍ لي و لصديقي لاستعارة سلّتكَ ذاتِ العجلات؟ |