- Düzen, rahatlık verir. bütün hayatı belli bir düzen üzerine kurulu. | Open Subtitles | النظام يؤمن الراحة,حياته كلها معتمدة على الروتين بدونه لا يستطيع العمل |
Böylece, bütün hayatı boyunca, hiç şehir dışına çıkmamış olan babam, geyik avına gitmemize karar verdi. | Open Subtitles | وانا ايضا كنت افضل ان اموت على ان لا اكون احد هؤلاء فقد قام ابي , الذي لم يفكر مطلقا بمغادرة المدينه في حياته كلها قرر ان يصطحبني لاصطياد الغزلان |
Sanki bütün hayatı, bir anda büyük bir sırra dönüşmüş gibi davranıyor. | Open Subtitles | و كأنه حياته كلها أصبحة سراً كبيراً |
Sadece bir kaç hafta içinde bütün hayatı boyunca yiyeceğinden çok daha fazla tahıl demek oluyor. | TED | كمية من الحبوب في اسبوعين اكبر ممما قد تأكلها في حياتها كلها |
Sanki bütün hayatı, bu ana bir hazırlık niteliğindedir her şeyi değiştirecek olan bu kaçınılmaz ana. | Open Subtitles | وكأنها فى حياتها كلها كانت تتحاشى تلك اللحظة هذا اللقاء المحتوم الذى يغير كل شئ |
Buranın iyi olduğunu biliyor, ama bütün hayatı boyunca işiyle ilgilendi. | Open Subtitles | هو يعرف ان هذا المكان جيد ولكن كل حياته حول واجبه |
Onun bütün hayatı trenler olmuştur. | Open Subtitles | حياته بأكملها كانت عبارة عن رحلة بين القطارات. |
Büyük ihtimalle bunu bütün hayatı boyunca yapmış. | Open Subtitles | محتمل أن يكون من أجل حياتها بأكملها |
Sonra bir gün, sonradan biyoğrafisinde anlattığına göre, Tanrı ona diksiyon dersleri almasını söyledi, ve bütün hayatı değişti. | Open Subtitles | يوماً ما، أخبرت كاتبها الشخصي أن صوتاً من الرب أخبرها أن تأخذ دروساً في اسلوب الإلقاء.. حياتها بالكامل تغيّرت! |
bütün hayatı boyunca sonunda annesi gibi delireceğinden çok korkuyordu. | Open Subtitles | كانت خائفة طوال حياتها و أنتهى بها الأمر مجنونة كوالدتها |
Sanırım bu bütün hayatı boyunca en mutlu andı. | Open Subtitles | ...اعتقد ان هذا كان اسعد لحظة فى حياته كلها |
Bunu başaracak. bütün hayatı bu iş. | Open Subtitles | سوف ينهي الأمر , حياته كلها هكذا ثق بي |
Bir gecede bütün hayatı değişti. | Open Subtitles | وهكذا، في ليلة وضحاها تغيرت حياته كلها |
Temizlendi, bütün hayatı değişecek. | Open Subtitles | انه معتدل الان لقد غير حياته كلها |
- Sanki bütün hayatı yapaymış gibi. | Open Subtitles | انها مثل حياته كلها ما هو الا تلفيق |
- Sanki bütün hayatı yapaymış gibi. | Open Subtitles | انها مثل حياته كلها ما هو الا تلفيق |
Karımın bütün hayatı ona deli diyen insanların arasında geçti,bunu anlamalısınız. | Open Subtitles | عليكما أنتما الإثنان أن تفهما بأن زوجتي عاشت حياتها كلها محاطة بأناس يقولون عنها مجنونة |
bütün hayatı bunun içinde.. | Open Subtitles | عمليا كانت حياتها كلها في هذا الشيء. |
bütün hayatı bu evde geçti ve artık yok. | Open Subtitles | كل حياته كانت في هذه الشقة، و الآن ذهبت. |
Onun bütün hayatı farklı olabilirdi. | Open Subtitles | بأن حياته بأكملها لكانت ستصير مختلفة |
bütün hayatı gitmişti. | Open Subtitles | ولكن حياتها بأكملها ضاعت |
bütün hayatı gitmişti. | Open Subtitles | حياتها بالكامل, قد أنتهت |
O bütün hayatı boyunca senin bir gülüşüne özlem duydu. | Open Subtitles | كانت تتمنى ابتسامة واحدة منك طوال حياتها |
bütün hayatı burada. | Open Subtitles | إنّ رويّ حياته بأسرها هنا. |