"babanız" - Translation from Turkish to Arabic

    • والدك
        
    • والدكم
        
    • أبوك
        
    • والدكِ
        
    • والدكما
        
    • أبوكم
        
    • أباك
        
    • أبيك
        
    • أبوكما
        
    • أباكم
        
    • أبيكم
        
    • اباك
        
    • أبوكِ
        
    • أبيكِ
        
    • أباكِ
        
    Ama Bay Luthor Babanız ordu ile bir sözleşme yaptı. Open Subtitles لكن سيد لوثر تفاوض والدك على هذا العقد مع الجيش
    Babanız çok iyi dostumdu ve hayattaki gelişiminizi izlemeye söz vermiştim ona. Open Subtitles ولكن والدك كان صديقا جيدا وقد وعدته اننى سأراقب تقدمك فى الحياة.
    Babanız bir kum yelkenlisini kaybettiğimizi öğrenirse ne yapar dersiniz? Open Subtitles ماذا سيفعل والدك إذا عرف أننا فقدنا قارب رمال ؟
    Babanız Batı'da kalmak istiyordu ve ben de... sizlerle beraber arkasından gidecektim. Open Subtitles أراد والدكم أن يبقى في الغرب وأنا كان يفترض أن ألحقه معكم
    Babanız anlayacak. - Ve biliyorum ki sizinle gurur duyar. Open Subtitles سيتفهم أبوك الأمر , و أنا واثق أنه سيكون فخوراً
    Bayan Dalrymple, ne güzel sürpriz. Korkarım ki Babanız burada değil. Open Subtitles أنسة داورنبل يا لها من مفاجئة أعتذر لكن والدكِ ليسَ هنا
    Biz oradaydık arkamızda Thapsus'un surları ve Babanız tam buradaydı. Open Subtitles هذا نحن و جدران ثابسس خلفنا و كان والدكما هنا
    Babanız dün gözaltındayken firar etti. Bundan haberiniz var mı? Open Subtitles والدك فرّ من السجن أمس هل تعرفين شيئاً عن ذلك؟
    Babanız insanların tavuk ve yumurtayla... ya da paradan başka her şeyle... ödeme yapmasına izin veren sorumsuz bir adamdı. Open Subtitles والدك كان رجلاً غير مسئول كان يجعل الناس تدفع له بالدجاج والبيض وأيا ما كان ما يملكونه عوضا عن النقود
    Ben Babanız değilim ve annenizin bundan hoşlanacağını hiç sanmıyorum. Open Subtitles أنا لست والدك وأنا لا أعتقد أن أمك تحب هذا
    Sizin Babanız, Lord Tywin, kralın uşağı olduğum zaman ablanızın sözünden çıkmamamı söyledi. Open Subtitles والدك لورد تايوين عندما كنت ساعد الملك طلب مني اطاعتها في كل شيء
    Siz küçükken, Babanız sizi çok seviyordu size kuklaların gerçek olmadığını hiç söylemedi. Open Subtitles عندما كنت يافعا والدك أحبك كثيرا لم يخبرك أبدا ان الدمى ليست حقيقية
    Babanız bana hiç söylemedi. Sizden oldukça hoşlanmışa benziyor, değil mi? Open Subtitles لم يخبرني والدك أبدًا لكن يبدو أنها مُعجبة بك، أليس كذلك؟
    Ama bu füze şokuydu, onun için Babanız kalp krizi geçirdi. Open Subtitles لكن الصدمة الناجمة عن الصاروخ هي التي أصابت والدك النوبة القلبية.
    Babanız Batı'da kalmak istiyordu ve ben de... sizlerle beraber arkasından gidecektim. Open Subtitles أراد والدكم أن يبقى في الغرب وأنا كان يفترض أن ألحقه معكم
    Şimdi hepimiz işe koyulmak zorundayız ve Babanız körken ona yardım etmeliyiz. Open Subtitles إذاً ، نحن جميعاً سنعمل على الإندماج ومساعدة والدكم ولأنه خسر رؤيته
    Babanız buradan ayrılmadan önce ailemi tanıdığını mı söyledi? Open Subtitles هل قال أبوك أنه كان يعرف العائلة قبل أن يرحل عن هنا ؟
    Sanırım Babanız Anglikan, anneniz de kibarca hiçbir şey idi. Open Subtitles أظن أن والدكِ كان أنجليكاني وأن والدتكِ لا تؤمن بشيء
    Babanız bu iki kızı bildiği halde bize hiç anlatmadı. Open Subtitles عرف والدكما عن أثنين من الأمهات اللاتي لم يخبرنا عنهما
    Babanız yeni bir iş bulana kadar hepimiz kemerleri sıkmalıyız. Open Subtitles يجب أن نتآزر معاً حتى يحصل أبوكم على وظيفة جديدة.
    Böylece Babanız annenize karşı olduğu gibi size karşı da iyi davranacaktı. Open Subtitles لذلك فإن أباك سيكون لطيفاً معك مثلما كان لطيف مع أمك ؟
    Burada ökseotu yok, çünkü Babanız Kurt'un içeri girmesini istemiş. Open Subtitles لا دبق هنا، لأن أبيك أراد للذئب أن يدخل هنا
    İşte biraz daha tehdit. Akşam yemeğinde Babanız sizinle ilgilenecek. Open Subtitles هاكما المزيد من الحلوى، أبوكما سيتولى أمر العشاء
    Babanız burada olduğunuzu bilseydi sizce neler hissederdi? Open Subtitles كيف سيشعر أباكم إن علم بأنكم كنتم هنا الآن ؟
    İkiniz de kesin. Çok üzülmeyin. Bu Babanız icin zaten zor. Open Subtitles توقفا ولا تبالغا في الحزن، فالأمر صعب بما يكفي على أبيكم
    - Hayatım, annen ve Babanız. - Bunu söylemeyin. Onlar olamazsınız. Open Subtitles حبيبتى أننا اباك وامك توقف عن قول ذلك , لا يمكن
    Babanız ve her iki amcanızda haritanın birer parçası vardı. Open Subtitles أبوكِ وعمان كُلّ كَانَ عِنْدَهُ قِطَعُ من الخريطةِ
    Eğer ailem ölürse bu sizin yüzünüzden olur. Babanız yüzünden ya da kocanız yüzünden değil, ...sizin yüzünden! Open Subtitles لو ماتت عائلتي فاللوم سيقع عليكِ وليس على أبيكِ أو زوجك
    Şey, eğer Babanız hepsini yemezse festival için hazır olmaları gerekiyor. Open Subtitles يـفترض أنهم كانوا للمهرجان إذا أباكِ لم يخربهم كلهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more