kendilerini eksik hissetmezler. Hatta renkleriyle bal arılarını onlar davet ederler. Ve arılar bütün balı kendileri için tutmazlar | TED | بل في الحقيقة، الورود تدعوا نحلات العسل من خلال ألوانها. ولا تحتفظ النحلات بكل العسل لأنفسها. |
İşim olduğu için balı uzatmasını rica ettim. Acayip bir bakış atıp yapamayacağını söyledi. | Open Subtitles | طلبت منه ان يناولني قارورة العسل واذا بنظره مرتعبة تعلو وجهه |
Neyse, galiba eve gideceğim etrafta kimsecikler de yok, bu balı da dışarıda bırakacağım. Basıldın, kolici çocuk! | Open Subtitles | أعتقد أني سأذهب للبيت الآن وسأترك العسل في الخارج بدون أحد |
Bir kaşık uzay balı, acıyı hafifletmeye iyi gelir derler. | Open Subtitles | يقولون أن ملعقة من عسل الفضاء تساعد على تخفيف الألم |
Çikolata üstüne taze çiftlik balı ekliyoruz... | Open Subtitles | شوكولاتة. ثم نضيف طبقة من عسل المزارع الطازج. |
- balı döktükten sonra kaba yapışan küçük bal taneciklerini topluyor. Milyonlarımız kurtuluyor. | Open Subtitles | يلتقط خيط العسل الصغير المتبقى بعد سكبه، يوفر علينا الملايين |
Neyse, galiba eve gideceğim etrafta kimsecikler de yok, bu balı da dışarıda bırakacağım. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنني سأذهب للمنزل الآن وأترك هذا العسل الجميل بالخارج بدون أحد بجانبه |
Daha sonra aslında bize ait olan tüm balı geri isteyeceğiz her damlasını. | Open Subtitles | ثم نريد استعادة كل العسل الذي كان ملكنا أساساً حتى آخر قطرة |
Sonra da kızın ailesi dükkandan balı satın alır. | Open Subtitles | وعندها تقوم عائلة الفتاة بشراء العسل مِن المتجر. |
Hazırladığım merheme bir de bu balı katınca, yaranın iyileşmesi çok hızlanıyor. | Open Subtitles | هذا العسل مع العشب سيضاعف قدرة علاج جراحكِ |
Ancak, görüyor musun? balı yapan kadın da zenci. | Open Subtitles | لكن ،كما ترين، المرأة التي تصنع العسل هي عرقية كذلك |
Balımıza düştüğünde, Döncem'in balındaki balı görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | اتوق إلى رؤية العسل على الباكسون عندما يقع في عسلنا ما رأيك، آول؟ |
balı balladıktan sonra bal ballayabilir miyim? | Open Subtitles | بعد أن نعسل العسل هل استطيع ان اعسل عسلاً؟ |
Şimdi, kendilerine ait kısmı başarmak zorundalar - balı dışarı çıkarmak. | Open Subtitles | عليهمألانان يُتِمُّواجُزءهممِنالاتفاق، إخراج العسل |
Arı kovanına ulaştı ama arılar daha fazla saldırmadan balı oradan almak zorunda. | Open Subtitles | لقدوصلالىخليةالنحل، ولكنَّه مُصرٌّ للحصول على العسل قبل أن يُقهَر من النحل. |
Arılar, balı sizin için yaptıklarını biliyorlar mı yoksa kendi tercihleri olduğunu düşündükleri için mi dur durak bilmeden çalışıyorlar? | Open Subtitles | هل يعلم النحل بأنهم يصنعون لك العسل أو يعملون بلا توقف ، لأنهم يعتقدون بأن ذلك هو اختيارهم ؟ |
Hava bulanıp sular ekşidikçe arıların balı bile, radyoaktivitenin metalik tadını aldıkça bunlar böyle hız kazanarak artar. | Open Subtitles | بينما الهواء يثخن الماء يحمض حتى عسل النحل النقي يواجه الطعم المعدني للنشاط الإشعاعى ويستمر ويستمر أسرع وأسرع |
Önce poleni tanımlarsak çiçek balı olup olmadığını öğrenicez. | Open Subtitles | حالما نحدد اللقاح فسوف نعرف إذا أنه عسل زهري |
Sakinleşmem gerek. İyisi mi biraz daha uzay balı yiyeyim. | Open Subtitles | يجب أن اهدأ, من الأفضل أن أتناول المزيد من عسل الفضاء |
Kalbinizi ısıtmak için tavsiyem pırasa çorbası yanında akasya balı. | Open Subtitles | لتدفئة قلوبكم, أنا اقترح حساء الكرات مع عسل الاكاسيا. |