Ama sonuçta burası benim evim ve kimin kalacağına ben karar veririm. | Open Subtitles | حسنا ً، إنه فعليا ً منزلي ولذلك أنا من يقرر من يبقى |
Bu kaldığın evin hala benim evim olduğunu sana hatırlatabilir miyim.. | Open Subtitles | علي الرغم من أن منزلي يعتبر منزلك ولكن ما يزال منرلي |
Seni evimde saklıyorum, burası benim evim, benim kurallarım geçer, dostum. | Open Subtitles | لو أني أقوم بإيواء مؤخرتك الهاربه فهذا منزلي قوانيني يا صديقي |
Güzel soru, çünkü bu "korkunç yer" benim evim ve misafir falan çağırmamıştım. | Open Subtitles | سؤالٌ لطيف، لأنّ هذا المكان الكئيب هو بيتي وأنا ولمْ أدعُ أيّ زائرين |
Kendi evimde konuşamayacak mıyım? Burası benim evim. İstiyorsan odana dönüp konuşabilirsin. | Open Subtitles | هذا بيتي وإن أردت أن تتكلمي فتستطعين التحدث في غرفتك |
- Hayır, burası benim evim. Senin rolün ayrı, benimki ayrı. | Open Subtitles | هذا منزلى, حصلت على ما تريد وأنا حصلت على ما أريد |
Norton, New Jersey'denim ve burası benim evim değil. | TED | أنا من نورتون ، نيو جيرسي وهذا ليس منزلي |
Philadelphia, Pensilvanya'danım ve burası benim evim değil. | TED | أنا من فيلادلفيا ، بنسلفانيا وهذا ليس منزلي |
Benim adım Lena Brown, Pittsburgh, Pensilvanya'da doğdum ve büyüdüm ve burası benim evim değil. | TED | اسمي لينا براون ولدت ونشأت في بيتسبورغ ، بنسلفانيا وهذا ليس منزلي |
Chester, Pensilvanya'da doğdum ve büyüdüm ve burası benim evim değil. | TED | ولدت ونشأت في تشيستر ، بنسلفانيا وهذا ليس منزلي |
Bu benim evim ve onun yaşlı denizciler için kullanılmasını istiyorum. | Open Subtitles | إنه منزلي وأريده أن يتحول إلي سكن للبحارة المعتزلين |
Burası benim evim ve ne istersem yapabilirim. | Open Subtitles | إنه ليس منزل بلانش، إنه منزلي. وأنا أفعل ما أريد به. |
Bunun benim evim olduğunu hatırlatmak istemem... | Open Subtitles | أكره أن اكون مضطرا على تذكيرك بأن هذا منزلي |
Bak, burası benim evim ve sen benim karımsın ben nerede, sen de orada. | Open Subtitles | إسمعي، هذا هو بيتي وأنتِ زوجتي وأنتِ هنا لأنني أنا هنا |
Burası onun oteli değil. benim evim. Kanunen ben sorumluyum. | Open Subtitles | انه ليس فندقه، انه بيتي انا الشخص المسئول قانونيا |
benim evim burası ve çocuklarımın da evi olacak. | Open Subtitles | هذا هو بيتي. وسوف تكون البداية من أولادي. |
Larry, burada yaşayabilirsin, burada ölebilirsin. Ama burası daima benim evim olacak. | Open Subtitles | ربما تعيش هنا، ربما تموت هنا لكن هذا هو بيتي دائماً |
Biliyor musun, hatırlaman gereken tek şey, küçük adam, buranın benim evim olduğudur. | Open Subtitles | شئ واحد فقط عليكَ أن تدركة أيها الفتى الصغير أن هذا بيتي |
Hayır, kalın kafalı. Yanlış düşünüyorsun. - Burası benim evim. | Open Subtitles | لا أيها الصغير, لقد اختلط عليك الأمر هنا يكون منزلى |
Mesele kapanmıştır. Burası benim evim. Kuralları ben koyarım. | Open Subtitles | لقد حُسم الأمر, هذا بيتى وانا الذى سيضع القوانين من هنا |
Bütün bu olanlara rağmen Dünya'nın hâlâ benim evim olduğu düşüncesinden kurtulamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني التخلص من مشاعري تجاه بالأرض بالرغم من كل ماحدث، الأرض ماتزال موطني |
benim evim, patron da benim. | Open Subtitles | وهو بيتُي وأَنا الرئيسُ، موافقة؟ |
Ama benim evim değildi. Biri beni arıyordu. | Open Subtitles | ليس بمنزلي وتلقيت إتصالاً من شخص ما |
- Burası benim evim. Senin burada ne yaptığını bilmek istiyorum! | Open Subtitles | أنا أعيش هنا, ما أود معرفتهُ هو لماذا أنتِ هُنا ؟ |
Yeni bir yere ihtiyacım yok. benim evim var. | Open Subtitles | لست بحاجة لمكان جديد ، لدي منزل |
benim evim gerçek dünyada değildi. | Open Subtitles | دياري لم تكن أبدا عالمي الحقيقي؟ |
Sadece diyorum ki, benim evim ikimiz için de yeteri kadar büyüklükte. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أن شقتى, ليست كافية لكلينا. |
Ama şu an burada olmadıklarına göre benim evim senin evin. | Open Subtitles | لا أحد يجد لنا، ولكن لأنها ليست هنا أن تكون العروض نزوة بجنون العظمة، مي كاسا سو كاسا فاق. |
Köyüm, benim evim. | Open Subtitles | .الوادي هو وطني |
Benden iyi durumdasın. benim evim ufacık. | Open Subtitles | هذا أفضل مني, فبيتي صغير جداً |