"beton" - Translation from Turkish to Arabic

    • الإسمنت
        
    • الاسمنت
        
    • إسمنت
        
    • خرسانية
        
    • الخرسانة
        
    • خرسانة
        
    • خرساني
        
    • الخرسان
        
    • الخرساني
        
    • أسمنت
        
    • اسمنت
        
    • الصلبة
        
    • إسمنتية
        
    • الإسمنتية
        
    • خرسان
        
    Göçük dökülen beton kurumadan önce eski dondurucu yerine koyulduğu zaman. Open Subtitles حدثت عندما وضع المجمد القديم في الخلف قبل أن يجف الإسمنت
    İlk beton bloklar 1868'de yapıldı. Fikir basitti: birbiriyle birleşecek, sabit bir ölçüyle yapılmış çimentodan modüller. TED أولى وحدات الخرسانة تم تصنيعها سنة 1868 بفكرة بسيطة جدا: وحدات مصنوعة من الاسمنت بقياسات ثابتة متوافقة مع بعضها البعض.
    Kendimizi bu beton krallığının mutlak hakimleri gibi hissederdik. Open Subtitles مملكة إسمنت حيث أحسسنا نحن انها كانت لا شيء أقل من الحكام المُستبدين
    Görünüşe göre Debra'ya bir bahçe vaad etmiş ama sonra ona danışmadan beton dökerek kendisine bir basketbol sahası yapmış. Open Subtitles يبدو انه وعدها بجعل الأرضيةحشائش وبعد ذلك وبدون رأيها جغل طبقة خرسانية سمكها 4 بوصات تغطي ملعب كرة السلة لنفسه
    beton duvarlar. Evin ana hattına bağlı olmayan, gizli bir telefon hattı. Open Subtitles جدران من الخرسانة وخط تليفون تحت الأرض ليس موصلا بالخط الرئيسي للمنزل
    Peki ya bu sorunu önlemek için, kendini iyileştiren bir beton üretirsek? TED لكن ماذا لو استطعنا تفادي تلك المشكلة، بإنشاء خرسانة تعالج نفسها؟
    Dani görünüşe bakılırsa arabasının kontrolünü kaybedip hızla beton duvara çarpmış. Open Subtitles داني على ما يبدو فقد السيطرة على سيارتها وأصطدمت بجدار خرساني
    Çevreniz beton ve camla çevrili, üstünüzde yakıcı bir güneş var. TED الشمس ساطعة، يوجد الإسمنت والزجاج من حولك.
    Neyse ki, beton gibi güçlü materyaller bu uygulanamaz şekli önleyebilir. TED لحسن الحظ، يمكن لمواد قوية مثل الإسمنت تفادي هذا الحجم غير العملي.
    Modern beton karışımları, güç için çelik liflerle ve çatlatmayı önlemek için su azaltıcı polimelerle güçlendirilmektedir. TED وتُعزَّز أمزجة الإسمنت الحديث بألياف الفولاذ لتصبح أكثر صلابة بالإضافة للماء المُقلِّص لنسبة البوليمر للحد من التصدع.
    Çok sayıda insanımız var, kirlilik, arabalar beton, çok sayıda beton. TED لدينا الكثير من الناس، تلوث ، سيارات ، أسمنت ، الكثير من الاسمنت.
    Sanki birisi üzerinize beton gibi bir şey döküyordur. TED تشعر وكأن شخصا ما يسكب عليك الاسمنت أو ما شابه.
    Polis kaydına göre bir dökme beton kalıbı içerisinde bulundu. Open Subtitles وفقاً لتقرير الشرطة، وُجدت أسفل إسمنت مصبوب.
    Saygınlık için dövüşeceğim kendim için değil, şu an Amerika'da beton zemin üstünde uyuyan küçük kardeşimi yerden kaldırmak için dövüşeceğim. Open Subtitles أنا ستعمل الكفاح من أجل هيبة ، ليس لي ولكن لرفع اخوتي قليلا الذين ينامون على أرضيات خرسانية اليوم في أميركا.
    Ya bu ya yer ya da kumsaldaki beton bloklar. Open Subtitles لا هذا ولا الأرض ولا حتى الكتل الخرسانة على الشاطئ
    Bina 60 cm kalınlığında beton duvarlara sahip. Open Subtitles هذا المبنى سُـمك خرسانة جدرانه حوالى قدمين
    Bu bina tümüyle beton. Isı sinyali alamıyorum. Open Subtitles يا إلهي ، هذا المبنى خرساني لا يمكنني الحصول على أي إشارة حرارية
    Mal sahibine söz dinletemedi, çünkü adam geri dönüşümlü beton kullanıldığından bihaberdi. Open Subtitles ولم يصل لأي نتيجة مع البناء الذي لم يعلم بمسألة الخرسان المكرر
    Güney Afrika'da, Cape Town'da, Philippi'nin yerel halkı gecekondu mahallesinin tek beton duvarını sundu. TED في جنوب أفريقيا، في كيب تاون،. المجتمع المحلي من فيلبي عرض علي الجدار الخرساني الوحيد في الأحياء الفقيرة.
    Dün bu sütunda beton yoktu. Open Subtitles البارحة لم يكن هناك اسمنت في هذا العمود. بل كان مُجرّد إطار خشبي.
    Bence şu "beton Yolu" şeyini at gitsin. Open Subtitles أتعلمين، عليكِ التغاضي عن مسألة "الطريق الصلبة
    Oyun alanına beton dökülür mü hiç? Open Subtitles أعني، من يضع عتبات إسمنتية قرب مكان اللعب؟
    Zemine beton atmayı daha yeni bitirmiştim, ve kamyonuma gidiyordum ki birden ışığı gördüm, ve neredeyse kör oluyordum, sonra şöyle dedim, "Vaay! Open Subtitles إنتهيت لتوي من صب الأرضية الإسمنتية الجديدة وكنت متوجها لشاحتني عندما رأيت الضوء و الذي أعماني للحظة
    Elimizde, Ryan'ın kamyonetine düşen bir beton parçası, malzeme kutusunda sakladığı beton moloz yığınları ve Storrow Merkezi'ne ait kat planları var. Open Subtitles حسناً إذاً لدينا خرسان يقع على سيارته حطام خرسان ضرب صندوق العدة خطط مرسوم للمركز الثقافي ماذا يخبرك هذا ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more