Ekonomi üzerindeki bu tehlikeyi gördükten sonra, bu soruna bir çözüm bulmamız gerektiğini düşündüm. Tüm bunlara yaklaşımım bu. | TED | وبالتالي بالنظر إلى هذا الخطر على الاقتصاد، فكرت أننا في حاجة إلى حل لهذا المشكل. هذه مقاربتي لكل هذا. |
Bir takım hasta üzerinde cihazı test ederken farkettim ki bütün gece çorapla uyumak istemeyenler için bir çözüm bulmam gerekiyordu. | TED | اختبار الجهاز على عدد من المرضى جعلني أدرك أني بحاجة لأخترع حل للناس الذين لا يريدون ارتداء جوارب أثناء النوم ليلًا. |
Dördüncü bir çözüm daha var, bu daha tartışmalı, ama konuşulması gerekiyor. | TED | وهناك حل رابع أيضًا، هذا محل خلاف، لكنه يستحق أن نتحدث عنه. |
Şimdi bu yöntem düşük maliyetli bir çözümken, çevresel açıdan veya insan sağlığı ve güvenliği açısından kesinlikle uygun bir çözüm değildir. | TED | في حين قد يكون هذا حلاً ذا تكلفة إقتصادية منخفضة فهو بالتأكيد ليس منخفض التكلفة بيئياً أو على مستوى صحة وسلامة الإنسان |
- Onu Bicêtre'e gönderemeyiz. Ben başka bir çözüm yolu göremiyorum. | Open Subtitles | لا يمكن أن نرسله إلى بيكاتر ـ لا أرى حلا آخر |
Senin bir sorunun var ve bende de senin sorununa bir çözüm. | Open Subtitles | أنت لديك مشكلة .. وأنا لدى الحل هؤلاء النساء هم افضل حل |
! " Şimdi şunu düşünebilirsiniz. bir çözüm var ! | TED | الآن قد تفكرون ، أه ، هنالك حل ، الهلوسات |
Açık denizdeki engin boşlukta eş bulma sorununa harika bir çözüm. | Open Subtitles | حل بارع لمشكلة إيجاد شريك في هذا الفراغ الهائل .لبحر الأعماق |
Sorunuma kalıcı bir çözüm getirirsen iyi para vermeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أتمنى أن أدفع مالا كثيرا مقابل حل دائم لمشكلتي |
bir çözüm yolu var ama biraz nahoş, ama sadık olursanız, işe yarayabilir. | Open Subtitles | هناك حل إنه غير سار ولكن إذا ما كنتما مخلصان تمام فسوف ينجح |
her gün sağlıklı ciğerleri olan zihinsel özürlü çocukları okullarına götürürken, bir yandan da kızının problemine bir çözüm arıyordu. | Open Subtitles | كان يبحث عن حل لابنته حيث كان يقود كل يوم للمدرسة هناك أطفال أصحاء برئات سليمة و لكن دماغ متضرر |
Yaşadığın ikilemin yasal ve kolay bir çözüm yolu var. | Open Subtitles | يبدو لي بشكل جلي ان هناك حل بسيط وقانوني لمعضلتك |
Bu bir çözüm değil. Bir PAM roketi yeterince itiş gücü sağlamaz. | Open Subtitles | هذا ليس حلاً يا فرانك ، صاروخ واحد لا يكفي لتوجيهه اصلاً |
Castili atalarımız aynı sorunla karşılaşmışlar ve çok akıllıca bir çözüm bulmuşlar. | Open Subtitles | أسلافنا الكاستنين عانوا من نفس تلك المشكلة .. وكان لديهم حلاً مذهلاً |
Evet. Yoldaşlarımın çoğu gibi ben de barışçıl bir çözüm arzulamaktayım. | Open Subtitles | أجل ، مثل الأقلية من بني عرقي نحن نتمنى حلاً سلمياً |
- Sana diğer odada uyurum demiştim. - Bu bir çözüm değil ki. | Open Subtitles | ـ لقد أخبرتك أنني سوف أنام في غرفة أخرى ـ هذا ليس حلا |
Herbiriniz sorununuzu anlatıyorsunuz, daha sonra herbiriniz bir çözüm öneriyorsunuz. | Open Subtitles | كل منكما سيشرح المشكلة ومن ثم كل منكما سيطرح حلا |
Bu savaş batağından çıkmanın tek yolu, barışçıl bir çözüm. | Open Subtitles | الحل السلمي هو الطريق الوحيد للخروج من هذه الحرب الشائكه |
Ben bir biyoloğum, bu yüzden de iklim değişikliğine öyle bir çözüm sunuyorum ki dümyada bunu yapabilmek üzere evrilmiş en iyi organizmayı seçiyorum -- bitkileri. | TED | أنا عالمة أحياء، ولهذا أنا أقترح حلًّا لمشكلة التغير المناخي التي تشمل أفضل كائن حي على سطح الأرض، النباتات. |
Bu yaşadığımız restoran problemini biraz düşündüm. Ve sanırım bir çözüm buldum. | Open Subtitles | فكّرتُ طويلاً بالمشكلة التي تواجهنا في المطاعم، و أعتقد أنّي وجدتُ حلّاً. |
Vahşi yaşamın aksine, eski rus yük kamyonları soğuğa uyarlanmamış durumda bu yüzden sürücüler yeni bir çözüm bulmuşlar. | Open Subtitles | ، على عكس الحياة البرية الشاحنات الروسية القديمة ليست مُتكيفة مع البرد بصورة جيدة .لِذا يخطط السائقون لحل جديد |
Çünkü veri tek başına asla bir çözüm olmayacaktır. | TED | لأن البيانات وحدها لن تعطينا حلًا أبدًا. |
Ve gerçekten de bir çözüm bulabileceğinden gerçekten de umutluyum. | Open Subtitles | وأنا حقاً آمل بأن.. تنجح للخروج بحل من هذه الكارثة.. |
Dövüşten kaçınmayı yeğlerdim. bir çözüm yolu olsa o yolu tutardım. | Open Subtitles | أحبذ تجنّب القتال .إذا كان هناك حلّ يقينا منه |
Ortalığı kana bulamak yerine bir çözüm bulalım. | Open Subtitles | إنّك لا تود أن تسفك الكثير من .الدماء على قمامتك البيضاء |
Ne zevkli bir çözüm. | Open Subtitles | يا له من حلّ جميل |
Bir cevap, bir çözüm yolu olmalı. | Open Subtitles | لا بُدّ من وجود حلّ، طريقة للخروج من هذا. |
Düşünüyor sen ve ı bir çözüm aramaya başladı ne kadar. | Open Subtitles | وضعًا بالاعتبار الشوط الطويل الذي قطعته معك بحثًا عن حلّ. |
Bu yüzden durumu değerlendirip başka bir çözüm bulacağım. | Open Subtitles | لذا سأعيد التفكير في موقفي وأجد حلاًّ آخر |