"bir engel" - Translation from Turkish to Arabic

    • عائقا
        
    • حاجزاً
        
    • هناك عائق
        
    • يشير لوجود عائق
        
    • هناك عقبة
        
    • هو حاجز
        
    • كعقبة
        
    • عقبة في
        
    • عقبة واحدة
        
    • التي في المقدمة
        
    • حاجز في
        
    • سبب لعدم
        
    Prenses Diana, televizyonda, kara mayınlarının her tür gelişimin önünde somut bir engel olduğunu ilan ediyor ki bu çok doğru. TED الأميرة ديانا تعلن على التلفزيون أن الألغام الأرضية تشكل عائقا اساسيا إلى أي تطور، وهو حقيقة فعلا.
    Yani, Madantusi dilin bir engel olmadığını gösterir gibi görünüyor; aslında eğer isterlerse birbirlerine dil öğretebilirler. TED لذا، فقد أوضحت مادانتوسي أن اللغة ليست حاجزاً. في الواقع ربما بمقدورهم تعليم بعضهم البعض اللغة إذا أرادوا ذلك حقاً.
    Sonra fark ettik ki, aşmadığımız başka bir engel daha var, o da katılım engeli. TED ثم كان هناك عائق آخر أدركنا أننا لم نتخطاه، وهو عائق المشاركة.
    5-6 dakika kadar. Brooklyn Köprüsü'nde bir engel var. Open Subtitles حوالي 5 الى 6 دقائق, هناك عقبة عند جسر بروكلين
    Kendi yalnızlığımız olan var oluşsal teröre karşı işe yaramaz bir engel olarak düşündüm. Open Subtitles هو حاجز غير مُجدي ضد الإرهاب الوجودي تلك ملكَتنا التفرد
    Aşman gereken bir engel olarak dahi olsa hep yanında olacağım. Open Subtitles سأكون متواجداً دائماً من أجلك حتى لو كانت كعقبة لك لتتخطاها
    Ne zaman önüne bir engel koysam üstesinden gelmenin bir yolunu buluyor. Open Subtitles لأنّ في كلّ مرّة أضع عقبة في طريقه، فإنّه يجد طريقة للتغلب عليها
    Üst kadememize katılma amacınızın önünde duran tek bir engel var. Open Subtitles عقبة واحدة أخيرة تفصلكم عن هدفكم. وهو الإلتحاق بصفوفنا الثمينة.
    Tren yolunu hala kapatan bir engel var. Open Subtitles ما زال هناك عطل في العربة التي في المقدمة
    Tünelde bir engel var gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو كأنّه حاجز في النفق
    Şu anki teklifle ilerlememek için bir engel yok, efendim. Open Subtitles ليس هناك سبب لعدم التحرك بالمقترح كما هو
    Zorluk hayatımızı yaşamak için çevresinden dolaşmamız gereken bir engel değildir. TED المحنة لا تشكل لنا عائقا يجب التغلب عليه لاستئناف العيش في حياتنا
    Iguanodon sürüsü için, yağış bir engel teşkil etmiyor. Open Subtitles لا تعتبر الأمطار عائقا بالنسبة لقطيع الإجواندون
    bir engel haline geldiğinde, tüm ilişkilerini bitirmelisin. Open Subtitles ان عليك انهاء جميع علاقاتك الى تصبح عائقا
    Sadece bunu siz ve gerçekliğin arasındaki bir engel yapmayın. TED ولكن لا تدعها تكون حاجزاً بينك وبين الحقيقة.
    Ve sen değilsin. Yani, inanç farklılıklarımız önümüzde aşılamaz bir engel oluşturuyor. Open Subtitles لذا، وكما ترين، فقد شكلّت فروقاتنا الدينيّة حاجزاً تعجيزيّاً
    Şimdi size özgür iradenizle, evliliğin yükümlülüklerini üstlenip üstlenmeyeceğinizi ve evlenmenize yasal bir engel bulunup bulunmadığını soracağım. Open Subtitles أسألكم اذا كنتم متعهدون للإلتزامات الزواج وحتى أوضح باأن ليس هناك عائق قانوني للزواج
    Ama elektriğin gerçek bir ürüne dönüşerek alınıp satılabilmesi için aşılması gereken son bir engel daha vardı. Open Subtitles لكن لكي تصبح الكهرباء سلعة تباع و تشتري كان هناك عائق يجب تجاوزه
    Gerçekten Henry'nin kral olması, Tanrı'nın isteği ise... neden yolumuza başka bir engel daha koyuyor? Open Subtitles حقاً لو كانت إرادة الله أن يكون هنري ملكاً لماذا يكون هناك عقبة أخرى في الطريق؟
    Ezik mağdur. Pinball buralarda doğal bir engel. Hepimiz neler yaptığını biliyoruz. Open Subtitles (كرة الدبابيس) هو حاجز طبيعي هنا
    Tabii ki tereddüt etmedim desem yalan olur ama bana göre aktrist olma yolundaki küçük bir engel Open Subtitles وبطبيعة الحال سوف الكذب أنا إذا قلت لم يكن لدى أي تردد ولكن نظرت إليها كعقبة كان على القفز من فوق كممثلة.
    ve ben ilişkinizde bir engel olmak istemiyorum. Open Subtitles وأنا لا أريد أن أصبح عقبة في علاقتكم
    (Gülüşmeler) Ama düşünmemiz gereken büyük bir engel var. TED (ضحك) لكن هناك عقبة واحدة إضافية كبيرة علينا التفكير حولها.
    - Tren yolunu kapatan bir engel var. - Olamaz. Open Subtitles هناك عطل في العربة التي في المقدمة لا
    Camille ölülerin şehrinde bir engel büyüsünün arkasında saklanırken benim ölümüm anlamına gelen şeyle benimle alay ederken oldukça net görünüyor. Open Subtitles أختلف معك، (كاميل) تبدو بأتّم صوابها مستترة وراء تعويذة حاجز في مدينة الموتى وقد تهكّمت عليّ بسلاح هلاكي!
    O zaman bende bunu resmileştirmek için başka bir engel görmüyorum. Open Subtitles حسناً, إذاً فلا أرى أي سبب لعدم جعل الأمر رسمياً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more