Şehrin altında merkeze bağlanan 43 km uzunluğunda hava basınçlı borular var. | Open Subtitles | توجد أنابيب هوائية طولها 27 ميلاً تحت المدينة, تربط جميع أقسام الشرطة |
Suyun kalınlıkları farklı borular içinde aktığını düşünün | TED | تخيل الماء يتدفق في أنابيب وهذه الأنابيب تختلف في سماكتها. |
Bu nedenle alüminyum borular ve barakalar sağlamaya başladılar. | TED | ولهذا السبب بدأوا بتوفير أنابيب معدينة و ثكنات مسبقة الصنع |
Eminim ki borular yalnız büyümüyor. Şu dizlerime baksana. | Open Subtitles | المواسير لا تنمو وحدها أنا أتأكد من هذا , أنظر لركبتىّ |
Bu yüzden yeraltı deliklerini düşündüm çimento borular geçebilecek. | Open Subtitles | ولهذا أسعى لبناء جحور تحت الأرض وأضع الانابيب الإسمنتية داخلها |
Bir evde borular patlamış. Her yeri su basmış. | Open Subtitles | أنابيب إنفجرت في عمارة سكنية الماء غطى المكان |
İçinde damlayan, keskin kenarlı borular var. | Open Subtitles | عليكِ البقاء في أنابيب ناتئة بحواف مسنّنة.. |
Her şey donmuş borular ve düşen taşlar değil. | Open Subtitles | إنها ليست أنابيب مُجمدة أو صخور ساقطة فحسب |
borular 30 yaşında. Binanın her yerinde sızıntı var. | Open Subtitles | أنابيب عمرها 30 سنة التسريب في جميع أنحاء المبنى |
Rafineriler yakıtı havaalanlarına yüksek basınçlı borular vasıtasıyla gönderiyormuş. | Open Subtitles | المصافي تزود بمؤن الوقود هذه إلى المطارات عبر أنابيب الضغط العالي |
borular üçüncü rafta, metal levhaları da arka tarafta bulabilirsiniz. | Open Subtitles | كذلك سوف تجد أنابيب في الصف الثالث وصفائح معدنية فى الخلف |
Sızdıran borular var. | Open Subtitles | أجل ، أنابيب المياة بها تسريب لكنالجانبالمشرق.. |
borular en az on metre derine iniyordur! Kendimizi bağlarsak bir şansımız olabilir! | Open Subtitles | هذه المواسير تنزل لمسافة 10 أمتار إن أمسكنا بها سننجو |
Torpidolarda kaliteli borular var. | Open Subtitles | هناك بعض المواسير الممتازة في الطّوربيدات |
Füzelerin içinde yüksek kalitede dayanıklı borular var. | Open Subtitles | هناك بعض المواسير الممتازة في الطّوربيدات |
Getirdim! Ama gökten bir kız düştü! Lanet olası eski borular! | Open Subtitles | لكن هذه الفتاة نزلت من السماء اللعنة على هذه الانابيب القديمة خذي |
Yağ lambaları. Yağ, bir depodan borular vasıtasıyla dağıtılıyor. | Open Subtitles | زيت المصابيح يصل اليهم عبر الانابيب من الصهاريج.. |
Sırf paslı borular bile çağlayan sesinde ninni gibiler. | Open Subtitles | ان الانابيب لوحدها مثل الغرغرة,التهويدةالصدئة. |
Çok fazla buhar var. Bazı borular çatlamış sanırım. | Open Subtitles | هناك الكثير من البخار هنا نعم نعم لقد انفجرت بعض انابيب البخار |
Kurşun yediğim zaman ve hastanede vücudumun bütün deliklerinden tüpler ve borular çıkarken beni ziyarete hiç gelmedi. | Open Subtitles | لم يأتِ لزيارتي حين أصبت بتلك الرصاصة عندما كنت مستلقيًا في المستشفى والأنابيب تتدفق داخلة وخارجة من كل فتحة في جسدي |
Muhtemelen kurşun borular kullanmışlar. 2,5 santim çapında. | Open Subtitles | مواسير مضلعة من الحديد الصلب قطرها حوالي انش |
borular tekrar patlıyor, John. | Open Subtitles | ماسورة المياه ستنفجر ثانيةً يا "جون" |
Tuvaletin altındaki borular hiçbir yere çıkmadığı için hükûmet, iş yerimi kapatmak istiyor. | Open Subtitles | الحكومة تريد إغلاق محلي لأن الأنابيب في الحمام لا تؤدي إلى أي مكان |
Ve sonra bakır borular vardır ki ben sadece onu kullanırım. | Open Subtitles | .. ثم هناك النحاس و هو النوع الوحيد الذي أستخدمه |