"brian'" - Translation from Turkish to Arabic

    • براين
        
    • بريان
        
    • لبراين
        
    • عن برايان
        
    • أوبرايان
        
    • بارين
        
    Bana bak Brian, bu dava sonuçsuz olarak bir kenara bırakılmıştı. Open Subtitles اسمع يا براين ,ولآخر مرة, هذه القضية تم اعتبارها ميئوس منها
    Ben, Brian, Kenny, Scarface... ve tabi ki sevgili ihtiyar James. Open Subtitles كنت أنا، براين, كيني , سكارفايس وبالطبع جيمس كبير السن المحبوب
    Brian, annen seni, daha iyi bir hayatın olsun diye verdi. Open Subtitles براين, امك تخلت عنك لانها اعتقدت انك ستحصل على حياه أفضل.
    Onlar teslim edildiğinde de, Brian'ın mükemmel bir mazereti olacaktı. Open Subtitles في الوقت الذي يتم فيه استلامها بريان عنده عذر مقنع
    İkisi oğlunu Brian'a bırakıp birdendire ortadan kaybolmandan sonra bir bağ kurdular. Open Subtitles الاثنين تعلقوا ببعض منذ ان اودعتِ طفلك لبراين و بعد ذلك اختفيتِ
    Ailedeki herkes senden o kadar etkilendi ki, Brian'ı unuttular bile. Open Subtitles الكل في هذه العائلة سعيد بك. لقد نسوا كل شيء عن برايان.
    Brian'ın nasıl bir işe bulaştığı hakkında hiç bir fikri yoktu. Open Subtitles براين لم يكن لديه أيّ فكرة ما كان يدخل نفسه فيه
    Keith Affleck ya da Brian Affleck ya da öyle birşey? Open Subtitles كيث افلك او براين افلك او شيء من هذا القبيل ؟
    Brian Darling, size parayı babamın uçağını sabote etmeniz için vermedi mi? Open Subtitles اذا لم يدفع لك براين دارلينق اي شي حتي تعطل طائرة أبي؟
    Senin çocukluğundan beri karabiberi bu kadar çok seven bir çocuk görmedim, Brian. Open Subtitles لم أرَ صبيّاً يبهّر طعامه بهذه القوة منذ أن كنت طفلاً يا براين
    Sadece Tripp'le günlük görüşmemizi yapacağım ve Brian'a velayet duruşması için yardım edeceğim. Open Subtitles فقط لدي مقابلة مع تريب لمده قصيرة وأساعد براين في جلسة الإستماع للحضانة
    Daha ilk günden çocuğa yalan söyledin, Brian ve bunu da bilmeyen yok. Open Subtitles لقد كنت تكذب علي هذا الفتي من اليوم الاول, براين والجميع يعرف ذلك
    Bu bir cilt rengi değil, bu bir yaşam tarzı, Brian. Open Subtitles إنه ليس فقط لون بشرة .. إنه أسلوب حياة .. براين
    Biliyormusun beni gerçekten incittin Brian. Ve bunu bir daha yapmana izin veremem. Open Subtitles أنت جرحتني حقاً , براين ولا يمكنني أن أسمح لك بفعل ذلك مجدداً
    Bir papazın tekrar kiliseye dönmesi çok sık olan bir olay değil, Brian. Open Subtitles حسنا.. ليس بشيء يحدث كل يوم أن يعود قس بشهرتك للمنبر يا براين
    Onunla çalışmaya devam et diye bunları aklına Brian Shepard sokuyor, değil mi? Open Subtitles انه براين شيبرد من يضع هذه الأفكار في رأسك لتستمر في العمل لصالحه
    Bu aslında Brian McWhorter tarafından sergileniyor o çok sıra dışı bir oyuncu. TED من يعزف هذا بالواقع هو الموسيقي بريان ماكورتر، وهو عازف غير عاديّ.
    Bu benim iyi bir arkadaşım ve meslektaşım Hakim Brian Bowen. TED ها هو صديقي وزميلي الجيد القاضي بريان بوين.
    Peki sen kimsin? Pekala, Brian McKinley, eğer sevgilimle konuşmak istiyorsan önce benimle konuşursun. Open Subtitles حسنا ، بريان ماكينلي، إذا أردت الحديث لصديقتي عليك أن تخبرني أولا
    Peter, Brian'ı özlediğini neden kabul etmiyorsun? Open Subtitles بيتر .. لماذا لا تعترف وحسب بأنك تشتاق لبراين ؟
    Orada oturup Noel şarkıcılarını dinlerken, Brian'a her şeyin bittiğini, sorunların düzeleceğini söylemek istedim. Open Subtitles وكما جلسنا هناك نستمع للمغنين رغبت بأن اقول لبراين أن الوضع انتهى وكل شيء سيكون على مايرام
    Susan, Brian'ı ondan uzak tutmakta haklıymış. Open Subtitles لقد كانت سوزان محقة في جعلها بعيدة عن برايان
    Belli ki O'Brian'ı dinlemeye çalışıyorlardı. Open Subtitles هذا أمر واضح بالتأكيد كانوا يحاولون التنصت على أوبرايان
    Bu benim köpeğim Brian. Stüdyoyu görmek için can atıyordu. Open Subtitles هذا هو كلبي , بارين إنه يتحرق شوقاً لـ رؤية الإستيديو

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more