| Bravo Doktor. Artık Bu işte birlikteyiz. Bir kontratımız var. | Open Subtitles | رائع دكتور، تعرف ذلك، نحن في هذا سوية لدينا عقد |
| Gerçekten de sana Bu işte yardım edeceğimi mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | الآن ، أنت تفكر أنني أستطيع مساعدتك في هذا ؟ |
| Bana mazlum rolü yapma. Bu işte tek başına değilsin. | Open Subtitles | لا تلعبي دور الشهيد معي لستِ بمفردكِ في هذا الأمر |
| Hiç de bile ama iş yapmanın bedeli Bu işte. | Open Subtitles | كلّا بالطبع، ولكنّي أخشى أنّ هذه هي تكلفة آداء العمل. |
| Bu işte kısmen iyi olan bir bilgisayarla bunun milyonlarca çeşidini deneyebilirsin. | TED | حاسب آلي جيد في ذلك نوعًا ما، فتقوم بتجربة ملايين النسخ منه |
| Eğer Bu işte biraz iyi olsaydın ona kahvaltı hazırladığımı da bilirdin. | Open Subtitles | تعلم, لو كنت جيدا في هذا كنت ستعلم اني جلبت له الافطار |
| Bak bi kaç yıldır Bu işte olduğunu biliyorum Sana bişey sorucam | Open Subtitles | انتظري , أعرف أنكِ في هذا العمل منذ سنوات دعيني أسألكِ سؤالاً |
| Şöyle diyelim Bu işte sandığından daha fazla insan var. | Open Subtitles | لنقل فقط أنّ هناك أكثر من طرف في هذا الأمر. |
| Teklif edildiği zaman yardımı kabul etmelisin. Unutma, Bu işte birlikteyiz. | Open Subtitles | اقبلي المساعدة حين تعرض عليكِ، تذكّري بأنّنا في هذا الأمر معًا |
| Sana söyledim, John, hoşuna gitse de gitmese de Bu işte beraberiz. | Open Subtitles | قلت لك جون نحن في هذا معاً سواء أعجبك هذا أو لا |
| Jong Min tarot kartlarını okuyabiliyor ve Bu işte iyi. | Open Subtitles | جونغ مين يمكنه قرائة بطاقات التارو وانه جيد في هذا |
| Bu işte iyi olduğumu çok geç olunca fark ettim. | Open Subtitles | لم أعرف أنّني جيّدة في هذا إلّا بعد فوات الأوان. |
| İhtiyar adam ölüyor ve söylemeliyim ki, hayat Bu işte. | Open Subtitles | ولكن موت الرجل العجوز؟ يفترض عليّ القول هذه هي الحياة. |
| Senin neslinin sorunu Bu işte dikkat eksikliği bozukluğu yüzünden dünyayı kavrayamıyorsunuz. | Open Subtitles | هذه هي مشكلة جيلك مشتتين الإنتباه لدرجة تمنعهم عن المشاركة في العالم |
| Bir hırsızdım, ordu da Bu işte iyi olacağımı düşündü. | Open Subtitles | كنت لصاً لذلك إعتقد الجيش بأنني سأكون بارعاً في ذلك |
| İkimiz de uygunuz, ikimiz de çekiciyiz ve ikimiz de Bu işte iyiyiz. | Open Subtitles | نحن الاثنين متوفرين و نحن الاثنين جذابين و نحن الاثنين جيدون في ذلك |
| Bana Bu işte en önemli şeyin ortağına güvenmek olduğunu öğrettin. | Open Subtitles | أنت علمتني بأن أهم شيء في هذه الوظيفة هو الوثوق بشريكك. |
| İşte orijinal hikâye bu. İşte gerçek olay. | Open Subtitles | إنها قصّة حقيقية تلك هي الطّريقة ولقد حدثت حقاً |
| İlanı verenin Bu işte yeni olduğunu düşündüm, faturalarımı ödemek için paraya ihtiyacım olduğundan, Onu aradım ve buluştuk. | Open Subtitles | لذلك اعتقدت انه جديد فى هذا المجال وحيث انى كنت فى حاجة للمال لدفع الفواتير اتصلت به ودعوته ليأتى |
| Ama yatabilirsin. Aradaki fark Bu işte. | Open Subtitles | أترين, لكنه يمكنكِ ممارسة الجنس, ذلك هو الفرق. |
| Bu işte benim kadar süre geçirince tesadüflere inanmaktan vazgeçiyorsun. | Open Subtitles | -عندما تُمضِي ما أمضيتُ بهذا العمل ستتوقّفُ عن الإيمان بالمصادفات. |
| Bu işte başarılı olabilecek kadar uzun süredir yalan söylemiyorsun. | Open Subtitles | أنت لم تكذب بما يكفي حتى تكون جيد بهذا الأمر. |
| Bu işte tuhaf şeylerle karşılaşıyorum, bir üst geçite spreyle bile yazılamayacak şeyler. | Open Subtitles | إننى أتعامل مع بعض الأشياء الغريبة في هذه المهنة بعض الأشياء التي ما كنت لأرسمها على الجسر |
| Bu işte ne kadar iyi olduğunu herkesten iyi biliyorsun. | Open Subtitles | تعلمين أكثر من أي شخص كم هو بارع بهذه الوظيفة |
| Korkarım Bu işte pek iyi olamayacağım. | Open Subtitles | أخشى ألّا أبلي بلاءً حسناً في هذا العملِ. |
| Affedersin, Bu işte yeniyim. Durumumu anlayan insanlarla tanışmaya alışık değilim. | Open Subtitles | أنا أسفة , أنا جديدة على هذا الأمر لست معتادة على مقابلة أشخاص يفهموا في هذه الأمور |
| Bu işte çalışıyorum, sen bana yalan söyledin ve arkadaşımı öldürdün. | Open Subtitles | انظر، سوف أعمل على هذه القضية اللعينة ولكنك كذبت علي وقتلت صديقتي |
| Tüm bunlar, Bu işte Profesör Moriarity'nin parmağı olabileceğini gösteriyor. | Open Subtitles | انا افترض ان هذا العمل يحمل سمات طريقة الاستاذ مورياتى. |