Kırılganlığımızı kabullenirken yardımcı olmanıza ve bizler, kafadan kalbe giden bu uzun yolculuğu sürdürürken, sabırlı olmanıza ihtiyacımız var. | TED | نحتاجُ إلى مساعدتكن للاحتفال بضعفنا وتحولن بالصبر معنا ونحن نجعلُ هذه رحلة طويلة جدًا جدًا من رؤوسنا إلى قلوبنا. |
Onunla yaşamak istedim, bu uzun zamandır hiç yapmadığım bir şeydi. | Open Subtitles | أردت أن أعيش معها، وهذا شئ لم أفعله منذ مدة طويلة |
bu uzun ve çetin bir kişisel ve ruhsal keşif yolculuğudur. | Open Subtitles | إن العلاج النفسي هو رحلة طويلة شاقة من إكتشاف الذات والروح |
Başka kimsenin sizden henüz haberdar olduğunu sanmıyorum, ama bu uzun sürmez. | Open Subtitles | لا أعتقد بأن أحدا يعرف بشأنكِ حتى الآن، ولكن لن يطول الأمر |
Pekala. Beni arayabilirsiniz. bu uzun sürmez zaten. | Open Subtitles | حسناً، اتصلي بي بأي مشكلة لن يطول الأمر على أي حال |
Ama bu uzun zaman önceydi. Uzak, çok uzak bir galakside. | Open Subtitles | و لكن هذا كان منذ زمن طويل في مجرة بعيدة جداً |
Satmadım çünkü "Seninle birlikte bu uzun yoldayım." sözüne en baştan inanmamıştım. | Open Subtitles | لم أبيعها لأنني لم أكن مشتركة في عبارتكِ "سنكون معًا للمدى الطويل" منذ البداية |
Ama yine de bu, uzun ve mutlu bir evliliği gözden çıkarmaya değermi? | Open Subtitles | لكن هل هو حقاً يستحق رمي مدة طويلة و سعيدة من الزواج ؟ |
Bu, uzun zamandır benim için yapılmış en güzel şeydi. | Open Subtitles | لقد كانَ أجمل شيء يفعله معي أحد منذُ مدة طويلة. |
bu uzun sürmeyebilir. Ciddi ciddi onu takımdan almayı düşünüyorum. | Open Subtitles | ربما ليس لفترة طويلة إنني أفكر بجدية بإخراجه من الفريق |
Tabii ki, bu uzun bir yol. Demokrasi, bir gecede edinilecek bir kazanım değildir. | TED | ان هذه مسيرة طويلة لان الديموقراطية لا تنتشر بين عشية وضحاها |
Sadece bilginiz olsun diye söylüyorum, her kutu bir çok hücrenin çıkış dizisini gösteriyor, ve önceki slaytlarda olduğu gibi, her satır farklı bir hucre, ve bu uzun datayı gösterebilmek için bu dizileri biraz küçültüp incelttim. | TED | ولكي أوضح لكم .. كل مستطيل يوضح الاشارات والانماط لعدة خلايا وكما في اللوحة السابقة كل صف يمثل خلية مختلفة وقد قمت بتوضح النبض بصورة اصغر واضيق من اجل ان اتمكن من عرضه عليكم على مدى حزمة طويلة |
Daha sonra bu uzun, ince aleti ve bir kamerayı sokar, ve bu işlemi hastanın içinde uygular. | TED | ثم يتم إدخال أدوات طويلة ونحيفة مع كاميرا وفي الحقيقة تجرى العلمية داخل المريض |
bu uzun vadeli bir stratejik hukuk mücadelesi. | TED | هذه استراتيجيةحملة التقاضي طويلة الأمد. |
Öyleyim, ama bu uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | أجل، ولكن لن يطول الأمر |
Ama bu uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | لكن لن يطول الأمر |
- bu uzun zaman önceydi. - Ve artık yetişkiniz. | Open Subtitles | هذا كان منذ زمن طويل و نحن أناس بالغين الأن |
Max, seninle birlikte bu uzun yoldayım. | Open Subtitles | ماكس) أنا معك للمدى الطويل) |