"bulamayacağı" - Translation from Turkish to Arabic

    • يجده
        
    • يجدها
        
    • يجدنا
        
    • يعثر
        
    • يجدك
        
    • إيجادنا
        
    • يجدني
        
    • يعثروا
        
    • ايجادنا
        
    • إيجادي
        
    • العثور علينا
        
    Bir kaç gün için kimsenin bulamayacağı bir yere saklasan yeter. Open Subtitles بالآلاف فقط قم بإخفائه بمكان حيث لا يجده أحدهم لبضعة أيام
    Al ve onun bulamayacağı bir yere koy. Open Subtitles حسنا ًخذيه ضعه في مكان ما آمن حيث لا يجده
    Dosyalarınızdan birinde, kimsenin bulamayacağı kadar gerilere gömülmüş bir dipnot olacağım. Open Subtitles سوف أصبح حاشية بإحدى ملفاتكَ التي ستدفن، ولن يجدها أحداً أبداً
    Buradan gidelim. Bizi asla bulamayacağı bir yere gidebiliriz. Open Subtitles نأخذ الطائرة ونذهب لمكان لا يستطيع أن يجدنا فيه
    Oğlunu da alıp sizi bulamayacağı bir yere gitmeniz gerekiyor. Open Subtitles عليكِ فقط أخذ إبنكِ إلى مكان لن يعثر عليه فيه.
    Kimsenin seni bulamayacağı bir yerde yaşıyorsun. Tek başına içiyorsun. Open Subtitles انت تعيش فى مكان لا يمكن لأحد ان يجدك فيه
    Kardeşinin bizi bulamayacağı bir yere gidebiliriz. Open Subtitles يمكننا السفر إلى مكان لا يمكن أختكَ إيجادنا فيه
    Kimsenin beni bulamayacağı ya da kanı görmeyeceği bir yer bulmalıydım. Open Subtitles حيث لايمكن لأحد ان يجدني او يرى الدماء ومن ثم ..
    Çocukları kimsenin bulamayacağı bir yere koydum. Open Subtitles وضعت الاطفال بمكان لا يجده احد ولا اي شخص
    Kılıcı buradan uzaklaştır ve ölümlü bir insanın onu bulamayacağı bir yere koy. Open Subtitles خذ السيف بعيداً من هنا وضعه حيث لايمكن لأي رجل هالك أن يجده مطلقاً
    Bir kaç gün için kimsenin bulamayacağı bir yere saklasan yeter. Open Subtitles فقط قم بإخفائه بمكان حيث لا يجده أحدهم لبضعة أيام
    Sorun değil. Bunları kimsenin milyonlarca yıl bulamayacağı bir yere saklıyorum. Open Subtitles سأضعها حيث لا يجدها أحد ولو بعد مليون سنة
    Otuz yıl boyunca kimsenin bulamayacağı biryer. Open Subtitles مكان لا يستطيع مخلوق أن يجدها لـ 30 سنة قادمة
    Belediye tebligatları insanların bulamayacağı yerlerde ilan eder. Open Subtitles المدينة تضع إرشادات الإستماع حيث لا يجدها الناس
    Bizi bulamayacağı bir yere kaçabiliriz. Open Subtitles الان سنهرب حيث لايمكنه أن يجدنا أبدا,صحيح؟
    Orası o korkunç insanların bizi asla bulamayacağı harika bir yer. Open Subtitles إنه مكان مذهل حيث لن يجدنا هؤلاء الأشرار
    Eğer o parayı alırsam kimsenin beni bulamayacağı bir yere gideceğim. Open Subtitles لو حصلت على نصف المال فسأرحل بعيدا إلى مكان لا يمكن لأحد أن يعثر عليّ
    Kimsenin seni bulamayacağı bir yere saklansan iyi olacak. Open Subtitles يجدر بك أن تبحث عن مكان تختبئ به وتظل تدعو الله ألا يعثر عليك أحد
    Ondan korkuyorsun ve seni bulamayacağı tek yer burası. Open Subtitles تخافه، و هذا هو المكان الوحيد الذي لن يجدك به
    Karavanımızda. Kimsenin bizi bulamayacağı bir yerde. Open Subtitles مع سيارتي حيث لا يمكن لأحد إيجادنا
    Webster in beni bulamayacağı rahat, sakin bir yerim olsa, her şeyi iyi düşünüp, karar veririm. Open Subtitles لو حقا توافر لي مكان جيد استطيع التفكير فيه طوال الليل حيث لا يجدني ويبستر أبدا
    Kocanızın adamlarının beni bulamayacağı bir yere gideceğim. Open Subtitles ساذهب إلى مكان لا يمكن لرجال زوجك أن يعثروا علي فيه
    Gidip saklanabileceğimiz ve kimsenin bizi bulamayacağı bir yer biliyorum. Open Subtitles انا اعرف مكانا ممكن ان نذهب اليه ولايمكن لأحد ايجادنا فيه
    Bu galakside beni bulamayacağı yer yok. Open Subtitles لا يوجد مكان في هذه المجرة لا يَستطيعُ إيجادي فيه
    Bizi annenin ve köpeklerinin bizi asla bulamayacağı bir yere götürmek için kullanabilirim. Open Subtitles أستطيع استعماله لنقلنا إلى مكان تعجز فيه والدتك وكلابها عن العثور علينا أبداً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more