Her zaman Yukarı Doğu Yakası'na Serena yüzünden bu kadar bağlı olduğunu sanıyordum fakat bundan daha fazlası varmış. | Open Subtitles | كنت دائماً أظن أن سيرينا هي السبب في وقوعك في حب الجانب الشرقي الراقي ولكن الأمر أكثر من ذلك |
Bu sembolik. Gerçek insan bilincinin bundan daha fazlası olduğunu biliyoruz. | TED | نحن نعلم أن وعي الإنسان الحقيقي عبارة عن ما هو أكثر من ذلك |
Haydi. bundan daha fazlası olmalı. Haksız mıyım? | Open Subtitles | هيا, لابد و أنه أكثر من ذلك, هل أنا محق؟ |
Ama benim istediğim... bundan daha fazlası. | Open Subtitles | و لكن ما أريده حقاً هي أن أكون أكثر من هذا |
bundan daha fazlası olduğunu ima ediyordu. | Open Subtitles | لقد بدا أنّه يلمح أنّ هناك شيئاً أكثر من هذا لذلك الأمر. |
Ben sadece ona bakışından, bundan daha fazlası olabileceğini düşündüm, | Open Subtitles | لقد إعتقدت فقط بأنها ربما أكبر من ذلك بسسب الطريقة التي نظرت بها لها |
Ama bundan daha fazlası olması gerekmiyor. | Open Subtitles | ولكن ليس بالضرورة أن يكون أي شيء أكثر من ذلك. |
- bundan daha fazlası var gibime geliyor. | Open Subtitles | أنا أتسائل اذا كان هناك ما هو أكثر من ذلك ماذا؟ |
Üzgünüm bundan daha fazlası olamaz | Open Subtitles | عذراً لن أستطيع أن أعطيك أكثر من ذلك اليوم |
Hayır. bundan daha fazlası. Çünkü bundan hoşlanıyorsun. | Open Subtitles | لا، لا، إنّه أكثر من ذلك لأنّك تستمتع بالأمر |
Bir adamın isteyebileceği, bundan daha fazlası olamaz. | Open Subtitles | لا يوجد شيء قد يتمناه الإنسان أكثر من ذلك |
Bana bundan daha fazlası lazım, Mark. Bana olanları anlatmazsan sana yardım edemem. | Open Subtitles | عليك إعطائي أكثر من ذلك, مارك لا استطيع مساعدتك.. |
Tiyatral bir parça, ama bu... bundan daha fazlası, daha fazla. | Open Subtitles | إنها قطعةٌ متكاملة، لكنها أكثر من ذلك بكثير |
İyi bir adamı devirmek için bundan daha fazlası gerek. | Open Subtitles | يحتاجون أكثر من ذلك بكثير لإسقاط رجل جيد. |
bundan daha fazlası olabilir. | Open Subtitles | انتظر. قد يكون هناك شيئاً آخر أكثر من ذلك |
Bir sırt çantası takıyormuş bundan daha fazlası yok. | Open Subtitles | يحمل حقيبة على ظهره. لا شيء أكثر من ذلك. |
Dönüp bugünkü aklımla düşününce bundan daha fazlası olmalı. | Open Subtitles | تذكر ذلك ومعرفتي بما أعرفه الآن لكان ربما أكثر من ذلك |
Peki, benim bulduklarım bundan daha fazlası olabilir. | Open Subtitles | حسنا .. ربما أني وجدت شيئا ربما أكثر من هذا |
Reddedilmiş hissediyor ama bundan daha fazlası var. Kişisel bir şekilde yanıltıldığını hissediyor. | Open Subtitles | فهو يشعر بأنه مرفوض، بل أكثر من هذا فهو يشعر بالظلم شخصياً |
Sende bundan daha fazlası vardır sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقدت أن هناك أكثر من هذا فيك |
Yani, elbette hayatımın aşkı tarafından terk edilmiştim ama bundan daha fazlası vardı. | Open Subtitles | أعني ، بالطبع ، لقد هجرني حبّ حياتي ولكن كان الأمر أكبر من ذلك ثمَّ خطر ببالي شئ |
bundan daha fazlası olacak. | Open Subtitles | -ستفعل أكثر مِنْ هذا بكثير |